Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '11

 
Kategori
Deneme
 

Yirmi Türk Lirasında Portresi Bulunan Mimar Kemalettin'in adını daha önce duymuş muydunuz?

Yirmi Türk Lirasında Portresi Bulunan Mimar Kemalettin'in adını daha önce duymuş muydunuz?
 

Paramızdaki portreleri tanımaya devam edelim.

Daha önce 5 ve 10 liralık banknottaki portre ile ilgili bir bloglar yazmıştım.

Merak eden şu adresten okuyabilir.

http://blog.milliyet.com.tr/Bes_Turk_Lirasindaki_Portre__Aydin_Sayili__Taninmis_bir_bilim_adami_midir_/Blog/?BlogNo=323765

http://blog.milliyet.com.tr/10_Turk_Lirasi_uzerinde_portresi_bulunan_Ord__Prof__Dr__Cahit_Arf_kimdir_/Blog/?BlogNo=323774

Şimdi geldik Yirmi Türk Lirasına.

Yirmi TL'lik banknotta: Ön yüzünde Atatürk portresi, portreyi çevreleyen açık kahverengi ay yıldız motifi ve sarı, beyaz geometrik bir şekil bulunacak. Portrenin sol tarafında Gazi Üniversitesi rektörlük binasının çizgisel bir çalışması, mimarinin 3 boyutlu yapısını simgelemek üzere küp, kare ve silindir formları mevcut. Arka yüzde, mimar Kemalettin Bey var.

Soyadını bulamadım, herhalde yok.


Mimar Kemalattinin hayat hikayesi şöyle;

Ahmet Kemaleddin Bey, 1870 yılında, İstanbul’un Acıbadem semtinde dünyaya geldi. İlköğretimine 1875 yılında, İbrahim Ağa Mektebi’nde başladı.

Ortaöğrenimine, 1881 yılında Girit’te devam eden Kemalettin Bey, 1882 yılında ailesiyle birlikte İstanbul’a döndü. Yüksek eğitimini 1887;1891 yılları arasında Hendese-i Mülkiye’de tamamlayan Kemaleddin Bey, sanata yatkınlığı nedeniyle daha çok resim ve mimarlık derslerine özen gösterdi ve diplomasını aldıktan sonra hiçbir zaman mühendislikle uğraşmadı.

1895’te mimarlık eğitimini ilerletmek için devlet tarafından Berlin’e gönderildi. Almanya’daki eğitim yaşamı, mimarın üzerindeki Alman kültürel etkisini pekiştirdi. Berlin’de Charlottenburg Technische Hochschule’de iki yıl mimarlık eğitimi gördükten sonra, iki buçuk yıl da Berlin’de mimarlık bürolarında çalıştı.

Yurda döner dönmez Hendese-i Mülkiye’deki görevine yeniden başladı. 1901’de Harbiye Nezareti Ebniye-i Askeriye mimarlığına ek görevle atandı.

1908'de Osmanlı Mimar ve Mühendis Cemiyeti adı altında ilk meslek odasını kurdu.

1909-1919 yılları arasında mimarlık açısından en önemli eserlerini vermiş.

Gazi Üniversitesi Rektörlük binası, Mimar Kemaleddin'in eserlerinden biri.

1909 yılında Evkaf Nezaretinin başına atanan Kemalettin Bey’in Vakıflar’daki görevi, kentin önemli eski yapılarının büyük ya da küçük kapsamlı onarımlarını yürütmekti.

Bu görevdeki yoğun onarım çalışmaları, kendisinin ulusal mimarlık anlayışını geliştirmesine zemin hazırladı. Vakıflar’ın yaptırmayı düşündüğü bir dizi yeni yapı için Vakıflar bünyesindeki İnşaat ve Tamirat Heyet-i Fenniyesi kadroları genişletildi; örgütün büyük bir mimarlık ve inşaat bürosu biçiminde çalışması sağlandı.

Kemalettin Bey, 1908 yılında kurulan Osmanlı Mimar ve Mühendis Cemiyetinin kurucuları arasındadır. 1914 yılında Evkaf Nezaretindeki görevine ek olarak İstanbul Şehremaneti Heyet-i Fenniye Müşavirliğine atandı.

