- Kategori
- Gündelik Yaşam
YIPRANAN GÖĞÜS KAFESİM
Başarısız ağacın tohumu "ümitsizlik"tir.
Hayatım boyunca kendimi başarısız bulmuşumdur. Demek ki ümitsiz doğmuşum hayata. Çevremdekilere geç kalmamak için o kadar koştum ki, bu yolun sonu benim için kötüydü. Bunu bildiğim halde koştum, "Ne kaybederim? " dedikçe bir öncekinin daha da kötüsü önüme bir yığın halinde sunuldu. O yığının altında gün geçtikçe ezildim ve ezilmeye devam ediyorum. Yalnız, tek ve kimseye aktarmadan.
Umursamamak...
Ne kadar kolay yazılıyor ama uygulaması bana göre ne kadar uzak bir kelime. Olmam gereken ile olduğum şeyin farkına varamayacak bir yerde kayboldum. İşte bu tekillik mahvediyor beni.
Kendimi kaybetmek istedim. Ama her kelime ardında bir iz bırakmaz mıydı? Beni hep bulacaklardı biliyorum. Bu yüzden kaybolmaya çalışmayı da bıraktım. Ben zaten beni bulana kadar kayıp olarak kalacaktım.
Kendimi, kaybın bir sonucu var olmamayı da düşündüm. Sonuçta intihar da var olmanın bir başka yolu değil miydi ? İşte hayatımızdaki insanı, sırf var olduğunu göstermek için başka yollara savurmamalıyız. Tuhaf biri olduğumu, kuşkusuz başta beni bu yüzden sevdiğinizi ama günün birinde aynı sebepten nefret edeceğinizi biliyordum. Bütün ilişkilerin mottosu bu değil midir?
İşte hayatımın çoğunu bu cümle kapsıyor.
Beni değersiz hissettiren ne varsa terk ettim ya da etmeye çalıştım. Üstesinden gelebileceğim ne varsa artık durdurmaya gücüm yetmiyor. Tükenmiş toleransla yola devam etmekle , sadece kendimi hiç ettim.
İnsan yaş aldıkça beklentisi , hayalleri bile sadeleşiyor . Yaş aldıkça hayatımda insanlar yok oldu. Hepsi bir şeyler çaldı. Ve çaldıkları uğruna çaba göstermediler.
Çok tuhaf ,ağlayamıyorum artık. Ama ruhum sanki günden güne paramparça oluyor. Ruhum bile taşıdığı hayattan yoruldu artık.
Kurduğum cümlelerin sorumluluğunu bile alamıyorum . Hatalar yapıyorum, hatalar yapılıyor. Hatalarımı sadakatle ihtar etmiyorlar. Dost acı söyleyen değil, acıyı olduğu gibi acıtmak isteyene de dost denmiyor. Acıyı tatlandırarak can yakmayacak şekilde söyleyebilenlerin hayatımda olmasını hep istemişimdir. Ama olmadı.
Biliyorum ,bir gün bu hassas ve kırılmaya müsait göğüs kafesim bu yorgunluğa dayanamayacaktı. İlişkilerde, arkadaşlıklarda hatta ailemde bile belki de en büyük hatam kendimi vazgeçilmez sanmam ya da çok güvenmemdi. Oysaki mezarlıklar, kendisini vazgeçilmez insanlarla doluydu. Tanrı 'nın bizden vazgeçme biçimi muhteşemdi. Benim de öyle. Göğüs kafesim vazgeçilmiş , terkedilmiş insanlarla doldu ve bir mezarlıktan ibaret oldu. İnsanda öldürür vazgeçtiğini ve göğüs kafesine gömerdi. İşte " benim de öyle " deme sebebim bu.
Ruhunuza güzel davranmanız dileğiyle...