Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Nisan '07

 
Kategori
Eğitim
 

Yiyebileceğiniz en iyi armut nerede biliyor musunuz?

Aktuluk Yibo’yu bir an önce hizmete almak için acele ediyordum. Beni en fazla rahatsız eden şey işlerin ağır aksak yürümesi, yatırımların bir an önce üretime dönüştürülmemesiydi. O nedenle genellikle müteahhitlerle çatışma yaşıyordum. Tam da inşaat işleri bitmek üzereyken okula getirilen suyun yeterli olmadığı söylendi. Daha önce yakın köylerden birisinden su getirilmiş, getirilen su karakolla ve Kanoğlu Mezrasında bulunan birkaç ev ile paylaşılmıştı.

Canım sıkılmıştı. Acele çözüm üretmeliydik. Bana daha önceki suya ilave edebileceğimiz bir su kaynağı olduğu söylediler. Durumu yerinde görmek için bahsedilen köye gittim. Pınarın çıktığı tarlanın sahibiyle görüştüm. Adam; “Tamam müdürüm. Madem okula götürecekmişsiniz, götürün.” dedi. Aradan birkaç gün geçti. Hiç paradan söz etmeyen köylü paradan söz etmeye başlamıştı. Önceleri yirmi milyar gibi bir paradan söz edilirken araya kimler girdi bilmiyorum ama fiyat her hafta katlanarak artıyordu.. Bu, o köylünün düşüncesi değildi anladığım kadarıyla. Araya birileri girmiş, sanıyorum fırsattan istifade etmek istemişlerdi. Bu duruma fena halde bozuldum. Farklı bir seçenek üretebilir miyiz diye Köy hizmetleri il müdürlüğündeki jeoloji mühendisiyle görüştüm. Jeoloji mühendisi yaptıkları etüdlere göre o bölgede yer altı suyunun olmadığını, su bulma ihtimalimizin düşük olduğunu söyledi. Ama Munzur Nehri hemen 150 metre aşağımızdan akıyordu. Birkaç yıl sonra burası göl olacaktı ve su daha yakınlarımıza gelecekti. Yer altı su seviyesi yükselir, hiç olmazsa sulama suyunu motopompla yukarıya atabiliriz düşüncesindeydim.

Jeoloji mühendisiyle görüşmemden sonra köylüyü ikna edebilir miyim diye bir kaç kez köye gittim. Köyün altındaki derelerde değerlendirebileceğimiz su kaynakları aradık. Ağustos-eylül ayları gibiydi. Ama hava yine de sıcaktı ve güneş kavuruyordu. Meşe ağaçlarının yaprakları sararmaya yüz tutmuştu. Dereye inerken içinden geçtiğimiz bakımsız bahçeler vardı. Biraz dinlenmek için bir armut ağacının altında durduk. Sanıyorum bu armudu sahibi yıllar önce dikmiş ama buraları terk etmişti. Buralarda olsa herhalde bu bahçe bu kadar bakımsız olamazdı. Armutlar olgunlaşmıştı. Uzanıp bir armut aldım. Bu armut hayatımda yediğim en güzel aromalı, en tatlı armuttu. Aradan yıllar geçti ve ben o armudun tadını hiç unutamadım. Büyük çapta üretim yapılsa ve piyasaya sürülse tahmin ediyorum tercih edilen bir marka olabilirdi.

Bütün bunları düşünen olmuş mudur? Bilmiyorum. Buralara tarım müdürleri gelmiş midir? Benim gibi hayaller kurmuş mudur? Sanmıyorum.

Bildiğim ne? Bakanlık Daire Başkanının, Ankara, Afyon, Osmaniye İl Tarım Müdürlerinin tanık olduğum yıllar içinde Tunceli’ye sürüldüğü, onların bir çoğu ile kış günlerinde bol bol oyun oynadığımız. Tunceli İl Tarım Müdürlerinin birkaç aylık sürelerle el değiştirdiği. Benim Tunceli’de il milli eğitim müdürü olarak görev yaptığım süre içinde üç kez Ankara merkeze alındığım, Diyarbakır İlköğretim müfettişliğine sürüldüğüm.

Tunceli’nin başının belası sadece dağdaki terörist değil ki.

Sistem yaklaşımı içinde bağlantılı düşünmeden bu işin içinden çıkılabileceğini düşünemiyorum. Tuncelili ekmelidir, biçmelidir, üretmelidir ve ürettiğini de satmalıdır. Bütün bunlar öndersiz olmaz. Sadece askeri önlemlerle kalıcı çözümler üretilemeyeceğinin farkında olunması gerek.

 
Toplam blog
: 114
: 860
Kayıt tarihi
: 29.12.06
 
 

Osmaniye Düziçi doğumluyum. Sınıf öğretmenliği, ilköğretim müfettişliği, il milli eğitim müdürlüğ..