Yırtılan Lozan ve Barazani'nin altınları, dolarları...

Açılımın Diyarbakır ayağına ağır konuk Barazani geldi…

Barazani’nin gelmesiyle birlikte, biz “Kürdistan”ı ilan ettik…

Bizim “Kürdistan”ı ilan etmemizle birlikte Barazani, Facebook’ta yayınladığı “Kürdistan Haritası”yla Bizim Güneydoğu, Doğu ve Karadeniz’in doğusundan, Akdeniz’de açılamadığı deniz özlemini giderip, denize açılıverdi…

Başbakan’ın oy uğruna ülkeyi bölmesi tartışma konusu olmazken, ne kadar demokratik bir ülke olduğumuz söylevleri geliştirildi.

Demokratikleşmenin en büyük göstergesi olarak da, suçlarını bile bilmeyen yurtseverlerin PKK’lı militanlar, hatta Abdullah Öcalan ile birlikte affedilecekleri halka sunuldu!

Toplumsal barış gerekçe gösterilerek, ülkenin yurtsever subayları, gazetecileri, parti liderleri yıllardan beri içeride tutulup, haklarında birkaç kez ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis’ cezaları verilerek, Yargıtay’daki kadrolaşma ile bu cezaların onanması sağlandı ve çıkarılacak bir PKK affına bu haksız hapis cezaları gerekçe yapıldı.

Gelelim Barazani’nin Diyarbakır gezisine(!):

Bu geziye katılan Barazani kendi topraklarından(!) hızlı bir şekilde konvoyla Türkiye’ye geçti. Geçerken, kimse sen nereye gidiyorsun, bu arabalarda ne var, bu gelenler kim diye sınırda sormadı. Tıpkı, “Çadır Mahkemeleri”nde yaşanan rezalet gibi, Barazani kendi ülkesinde bile böyle rahat hareket edemezdi.

Barazani’nin asıl geliş nedeni, aslında “Açılım”a destek vermek değildi. Diyarbakır’da yapılacak toplu düğüne katılmak ve nikâh şahitli yapmaktı.

Barazani yanına Şivan Perver’i de alarak sınırdan geçip, katıldığı düğünde, her çifte 1’er altın ve 1000’er dolar para verdi. Yani 400 bin dolar para ve 400 altın dağıttı.

Bu altınların ve nakdin sınırda kaydı tutuldu mu?

Ne gezer!

Mübarek sanki aşiret devletinde giriyor!

Ya Şivan Perver?

38 yıldan beri ülkeden kaçak olarak yaşayan ve türkülerinde ‘kan emmekten’ bahseden, ‘Türklerden intikam alma’ yeminleri eden, sözde bu sanatçı da ülkeye girdi ve hiç kimse gel bakalım, seni şöyle bir sorgulayalım demedi.

Bırakın sorgulamayı, sahnede sesini duyan gözyaşlarına(!) boğuldu! Görevliler mendil yetiştirmekte zorlandı!

Dadaloğlu’nun şiirlerini suç kapsamına alan savcılar, Şivan perver’in ülkeye girişine alkış tutuyorlar. Bunun adına da “Açılım” ve “Demokrasi” diyorlar.

Boynunda poçu var diye yolda yürüyen gençleri gözaltına alıp, onlarca yıl hapis cezası ile yargılayan savcıların sesi soluğu çıkmıyor.

İşin daha acısı ne biliyor musunuz? Vatandaşın attığı adımları bile izleyen istihbarat örgütlerimiz, maalesef Şırnak Belediyesinin, ülkeyi terk etmeyen PKK’lılara ‘günlük sıcak yemek’ servisi yapmalarını görmezden gelip, bir kaza sonucu ölen yemek serviscileri ve PKK militanının ölüm olayını bile basından saklamışlar.

Netice?

Amaçları bir üç kesim, ülkeyi bölmek için birlikte hareket etmeye devam ediyorlar.