Yılmaz Odabaşı Kül Aşklar

Kül aşklar, Yılmaz Odabaşı'nın 1991 yılında Broy Yayınları ile başlayan ve 16 yıllık macerası süresince farklı yayınevlerinde basıldıktan sonra 2007 yılında mükemmel bir cilt kalitesi ile Öteki Yayınevi tarafından basılmış kopyasının elime geçtiği sekiz öyküden oluşan kitabının adı. 

Öyküler belki klasik Türk filmlerinin duygusallığı ve saflında anlatılıyor ancak sonları hiç de filmlerdeki gibi 'zengin kızın her şeyi elinin tersiyle itip fakir oğlanla evlenmesi' naifliğinde olmuyor ne yazık ki. 

Le le Ase öyküsünde 'Ase'nin Civan'ına kavuşması' bir mutlu son demek değil, Naile'de ise, devrimin saflarında yan yana yürünen Naile'ye karşı duyulan sevginin saklanması ve bacısına aşklarını gösteremeyen devrimci gençlerin yıllar sonra bir desperado ile karşılaştıklarında aşkın kavgasını veremeyenlerin hiç bir şeyin kavgasını veremeyeceklerini anlamaları da ne yazık ki bazı şeyler için artık çok geç kaldıkları gerçeğini değiştirmeye yetmiyor. 

Kül aşklar'da aşkta gurura yer olmadığını ve zamanın gücünü öğreniyoruz. Altındağ'da bir ev öyküsünde ise işsizlikten (!) çıldıran İsmail'in dramı var. Düş Labirenti'nde kimselerin yolunu bile bilmediği karlarla kaplı bir köy okulunda yalnızlıktan hayaller gören öğretmenin düşleridir anlatılan... 

Bu topraklarda öyle ya da böyle, ondan ya da bundan, yıllardan beri ya da sadece dünden bu yana ve adı da ne konursa konsun ancak düzgün gitmediği artık açıkça belli olan konular üzerine duyarlı birinin yaşadıklarından yola çıkarak anlattığı insana ait kısa öyküler. Tam da herkesin karşılıklı olarak birbirlerini anlamaya ihtiyaç duyduğu günlerde insana insan olduğunu tekrardan hatırlatan bir solukta okunan güzel bir kitap.