İşgal döneminde, 1919 yılında Nezaretteki işine son verilen Kemalettin Bey, bu yıllarda yalnızca Şehremanetinde ve özel atölyesinde çalışmalarını sürdürdü.

1919 yılında İngiliz yönetimine geçen Kudüs’te Mescid-i Aksa’nın onarımı için Müftü tarafından Kudüs’e çağrıldı. Çağrıyı kabul eden Kemalettin Bey, Mescid-i Aksa Camiinin onarımında gösterdiği başarıdan dolayı, İngiliz Kraliyet Mimarlar Akademisine (RIBA) şeref üyesi olarak seçildi.

1925’in yaz aylarında Ankara Palas’ın yapımının tamamlanması için Kudüs’ten geri çağırıldı.

1925 yılında Evkaf Müdüriyeti Umumiyesi İnşaat ve Tamirat Müdürlüğüne atanan Kemalettin Bey, Ankara Palas’ın tamamlanması için çalışmalarını sürdürürken, başkentte gerçekleştirilmesi düşünülen bir dizi başka yapıyı da tasarlamaya koyuldu.

1926 yılında Maarif Vekaletince kurulan Sanayi-i Nefise Encümeni üyeliğine, daha sonra aynı kurulun başkanlığına getirildi. 1927 yılı içinde mimarın en önemli uğraşı, Maarif Vekaleti adına tasarladığı Gazi İlk ve Orta Muallim Mektebi oldu. 12 Temmuz 1927 günü, Ankara Palas şantiyesinde kaldığı odada geçirdiği beyin kanaması sonucu 57 yaşında vefat etti.

17 Temmuz günü İstanbul Karacaahmet’te yapılan büyük bir törenle toprağa verildi.

Mezarı daha sonra yol geçmesi dolayısıyla kaldırılınca, (kitabesiz olarak) Beyazıd Camii mezarlığına taşındı.

Eserleri:

Ahmet Cevad Paşa Türbesi, Fatih-İstanbul (1901), Filibe Gar Binası, Bulgaristan (1908), Kemer Hatun Camii, Beyoğlu-İstanbul (1911), İkinci, Üçüncü, Beşinci Vakıf Hanları, İstanbul (1911 yılında tasarlanmış, bitiş tarihleri belli değil), Bebek Camii, İstanbul (1913), Edirne Gar Binası (1914), İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi (1913), Dördüncü Vakıf Hanı, İstanbul (1926), Birinci Vakıf Hanı, İstanbul (1918), Harikzedegan Kat Evleri, Laleli-İstanbul (1922), Mescid-i Aksa ve Hazreti Ömer Camii Restorasyonu (1925), Mimar Kemalettin Okulu, Ankara (1925 sonrası), Ankara Palas (1927), Ankara İkinci Vakıf Hanı (1927), Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğü, Ankara (1928), Ankara Gazi İlk Muallim Mektebi (1930), Sultan Ahmet, Fatih ve Ayasofya külliyeleri restorasyonu (tarihi belli değil).

Bu imza attığı eserleri ve eserlerindeki tarzıyla ulusal mimarlık akımının öncü isimlerinden sayılabilir mi? Orası şüpheli.

Yukarıda sayılan eserleri çoğu insan ilk defa duydu.

Mimar Kemalettin Bey'in adını da beki de bu blogla ilk defa duydunuz.

Neden onun adı, yirmi liraya yazılmışta, toplumumuzda efsaneleşen, toplumumuzun eserleriyle ebediyen iftihar edeceği bütün dünyada tanınan Mimar Sinan neden kullanılmamış onu anlayamadım. Yorum, bloggerlere ait. Herhalde devlet büyüklerinin bir bildiği vardır.

Bence, paralara basılan portreler; sadece o milletin değil, dünya tarafından tanınan ve o halkın milli/ulusal kimliğine hitap eden, önemli kişiler olmalıdır.

 
Toplam blog
: 718
: 2690
Kayıt tarihi
: 13.07.06
 
 

Tıp alanında doktor olarak çalışmaktayım, beyin cerrahi uzmanıyım..