Yine Facebook üzerine

Geçenlerde Facebook üzerine bir blog yazmıştım*. Kısaca yine bir kaç bilgi vermek istiyorum.
2000 yılında internet bir patlama yapar gibi olmuş ve bir takım şirketler internette kurulmaya başlamıştı ve borsaya bile etki etmişlerdi. Bunlardan bazıları tuttu ve çoğu da kayboldu. Hatta 1995-2000 yılları arası devir “dot-com bubble” diye adlandırıldı. Hakikaten de bir balondu ve sönüp gitti. Çünkü zamanı daha gelmemişti.

Oysa şimdi bir bakınca, aradan geçen 7-10 senelik zaman diliminde internete bağlanma hızımız arttı, bilgisayarların kapasitesi büyüdü ve hızlandı, hatta bilgisayara olan bağımlılığımız da fazlalaştı.

Pek çok işimizi bilgisayarda görür olduk. Google, Yahoo gibi arama motorları son derece güçlü hale geldi ve gelişti. Çoğumuzun evinde bilgisayar adeta TV gibi bir yere sahip oldu. Her şeyi yapar olduk onunla...arkadaşımız oldu sanki.
Yalnızlığımızı paylaştığımız, keyifli bir an geçirdiğimiz, film seyrettiğimiz, oyun oynadığımız...hatta artık iyice küçültüp dizimize oturttuğumuz bir paylaşımcımız oldu. Yeni arkadaşlıkları da çevremizde aramak yerine ekranın ve internetin derinliklerinde arar olduk. Bireyselleşip, kendi kendimize paylaşır olduk herşeyi.

İşte asıl internetin başlama ve fonsiyonellik kazanma zamanı bu zamanlardır. Her türlü durumun bizi içine çektiği zaman yani.

Facebook öyle bir şeyi başardı ki...alkışlamak lazım. Facebooka girdiğimiz bilgilerle oluşturduğumuz kimliğimiz, bağlantılarımız, meraklarımız, sayfamıza indirdiğimiz bir takım “applications” (uygulamalar) adı verilen araçlar, üye olduğumuz gruplar...anlık mesajlarımız, fotoğraflarımız, fotoğraf altı yorumlarımız...ve daha bir sürü bilgi ile kendimizi tanıtmaya başladık.

Mesela tanımadığınız ben...sizi yolda çevirip tüm bunlardan sadece ikisini diyelim isminizi ve doğum tarihinizi sorsam cevap bile vermezsiniz...yani aklı başında bir insan yolda gördüğü birine bunları söylemez.
Halbuki Facebook bunların çok daha fazlasını paşa paşa vermemizi sağladı. Elbette sayfanızda yapacağınız ayarlar ile istediklerinizin bu bilgilere ulaşmasını sağlayabilirsiniz.
Ama bir yere kadar.

Sitenin yapımcısı insanların şu anda ne kadar büyük paralarla yatırım yaptığının farkında mısınız bilmem. Geçenlerde Microsoft, Facebook’un %1.6’sı için tam 240 milyon dolar ödedi. Eğlence olsun diye degil elbette.
Milyonlarca insandan toplanılmış ve hem de kendi rızalarıyla toplanılmış bir bilgi deposu var ki...Böylesine müthiş bir istatiki bilgiye sahip olmak inanılmaz büyük bir nimet. Buradan çıkaracağınız son derece değerli bilgiler var.

Mesela; Kim kim ile bağlantıda...hangi ülkelere yayılmışlar, nelerden hoşlanırlar, benzer paylaşımı olan insanların diğer ortak yanları neler, hangi ülkelerde neler moda, nerede nasıl eğlenirler...daha bunun gibi bir sürü ama bir sürü ilgi çekici bilgi...

Anket yapsanız toplayamayacağınız bilgiler mevcut.

Facebook bir moda olarak devam etse de orada ki bilgiler sayesinde site yapımcıları çok daha orijinal fikirleri ortaya çıkaracak ve yeni şirketleri kuracaklardır. Bunlar sizin bizim eğlence olsun diye girdiğimiz bilgilerimiz ile, bizim özelimizle olacaktır.

Önemsemeyebilirsiniz ama yine de herşeyinizi neden paylaşmak isteyesiniz hiç bilmediğiniz insanlarla.

Eğer bunda bir problem yoksa ve bir gün olur da yolda karşılaşırsak, hiç bilmediğiniz bana isminizi, doğum tarihinizi, bir kaç fotonuzu verir, hatta medeni durumunuzu filan da söyleyer misiniz?...

Ne bileyim arkadaş oluruz işte ne olacak ki di mi?

Not: Ha bu arada insanlar sevindirik oluyorlar eskide kalmış arkadaşlarını buldukları için...hakikaten o kadar iyi arkadaş olsaydınız belki de ikinizde birbirinizin mazisinde kalmaz, bugün bile arkadaşlığınız devam eder ve hatta birlikte paylaşarak büyürdünüz.

*Feysbuk dedikleri şey
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=74173