Yine geleceğiz

Engizisyon, Ortaçağ’da yaktı Bruno’yu
meydan ateşinde diri diri
Hallac-ı Mansur taşlanarak öldürüldü Mısır’da
Canlı canlı derisini yüzdüler
Halep’te Seyyit Nesimi’nin
Ve "Yarin yanağından gayrı
her yerde, her şeyde, hep beraber" diyen
kadim yoldaşım Şeyh Bedrettin’i astılar Serez’de
Elinde sazı, dilinde ölümsüz türküleriyle
İpe çektiler Pir Sultan‘ı kanlı Sivas’ta
Yıllar yılı hapislerde çürüttüler yoldaşım Nâzım’ı
Darağacına korkusuz yürüdü kardeşim Deniz
kapkara dumanlar, kızıl alevler içinde
yandı kavruldu tam otuz yedi can,
canımızdan can koptu
kara yobazlık can evimizden yaman vurdu bizi
Devlet ensesinden vurdurttu kardeş Hrant’ı 

Bense küçük bir bedel ödedim özgürlük-eşitlik uğruna
düşmana inat tam on yıl kaçak yaşadım
-sözünü etmeye bile değmez-
Tam on yıl değer bilir halkım bağrında sakladı bizi
“Ben şairim
Darağacım şiir olsun.” 

Direnişin özsuyu
akar gelenekten geleceğe
Ölümsüz ölülerimiz taptaze filizler sürmekte
Halk dediğimiz anaç toprakta… 

Yer gök tanığımızdır;
Yenik düştük, ama diz çökmedik,
boyun eğmedik düşmana asla;
İskencehaneler tanıktır, tanıktır nemli hücre duvarları;
Umudu yaşattık, tertemiz tuttuk devrimci onuru... 

Kavga henüz bitmedi,
Yok olmadı özgür bir hayat düşümüz.
Andolsun ki yine geleceğiz
Yaralarımızı sarıp bir an önce
Kalkacağız ayağa yeniden
hep birlikte
Kardeşlik, özgürlük, eşitlik türküleri söyleyerek
Bütün dillerde…
Kalkacağız ayağa yeniden
Bu sefer yenmek için düşmanı
Yine geleceğiz
Ve kurmak için halkların namuslu elleriyle
Yepyeni bir özgür dünyayı… 

Yusuf ERDEM