Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '12

 
Kategori
Üniversiteler
 

Yök'ün örgütsel yapısı gözden geçirilmeli, akademik kaynakları üç gruba ayırarak değerlendirmelidir.

Çağdaş Devlet ilkesinin gereği her ortamda insan hakları ve insan sevgisi odaklı bir ilişkiler ağı oluşması beklenir. Yükseköğretim kurumları düzeyinde bu ilişkilerin oldukça nitelikli ve doyurucu olması beklenir. YÖK’te geçmişteki ve şimdiki haliyle bürokratik odaklı ilişkiler ağının ağırlığı hissedilmektedir. Oysa yükseköğretim ortamlarında akademik / insani odaklı ilişirkiler ağı  somut bir şekilde gözlenebilmeli ve hakim unsur da bu olmalıdır. İlişkilerin niteliği bürokratik esaslı olmaktan mutlaka kurtarılmalıdır.

     

YÖK’Ün akademik hürriyet alanı olması ve hizmet yönünden yerinden yönetim ilkesinin uygulandığı bir kurum olması önemlidir. Bu nedenle halkın YÖK üzerindeki kontrolünün artması gerekmektedir. Yerel inisiyatif sözde değil uygulamada da etkili olmalıdır. Oluşturulacak yeni sistem veya reorganize edilcek eski sistem 21.Asrın sonunu 22.Asrın başlarını kucaklamayı hedeflemelidir.YÖK’te Sayıştay’dan ve TSK’dan temsilciler olduğu halde; Ticaret ve Sanayi Odaları’ndan, İşci ve İşveren Kuruluşlarından, Eğitim ve Memur Sendikalarından ve Tarım Kuruluşlarından temsilciler bulunmamaktadır. YÖK ve STK ilişkileri üst düzeyde üniversitelere model olacak şekilde geliştirilmelidir. Bunların alt yardımcı birimler şeklinde sistemde yer alması karara katıldıkları ve etkili oldukları anlamına gelmemektedir.

 

Üniversite’de sorunların başında tecrübe veya deneyim sorunu gelmektedir. Akademik ilanlarda 10-15 yıllık tecrübe aranmaktadır. Tecrübe; Üzerinde her vesileyle durduğumuz deneyim konusu  üniversiteyi geriye gidişe sürükleyebilir. Bir takım insanlar belli dönemlere özgü yükseköğretim uygulama ve kurumlarını kurtarıcı lokomotif olarak nitelemektedirler. Mesela; Köy Enstitüleri, Yükseköğretmen Okulları ve Eğitim Enstitüleri gibi. Çağ bunları çoktan aşmıştır. Artık önlisansta, lisansta, yüksek lisansta ve hatta doktorada pedagoji adı altında aynı şeyleri okutmak ve insanların alan bilgileri ile entellektüel donanımlarını kötürüm etmek yerine daha seçkinci davranmak gerekmektedir. Pedagoji konusunda ana bölüm dışındaki bölüm ve anabilim dalları ile öğrenciler bu konularda neler düşünmekte ve neler önermektedirler? Bunlar bu şablonu beğenmiyorsa alanı yenilemek belki de temel bilimlerden bir ikisinin desteğini alarak (Matematik ve Fiziği) Toplumbilim derslerini foksiyonel hale getirmek gerekmektedir. Deneyim aynıyla kaim olmayı değil gerektiğinde eliminasyonu ve yeni ikame müesseslerini benimsemeyi gerektirmelidir.

 

Biz eğitimde temel sorun alanları ve çözüm önerileri başlıklı yayınımızda; Sosyal Akıl Testi ve Yeni Öğretmenlik Sertifika Programı önermiştik.

