Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ocak '08

 
Kategori
Çocuk Psikolojisi
 

Yırtık uçurtma

Yırtık uçurtma
 

herşey son sürat renkli ...


Çocuktum o zamanlar ufacık bir yüreğe hitap ediyordum. Hayatla henüz tanışmamış ve ne olacağı hakkında en ufak bir fikre sahip olmayan bir çocuk...

Yırtık bir uçurtmam vardı, babam hediye etmişti. Bir gece onu uçacak hale getirmek için uğraştım. Babam gelip geçici bir heves dese de, ben onun havada şuursuzca uçmasını, benim yerime dünyayı tanımasını, benim için en azından özgür olmasını istiyordum. Uzun bir uğrasın sonunda sarı kırmızı uçurtmam hazır hale geldi. Bir an önce sabah olsun istiyordum annemin uyu telkinlerine rağmen ben yarını ve onun havada dans edişini hayal ediyordum. Acımazsız bir geceydi ve benim için diğerlerinden uzundu; ama sabah olmuştu. Umudun teker teker yeşerdiği ve uçurtmamın uçmak için heyecanlandığı bir sabah, hemen çıktım evimizın en üst tarafına bütün İstanbul ayaklar altında; ama ben fazla bir şey göremiyordum. Birazda seçiciydim sanki gördüğüm hiç bir yeri İstanbul olarak benimsemiyordum; çünkü hiç görmediğim gitmediğim havasını solumadığım başka memleketlerdi benim için.

Çocukluk rüyamdı uçurtmam. Onu hazırlarken sanatsal hislere kapılıyor, önemli bir olayın üstesinden gelmiş gibi gururlanıveriyordum; oysaki ilkokulda matematikten 5 aldığımda bile bu kadar sevinmiyor gururlanmıyordum. Her şey hazırdı ama bir nokta yok gibiydi. Rüzgar hiç esmiyor; sanki nefessiz bir gelecek hazırlıyordu benim çocukluğuma. Dakikalarca bekledim, her geçen dakika bir daha asıldı çocuksu yüzüm. Ama bekleyecektim; çünkü çok istiyordum. Hayatla kaşlarım çatık bir şekilde savaş veriyordum. Bir süre sonra esen rüzgar sonrası hayatın benden korktuğunu zannettim. Ben kazandım. Büyüdüğüm hissine kapıldım birden; her isteğim gerçekleşiyordu. Şimdi onu uçurma sırası.. Küçük ellerimle ilk uçuş denemesini gerçekleştirmek için büyük çaba sarf ediyordum. Biraz yellendiğinde onun özgürlüğü için yumak yumak olan ipimi salıyor, o her dalgalandığında biraz daha özgürlük sağlamak için ipin tamamını hizmetine sunuyordum. Artık en üstteydi. Benim için adeta dans ediyor, şarkılar söylüyordu bilmediğim memleketlerden bana. Mutluluk verici bir tabloydu ve yüzümdeki ifadeye hemen yansıdı. O havada dans ederken ben onun direnişiyle özgürlüğü tadıyordum en üstte başka memleketler görüyor ve tanıyordum, artık nereye gitsem kaybolmam. Bir süre böyle devam etti. O havada bense yeryüzünde onu izliyordum. O kadar mutluydum ki gün bitmesin diye dua ediyordum çocuksu gönlümle. Birden ip kopuverdi. Sanki o an hayatla bütün ilişkimi kesmiştim. Yırtık uçurtmam şuursuzca süzüle süzüle kayıyor bense bir şey yapamıyordum. Bir süre sonra koşar adımlarla aşağıya indim. Sanki hayat durmuştu. Herkes olduğu yerde donmuş gibiydi, bense koşuyordum, bilmeden koşuyordum; çünkü benim tek umudumdu. Birden gözden kayboldu. Gözyaşlarım nehir oldu, yüzüm asıldı. Bütün özgürlüğüm çalınmış gibiydi. Yarım adımlarla yürüdüm, çocukluk ya hayata karsı trip atıyordum benden çaldı diye rüyamı. Sinirlenmiştim ve ilk defa kendi kendime hesap soruyordum.

Neden ip koptu, neden özgürlüğüm bir başka ufaklığın özgürlüğü haline geldi diye , , , ,

 
Toplam blog
: 29
: 526
Kayıt tarihi
: 31.12.07
 
 

Şafak Soysal Ünıverste öğrencısıyım, yazı yazmayı ve okumayı cok sevıyorum sanırım bu kadarı yeter..