Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '15

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yiyecek ve içecekleri üretildiği gün tüketme şansımız var; son kullanma tarihinin canı cehenneme

Yiyecek ve içecekleri üretildiği gün tüketme şansımız var; son kullanma tarihinin canı cehenneme
 

Bir düzeni kabul ederseniz o düzen yürür, bazılarını bazı şeylere zorlamak lazım. Nasıl mı? Şu son kullanma tarihi örneğin. Ürünlerin ambalajına “son kullanma tarihi” dedikleri sözde bilimsel bir etiket koyuyorlar sizler de iyiymiş, doğruymuş gibi (ve biraz da mecburmuşsunuz gibi)kabul ediyorsunuz.

Atıyorum yoğurdu katkı maddeleriyle belli bir ambalajın içine koyuyorlar 20-25 gün raflarda bekleterek bize yediriyorlar. Merak etmesinler o kimyasal içerikli katkı maddeleriyle belki bir sene sonrada yiyebiliriz. Katkı maddelerini geçtik ben o yoğurdun yapıldığı sütün hatta ineğin, çayırların kokusunu almak istiyorum. Yenebilir başka, taze başka. Savaş halinde falan değiliz. Uzak bir yerlere de gitmedik ki mecburiyet olsun. Yoğurt bu, sağarsın sütü, yaparsın yoğurdu, anında gidersin Etiler’de Mualla hanımın kapısına “Silivri’den ablam, sarı ineğin yoğurdu”

Çözüm çok basit, herkes yoğurdunu evde yapacak, satamayacaklar, mecbur günlük getirecekler. Bütün gıdalarda böyle. Aynı gün getirirsen alırım. Yumurta 1 ay tüketilirmiş, 1 ay sonraki yumurtayı sen ye. Günlük getirenin malını alın, köyden sipariş ettirin. Ürünler marketlerde kalınca mecbur taze getirecekler.

Aslında devlet bunu daha kolay halleder. Ürünlerin ambalajından son kullanma tarihini kaldıracak, yerine üretim tarihi koyacak. Sahtekârlık olsa bile biz tazeyi bayatı ayırırız. Kerim Korkut’un Ağaç Hareketi düzeninde malum ürünler üretildiği gün sofraya gelecek.

Son kullanma tarihi aldatmacadır. Ürünün bozulması önemli değil, ben üç ay önce sağıldığını bildiğim sütü taze diye içemem. Bu süt “üç aydır bekliyor” un duygusu bile yeter. Bilmem nereden getiriyormuş, bana ne. Karpuzu 20 gün önce dalından koparıyor. 20 gün bekleye bekleye o karpuz ne oluyor. Yenebiliyormuş, al sen ye! İnsanlarımız “son kullanma tarihi” ile aldatılıyorlar. Satıcılara söylüyorum günlük ürün getirsinler halk tamamen onlara yönelecek.

Bu işin zor ve masraflı olduğu düşünülüyor. Ben Ağrı’da yetiştirilen bir ürünü aynı gün İstanbul’a getiririm. Gerçi Ağrı’dan getirmek de saçma, ülkemiz tarım ülkesi her şey her yerde yetişiyor ya hani oraya özgü bir ürün diyelim, bir gün sonra olsun ya; bir ay sonra nasıl olur. Teknolojiyi ambalajın içine sokmayın, “son kullanma tarihi” ürünün içine giriyor. Bilinçli bir toplum olun ya. Çürümüş, kokmuş, bayat ürün tüketmek hoşunuza mı gidiyor. Her yerde olamayabilir ama benim ülkemde bu mümkün. Yanı başımda süt sağılıyor ben yoğurdu 25 günlük yiyorum. Unutmayın halkın gücü her şeye yeter. Siz isterseniz bu ülkede çok şeyi değiştirebilirsiniz.

 

 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..