Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Türkiyeyi Etkileyen iç ve dış politika sorunları

http://blog.milliyet.com.tr/sakin02

19 Aralık '10

 
Kategori
Siyaset
 

Yok artık...

Yok artık...
 

BDP, uzunca bir süredir toplumun sinir uçlarıyla oynamayı bir alışkanlık haline getirdi. Üstelik bunu yaparken Anayasa ve Siyasi Partiler Yasasına hiç aldırmıyor. Doğal olarak bunun getireceği yaptırımlar da hiç umurunda değil. Anlaşıldığı kadarıyla , güvendiği ise pkk nın silahlı gücü, İmralıdaki hükümlü ve yaşayanların tüm desteği arkalarında olduğu iddiası. Son örneğini, BDP eş başkanı Demirtaşın iki dillilikle ilgi söyledikleri. Tam olarak şunları söyledi, eşbaşkan Demirtaş;

''Kürtçenin kullanımında Devletin yapacağı düzenlemeleri beklemeyeceğiz. Bundan sonra kürtlerin yaşadığı tüm bölgelerde iki dilli hayat olacaktır. Bu durum yasalara aykırı değidir.'' Bu açıklamayı görünce önce milletvekili Demirtaşın okuma yazma bilmediğinden şüphelendim. TBMM sitesine girerek, tahsil durumuna baktım. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olduğunu görünce canım büsbütün acıdı. Dünyanın her yerinde strateji gereği, siyasetçilerin gerçekleri söylemeyebilecekleri alışkanlığını bilirim. Çoğu zaman güler geçerim ancak bu sefer hernedense gülemedim. Anayasanın ilk dört maddesi, Siyasi Partiler Yasasının 78-81 nci maddeleri yerinde dururken, üstelik her ikisi de yürürlükteyken, bu durumun yasalara aykırı olmadığını iddia etmek, hele bunu bir Hukukçunun yapması, konunun artık fazla zorlanmaya başladığının açık göstergesi idi. Adet olduğu üzre hemen ertesi gün, bir başka Hukukçu Milletvekilinden, Hasip Kaplandan destek geldi, hatta Kaplan baş kaldırdıklarını da söyledi. Benzer olaylardaki uygulamalarda olduğu gibi, Eşbaşkan Demirtaş TBMMde kürtçe konuşma talebi olmadığını açıkladı. Partisine mensup Milletvekillerinin neden buldukları her fırsatta Meclis kürsüsünden kürtçe hitab ettikleri, bu durumun tutanaklara Türkçe dışında bir dil kullanılmıştır olarak geçtiği, hiç anlaşılamadı.

Bu çıkışa cevaplar da beklendiği gibi oldu. MHP herzamanki gibi buna izin vermeyeceklerini söyledi. AKP ise partiyi bağlayıcı beyanlardan kaçındı, sadece el altından fazla zorlamayın mesajı gönderdi. Ancak tuhaf bir şekilde asker sessiz kalmadı. Genelkurmay yayınladığı bir açıklamayla, Anayasa ve yasaları hatırlattı. Türkçenin anadil olduğunun altını çizdi , uzun zamandır söylemediği şekilde, Cumhuriyetin temel niteliklerinin korunmasında taraf olduğunu söyledi. Aslında bu gündem değiştirmek için beklenen fırsattı. Önce malum köşe yazarları, askeri vesayet çığlıkları attılar. AKP sözcüleri bu onların işi değil, herkes kendi işine baksın anlamına gelen beyanlarda bulundular. Özet olarak, Anayasayı ve yasaları açıkça ihlal etmek siyasiler için suç sayılmazken, askerin yasaları hatırlatması büyük suç oldu. Bazı köşe yazarları, Orgeneral Koşanerin görevden alınmasını istediler. Bazı profosörler (!) de zaten bu orduyu lağv edip generalleri emekli etmek ve yeniden kurmak gerektiğini ben söylemiştim diyerek kendilerine pay çıkarmaya çalıştılar.

Bütün bu işler olurken, Kuzey Iraktan ilginç bir ses yükseldi. Bölgesel Yönetim Başkanı Mesud Barzani, kendi haklarını tayin etme isteğini halka sorarak referanduma gideceklerini açıkladı. Bir süredir kürt yönetimi, özellikle petrol gelirlerinin paylaşımından rahatsız olduklarını üstelik bölgedeki tek güvenli yer olması nedeniyle ayrı bir devlet olmaları gerektiğini yüksek sesle söylüyorlardı.

İmralıdaki, kerameti kendinden menkul hükümlüyü , DTP nin fazla zorlamaya başlıyan çıkışlarını, Barzaninin söylediklerini beraber okuduğunuzda ortaya çıkan durum ve atılan adımların amacı, aslında açık. Hepsi büyük kürdistan temel stratejisinin parçaları. Önce İmralıdaki hükümlüden başlayalım. Bu ara kendini iyiden iyiye kanaat önderi zanneden bu zat, aslında kalan ömrünü siyaset yaparak geçirmek ve hapisten çıkmak istemektedir. Kandil üzerindeki ağırlığını da bunun gerçekleşmesi için kullanmaktadır .DTP her nekadar biz Türkiyeden ayrılmak istemiyoruz, istediğimiz demokratik özerklik dese de adım adım bölgede kurulacak önce kürt özerk yönetimi sonra da kürt devletinin temellerini atmaktadır. Bundan sonra güney kürdistanla birleşmek ise sadece basit bir halk oylamasından ibaret olacaktır. Ayrıca BDP, AKP yi seçimlerden önce bazı adımlar atmaya da zorlamaktadır. Kolaylıkla razı olacakları seçim barajlarının indirilmesidir çünki şu andaki Milletvekillerinin tekrar bağımsız olarak seçimlere katılması veya bir başka partiyle seçim için işbirliği yapmaları yasal olarak mümkün değildir. Fazla ileri gitmek istemem ancak gerek İmralıdaki hükümlü gerekse BDP yöneticileri , CİA belgelerinde bile 15 milyon civarında olan üstelik zazaların durumu tartışmalı iken, bu ülkede yaşayan tüm insanları bir taraflarından tutup oraya buraya çekiştirmeye çalışmaktadır.

Peki bu işin sonu ne olacak, kimse bilemez. Bekleyeceğiz ve göreceğiz. Şu anda bir tek gerçek çok açık. Bu ülkenin insanları bu kadar kötü yönetilmeyi hak etmiyor...

 
Toplam blog
: 89
: 321
Kayıt tarihi
: 27.07.09
 
 

ODTÜ 1970 Kimya Bölümü mezunuyum. Çalışma hayatımın bir bölümü kamuda bir bölümü ise özel sektörd..