Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Temmuz '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Yine aldı beni benden bir Şevkefza nakış yürük semai

Yine aldı beni benden bir Şevkefza nakış yürük semai
 

"Ser-i zülf-i amberini yüzüne nikab eden"... böyle birimiydi acaba...


Yine aldı beni benden bir Şevkefza Nakış Yürük Semai

Ah Dede Efendi ah! Yaktın beni!
Bu ne muhteşem beste!
Kimden aldın bu ilhamı?
Nasıl yazdın? Nasıl besteledin?
Bunları yaşarken nasıl duygulandın?
Neler hissettin?
Nasıl dikenleşti tüylerin?
Nasıl ürperdi tenin? Nasıl titredi ruhun?
Kimseyle paylaştın mı bunları?
Yoksa şimdi benim gibi,
O zamanlarda da herkes arka planını boş verdi de
Sadece güzel bir besteyi mi dinledi?

Her şeyi yalnız mı yaşadın?
Yoksa kendi kendine bir hayale sevdalanmak mıydı yaptığın?
Ya da ilham perin de seninle miydi?

“Ser-i zülf-i amberini yüzüne nikab edersin…
Beni böyle hasretinle ciğerim kebap edersin…”

Derken çok mu acı çektin.
Tamam, incesin, duygulusun, rafinesin, üstatsın.
Sanatkârsın… Sanatkârsın da…
Ya seni böylesine etkileyen…
İlham perini “şevkefza yürük semai”ye kul eden…
Ömrüne ömür katan mı?
Ömründen ömür götüren mi?
Yoksa bir şekilde geçecek olan yaşamını anlamlandıran mı?

“Ne senin gibi güzel var… ne benim gibi cefakeş”…
Ahhhh kaşı kemanım…. Ahhh ruhi revanım…”

Herhalde “Hafızın kabri olan bahçede her gece öten bülbülü,
Her seher açan gülü” seyreden Rind’ler,
Öyküleri böylesine bestelenmediği için tekrar tekrar ölüyorlardır.

Haberi var mıydı “..dil’de nihan’ının?
Yoksa kendi kendine mi yandın…

Suyun en değerli olduğu an, susuzluğun doruğudur...
Değeri arttı mı “kaşı keman’ının”?
Yoksa doygunluğun verdiği aşınmadan
“O” da paçasını kurtaramayıp sıradanlaştı mı?

Üstat öyle yazmış öyle bestelemişsin ki…
Mırıldanarak eşlik etmek istiyorum söyleyene…
Pay kapmak için yaşadıklarından…
Ama ne mümkün…
Ancak dinlemeyi ve titremeyi uygun görmüş Yaratıcı bana…
buna da şükür…
Sayende ruhum, yaşamımın anlamını keşfediyor...

Ama şunu söyleyeyim ki “yaşadığın devrin kültür ikliminde” bulunmak tercihim olurdu,
Seçenek verilseydi bana..
Yaşatmakta olduğun duygu selinden doyasıya nasiplenmek için…

Boş ver “kaşı kemanı”
Boş ver “Ser-i zülf-i amberini yüzüne nikab” edeni…
Esas olan sensin…
Kulak ver Hayyam’a… Bak ne der bize;

“Şu yerden biten mor menekşe yok mu?
Bir zamanlar bir güzelin yanağındaki bendi”…

Ya senin besten…
Hala taze.. Hala duygu dolu… Hala bulaşıcı…
Hala ayartıcı, hala etkileyici
”Kaşı keman”
ın artık kimseyi ayartamadığı,
Ondan hiçbir eser kalmadığı halde.

Söyleyen de o pürüzsüz zarif sesiyle,
İnce duygulu yorumuyla senin bestene öyle yakışmış ki…

Bu yazıyı okuyup da merak eden gönül adamlarının,
Ruh ikizlerimin, var olduğunu biliyorum (az da olsa).
“Ehl-i dilin birbirini haberdar etmemesi, insaf değil” öğüdünden hareketle,
Onlar için muzik.gslportal.org dan
Hamamizade İsmail Dede efendi’nin 12. sıradaki
“Şevkefza Nakış Yürük Semai” olarak adres vermekten büyük zevk duymaktayım…

Açın ve kendinize ayırabildiğiniz bir anın sessizliğinde defalarca dinleyin…
Yazanı, besteleyeni, besteleteni hayal ederek…
Ve de sürün keyfini...
Mmakro cosmosda "canlı varlık" olmaktan öte olduğunuzu bilerek...

 
Toplam blog
: 193
: 1045
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

Bilecik doğumluyum. Emekli Eğitimciyim. Ankara'da ve yazları Kuşadası'nda yaşıyorum Günlük uğraşl..