Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mart '17

 
Kategori
Şiir
 

Yine bahar geldi

Yine bahar geldi
 

Ankara’da hava sisli. Gün ağarırken pencereden dışarıya bakıyorum. Koca koca apartmanların arasında gökyüzünün az da olsa görünen kısmında maviliği de kaybolmuş. Oysa bahar geldi. Sabahın serinliğinde güneş pırıl pırıl, gökyüzü masmavi olmalı.

Her baharda gitmek istediğim, bazen de bu isteğimi gerçekleştirdiğim memleketim geliyor aklıma. Güler yüzlü, dost insanı dışında tek güzelliği baharı olan bozkıra özlem duyuyorum.

Mevsimlerin en güzeli baharda, bereket fışkıran bu topraklarda, insanlara iş, aş bulması gerekenler, ülkenin barış içinde yaşamasından, kalkınmasından sorumlu yönetenler yine “evetli-hayırlı” bir oyuncak buldular bize. Savaş, terör, ekonomik sıkıntı bitti, tek derdimiz “başkanlık” kaldı sanki.

Ankara’da hava sisli. İyisi mi ben gideyim memlekete nisan başında. Seyredeyim bozkırın yeşeren toprağını.

Ne yapar emekli? Benim gibi uykuyla arası yoksa uyanır sabahın köründe. “Adım Hıdır, elimden gelen budur.” diyerek içinden gelenleri yazar ak kağıt üstüne.

Ak kağıt olmasa da aldım klavyeyi önüme, dizelere döktüm ne gelirse içimden.

..........................

Baharda gül

Gül baharda ne güzel”

Nasıl da güzel anlatır Neşet Usta

Gülü de baharı da

Bir de vurursa sazın teline

Sazın değil

Yüreğimin bam telini sızlatır

Gülü olmasa da baharda

Bozkırın

Gelincikler, papatyalar

Kırmızı, sarı, kırlarda

Çiğdem mi

O

Üflesen kopacak yaprağıyla boy verir

Tarlalarda

Tadına doyum olmaz bozkırda baharın

Ekinler serilmiş yere

Yeşil halı gibi

Çiçek nakışlı kilimi andırır

Bozkır

Ağacı azdır ama güzeldir

Bu aylarda

*

Anlatırken baharı

Aklıma geldi halk filozofu Nasrettin Hoca

Hani o meşhur fıkrası var ya

Hoca’ya sormuş yine gevezenin biri

“Hocam, ne garip şu insanlar

Kış gelir soğuktan, yaz gelir sıcaktan

Şikayet edip dururlar”

Şöyle bir bakmış bizim Hoca

“Be adam, ne anlatırsın sen

Bahara bir şey diyen var mı”

*

“Baharda memleketimi özlerim” demiştim

Bir şiirimde

Ve ben

Ve içimde yine memleketime özlem

Hele gelsin nisanın ilk günleri

Atlayıp arabaya

Kendi başıma

Görmek için bozkırın yeşilini

Duymak için sabah vaktinde poyrazın sesini

Düşeceğim yollara

*

Ne zaman düşünsem memleketimi

Çocukluğum gelir aklıma

Köyümün “köy” olduğu yıllarda

Islanırdık

Pancar tarlasında

Birden bastırırdı kırk ikindiler

Kaçacak yer arardık

O anda

Traktör vagoneti yoksa yanımızda

Dönerdik hepimiz sudan çıkmış sıçana

Bin dokuz yüz altmışlarda, yetmişlerde

Yüz elli hanelik

Koca köy dümdüz ovada

Bereket fışkırırken toprağında

Yaşıyor şimdi köyde

Otuz kırk hane

Kale duvarı gibi çevrilmiş avlular içindeki

Evlerde

*

Yok olmuş batınca bağırtan çakırdikeni

Süs, nazarlık değil artık

Köy evinin odasında asılı “üzerlik”

“YIKIK DUVARLAR KONUŞTU” diye

Anlatmıştım

Bir yazımda

Boş, harabe evleri

Köyümün tükenişini

*

Göçse de kente, kasabaya

İnsanımız

Hep yaşayacak bizde

O yıkık duvarlı evlerdeki

Anılarımız

İşte yine geldi bahar

Özlemimde bozkırımın baharda yeşeren toprağı

Hoş beş edecek insanı

Tarlada üttüğüm firik

Boz toprakta

Sarı çiçeğiyle fırlamış

Çiğdem var

*

Nisanda oradayım yine

Gezeceğim

Hacıbektaş, Mucur pazarını

“Merhaba!” diyeceğim

Görürsem eski dostları

Muzaffer öğretmenin cennet köşesi bağında

Fırından yeni çıkmış sıcak pideyle

Tulum peyniri

Yiyeceğim

*

Böyle düşüncelerle

Anlatırken aklıma gelenleri

Bıraktım köyümü bir yana

Yurdum geldi aklıma

Bir de yurduma gelse bahar

Kavgasız, mutlu yaşasa insanlar

Dost yaşasak konu komşuyla

Aydınlansak

Bilimin, aklın ışığında

Çalışıp kalkınmak varken

Bu bereketli topraklarda

Her gün sataşma,dövüş kavga

Avutuyorlar bizi

“Evet-Hayır”la

Gün ola harman ola

Sonumuz hayrola

…………………………………………………………….

Numan Kurt

7 Mart 2017

 
Toplam blog
: 120
: 283
Kayıt tarihi
: 19.02.09
 
 

1951 yılında Nevşehir- Hacıbektaş- Sadık köyünde doğmuşum (otlar biçilirken). Yıllarca Mucur'da, ..