Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Şubat '09

 
Kategori
Müzik
 

Yine ben, yine azize kulağımda arp ezgileri ile

Yine ben, yine azize kulağımda arp ezgileri ile
 

AZİZE için özel giyildi bu tulum .Çekim : EMİR


(ARP PERİSİ BAHAR VE VERDA ERMAN’ A İTHAF OLUNUR)

Romeo ve Jülyet’ in güzelim duyguları; aşık olduğum enstrüman arpın sihirli notaları henüz beynimde dolaşıp ruhumu uçururken;

Ve hazırlanırken olağanüstü kadının olağanüstü ellerinden zor bir eser dinlemeye; ‘Rahmaninov’un Piyano Konçertosu’ o güzel kadın bunu bir kez daha yaptı ; ama bu kez gümüş ışıltıları ile……..

Kırmızı değildi bu kez gümüş ışıltılar saçıyordu……..

Verda ERMAN bunu bana hep yapıyor hep hep……..

Cuma akşamı oğlum ve ben yine bir telaş; iş çıkışı koştur koştur yemeklerimizi yedik; giyindik süslendik doğru AKM. Oğlum bu defa kıyafetimi çok seksi buldu ama dediğine göre klasik müzik konseri için iyi olmuş. O da benim gibi bu tür gecelere resmi giyinip gitmekten hoşlanıyor.

İnanılmaz güzel bir program vardı o gece. Gittik, oturduk ve gözlerim parıldadı: Arp duruyor orada tüm soyluluğuyla. En sevdiğim enstrümanlardan biri; diğeri ise kanun…….

Klasik müzikten çok anlamasam da Arp sesini nerede duysam tanırım……

Orkestranın içinde duyurur kendini.

Birinci bölüm bitti ve ikinci bölüm; Verda ERMAN çıktı ; bu defa kırmızı değildi ama inanılmaz pırıl pırıl gümüş renginde idi ayakkabıları……….Elbisesinin gümüş kordonları ve belindeki broşu ile eşdeğer……..BU KADIN BENİ ÖLDÜRECEK…….

Ve o şıklığa yakışır bir zarafet ile dolaştı elleri piyanonun tuşlarında……

Çok zor bir eserden söz ediyoruz Rahmaninov ‘un ikinci piyano konçertosundan…..

İnanılmaz yerlere gittim geldim o eser ile ben; bir ara başım oğlumun omzunda……

Sonra çıkış ve arkaya dolandık tam Emir ‘Şu arpa bir kere dokunsam’ derken;

(bu yazı burada kesilmek zorunda kaldı ve üç gün sonra geldi devamı; niçin i sonra)

birden o arpın sihirli notalarını bize ulaştıran sahnede iken de zarif klasik elbisesi ve uzun kolyesi ile arpıyla bütünleşmiş kadın önümüzde beliriverdi. Hemen Emir’e ‘ İşte bak çok şanslısın ‘ dedim ve o güzel periye dönerek isteğimizi ilettim. Tanrım bir insan bu kadar hoş güler mi?

Bizi aldı arpın perisi; kulise götürdü üşenmedi arpını açtı; Emir dokundu üstelik de birazcık çaldı. Ama bu bizi kesmedi, bir de randevu aldık arpın sihirli perisinden; ertesi sabah için kahve randevusu.

Eve döndüğümüzde uçuyorduk resmen anne ve oğul.

Ertesi sabah kahvaltıyı bile boş verip sabah kahvemizi içmek için gittik; perimiz BAHAR ile…. O güzelim sohbet………Kitaplar , müzik ve hayat üstüne….Nasıl güzelsin sen Bahar…..Emir’ in deyimi ile adın nasıl da yakışmış……

Sonra bir ara Verda Erman’ ı gördüm ; yanına gittim hala Rahmaninov ile sarhoş ben.

Bu nasıl bir nezaket; nasıl bir asalet Verda Erman’ dan ; konuşma boyunca oturmadı.

Derken söz ayakkabılara da geldi:

‘Bunu hep yapıyorsunuz Sayın Erman; ayakkabılarınız, hele kırmızılar ‘’

‘Ama ben dün gece kırmızı ayakkabı giymedim ki’

‘Başka bir gelişinizde vardı’

‘Evet eşim bir yazı görmüş hatta internette bana okuttu ; ağladım okurken’

‘O YAZIYI YAZAN KADIN BENİM SAYIN ERMAN’’

Üç yıl öncesinin bir yazısı bu sanal alemde dolaşan; öyküsünü okumak isterseniz ’RAHMANİNOV VE VERDA ERMAN, VE KIRMIZI VE GÜMÜŞ EKLENDİ: diye anlattım http://www.yonca.ayas.com/ HOŞGELDİNİZ sayfasına.

Ve bu inanılmaz sabah Bahar Hanımı otogara bırakarak devam etti. Araba içindeki o güzelim sohbeti anlatmak eskilerin deyimi ile na mümkün.

Ve oğlumla biz kendimizi açık büfe kahvaltı edebileceğimiz bir mekana attık; keyif sürerken güzel bir cumartesi başlangıcının bıraktığı tat ile.

Sonrasını hiç sormayın;

Cumartesi gecesi ve ben yine azıcık kesilmiş saçlarım, iddialı makyajım ve de dahi siyah tulumum ve kırmızı ayakkabılarım ile AZİZE RİTİMLERİNDE YİNE BEN YİNE AZİZE SAHNEDE…..

Bu dans etmek nasıl bir tutkudur Allah’ım; kopuyorum ve de dahi koparıyorum ortalığı……Sonum sahnelerde gelecek valla…….

Gece biter nefis yeşil çay ile…..

Pazar sabahı yine Antalya Müzesi bahçesi ve işte yine satranç randevusu……

Pazar alışverişi; bol sebze meyve; mor reyhanları unutma; doktorun al dediği armutları kaptırma…( Satıcı dedi armutların adı bu imiş)

Ve yine akşamın balık keyfi…….

11 li oyunundan Emir beni çok acı yendi…..

İşe gelirsin pazartesi günü……

Kim korkar pazartesi sendromundan…..

Akşam yapılıp da uydurulan soğanlı bademli bonfile hayalleri varken.

Çikolatalar kahve yanında uzanmışken…..

Ama yazamazsın yazıyı hemen. Araya girer hastalar; seminer için hazırlanan slaytlar; Tabip Odası dergisi söyleşisi; http://www.yoncaayas.com/ için yazılan bilimsel yazılar;( Bazı genetik hastalıklar) Kişisel Başarı için yaz beslenme yazısı……

Kaldı bugüne blogu blog yapan yazı ve de Cuma yine klasik müzik akşamı……

 
Toplam blog
: 106
: 680
Kayıt tarihi
: 17.07.07
 
 

Güneydoğu Anadolu bölgesinin Siverek  ilçesinden çıktım; üstüne Maarif Kolej eğitimi aldım ve tıp..