Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '10

 
Kategori
Anılar
 

Yine yeniden en baştan

Yine yeniden en baştan
 

yine yeniden en baştan


İki ablam ve ben ilk kez Rize’ye gidiyorduk. Oradaki arazilerimizi, evimizi, babamın ve annemin yaşadıgı yerleri şimdi bizde ilk kez görecektik.. 

… Yaşım henüz oniki… 

Sabah erken saatlerde bir bayan belirdi evimizin avlusunda. Yanakları pembe pembe adı gibi pembe teyze-‘’gözün aydın kızların geldi. 

Öğlenden sonra işlerimiz hafiflesin hamsili ekmek yaparız benimkilerde tanışsın senin güzel kızlarınla’’dedi. 

Öğlenden sonra üç güzel genç kız ve pembe teyze ellerinde köy ekmeğiyle avlumuzda belirdi. 

Annem çayı çoktan koymuştu. O dönemlerde çalı çırpıyla yakılan ve odunlarla kor olmuş ocaklardaki ateşin is yaptıgı çaydanlık siyahlaşmış ama içindeki çayın şimdikilerden farklı enfes lezzeti bir başkaydı. 

Hamsili ekmek, tarladan koparılmış salatalıkla yemenin lezzetini ilk o yıllarda tattım ve yöremizin aslında ne güzel yemek kültürü olduğunu o yıllarda öğrendim. Çardakta oturmanın keyfini, erik ağacının dallarında milyonlarca mayhoş eriğin bize doğru sarkmasını o yıllarda Allahın bize ne büyük nimetler verdiğini öğrendim. 

Köy hayatının güzelliğini, bakir kalmış yeşilliğini, derenin içindeki çeşit çeşit balıkların ve parlayan taşların değerini de o yıllarda gördüm.. 

Karadeniz insanının sıcaklıgını ve o kadarda hareketli olduklarını o dönemde tanıdım.. Esprili güler yüzlü, çocukluğun ve genç kızlığın ilk adımlarını, kalbimizde kötülük kırıntılarının bile bulunmadığı harika arkadaşlıkların ilk tohumlarını o dönemde yaşadım. 

Birsen, Ayşe ve Lütfi’ye üç kız kardeş ile ilk kez tanışmamıza rağmen ne güzellikler paylaştığımızı, güzel bir yaz tatilinin bu denli unutulmayacağını, şimdiki yaşımda ne çok özlediğimi anladım. 

Ayşe ve benim ciyak ciyak kuyruğuna basılmış kedi gibi çıkan sesimizle söylediğimiz türküler hala hafızamda , beni güldüren güzel karelerden bazıları… Bizi gülme krizine sokan Birsen’in esprilerini ve daha bir abla olan Lütfiye’nin bizimle ilgilenmesi… 

Mısır tarlasında kendimize piknik alanı yapıp yerdeki toprakla haşır neşir olmak ne keyif vericiydi. Altımıza serecek kilime gerek duymadan tamamen doğal toprakta oturmak. 

Rize’ye özgü tekerlek peyniri, yanıbaşımızda duran salatalık tarlasından kopardığımız atiçileri , köy ekmeğinin lezzetini, armut savaşlarımızı, pembe teyzenin o güzel elleriyle hazırladığı koyu ayranını, televizyonumuzun olmamasının pekte önemli olmadığı ve roman okumayı o dönemde sevdiğimi, geceleri sokak lambasının sadece ay ışığının olması, çakalların sabaha karşı uluma sesleri. ve annemizi asla üzmeyeceğimiz fazlaca isteklerimizin olmayışı….. 

Şimdi geriye dönmenin mümkün olmadığı birçok sevdiğimizi kaybettiğimizi öğrenmek kalbimi acıtsa da bizimde onların yanına gideceğimizi bilerek biraz olsun mutlu hissettiriyor beni… Ölümü her canlı tadacaktır. 

Her kardeşin yıllar sonra yollarının ayrıldığı Leyla’nın, Aycan’ın, Birsen’in, Ayşe’nin, Lütfiye’nin farklı hayat yollarında olduğu, o güzel yıllar şimdi çok gerilerde sadece güzel anılar olarak kaldı hafızalarımızda. 

Yirmibeş yıl sonra bir facebook sitesinde bize ulaşan Birsen’e sonsuz teşekkür ediyorum. Beni çocukluğuma geri götürdüğün için… 

Birsen’cim; biz seni bıraktığımız gibi, yine içten, yine sıcak ve yine yüzünde gülümseme eksik olmadan karşımızda bulduk.. Yıllar yüzümüzü değiştirmiş olsa da kalbimiz hep o eski çocuksu heyecanla dolu.. 

Seninde o güzel kalbinde hep sevgi ve sevenlerinle dolu olsun 

Sevgiyle
EMİNE ZAİMOĞLU YAPICIER 

 
Toplam blog
: 63
: 1955
Kayıt tarihi
: 15.01.10
 
 

Emine Zaimoğlu 21/12/1971 doğumlu. Nişantaşı Rüştü Uzel Kız Meslek Lisesi resim bölümünü okudu. R..