 

Öğretim Üyelerinin kaynağı konusuna gelince; biraz önce incelikle ifade ettiğimiz gibi yükseköğretim kuruluşlarında bürokratik ilişkiler yerine, akademik içerikli, insan sevgisine dayanan, ailede olduğu gibi birincil ilişkilerin egemen olduğu ortamın oluşturulması için araştırma görevlilerinin istihdamı ve yetiştirilmesi konusundan işe başlamak gerekmektedir. Yeni mevzuatın bu konularda  mesela araştırma görevlilerinin yetiştirilmesi ve eğitimi ile ilgili somut, daha bağlayıcı, uygulanabilir çağdaş ve daha yeni  hükümler içermelidir. Öğretim mesleğinin her aşamasında giriş denetimi önemlidir. Bu bağlamda;

 

Girdi Denetimi:Her tür ve düzeydeki yükseköğretim kurumlarının girdileri özerk yapıda bir örgütce kontrol edilmelidir. Toplumun geleceğini oluşturan her düzeydeki öğretim birimlerinin akademik personelinin giriş denetiminin bağımsız bir kurulca yapılması esas olmalıdır. Kriterler üniversiteden üniversiteye değişmektedir. Bu konuda bilişsel düzeydekigiriş denetimini kısmen ÖSYM’nin  yaptığı bilinmektedir. Ancak kişiliğin bilişsel dizgesi ile öteki dizgeler arasındaki ilişki ve dengenin saptanmasında ve yeniden değerlendirme süreçlerinin hayata geçirilmesinde zorluklar yaşanmaktadır. Bunları saptayacak bağımsız kurul ve birimlere de gereksinim vardır. Öğretim üyeleri kolay yatay geçiş yapabilmektedir. Bir üniversitenin sorun olarak algıladığı bir durum ya da maddi olay diğer bir üniversite tarafından ödüllendirme gerekçesi olarak ortaya çıkmaktadır. Bu beğenilecek bir durum değil standart dışı, sapmaların prim yaptığına ilişkin menfi değerde örnekler bütünüdür. Menfi değerler bilimsel davranışla aşılabilir.

 

Bilimsel davranış;  Anabilim dalı bünyesinde, laboratuvarda, alan araştırmalarında ve literatüre dayalı çalışmalarda akademisyen bilim etiğine uygun davranmalıdır. Kendisini olabildiğince özgür hissetmelidir. Bu konu akademik yetkinlik kadar, yapılan çalışma ve araştırmaların sentez-analiz ve değerlendirmelerinin daha iyi yapılması ve doğru sonuca gidilmesi ile ilgili süreçler işlemelidir. Bu konudaki etkinlik, saygınlık ve seçicilik bilimsel davranışın tabana yayılıp yayılmadığı konusu ile doğrudan orantılı olacaktır. Üniversite sayısının hızla artması bu ögelerin tabana yayılmasının önemini doğal olarak arttırmaktadır.Bu çerçevede genç akademisyenler için adanmışlık derecesi ve düzeyi, ileri yaşlardaki akademisyenler için de özgerçekleştirim ve toplumun ve insanlığın çıkarını gözetmek ihtiyacı ön plana çıkabilir.

 

YÖK Forum aracılığıyla Başkanlığa da önerdiğim gibi Üniversitede akademik kaynak üç ana başlık altında ele alınıp değerlendirilmelidir.

 

1.Araştırmacılar : Bunlar bilimsel araştırma yöntemleri uygulayan, alan araştırmasına vakıf, kuramsal yöntemlerle bilimsel bilgi elde etmeye çalışan özgün araştırmacılar ya da araştırma  grublarıdır. Bu grup varlığını araştırmadaki başarılarıyla sürdürür. Elde ettikleri bilimsel bilgiyi; öncelikle üniversiteye, bakanlıklar ve bağlı kuruluşlara, yerel örgütlere, sivil toplum kuruluşlarına ve özel sektöre sunarlar. Ar-Ge müessesesine hayat verirler.

2.Öğretim Elemanları: Bu tür akademik kaynaktan üniversiteler; öğretim ilke ve yöntemlerinin uygulanmasında yararlanırlar. Bunlar aslında öğretim uygulayıcılarıdır. Öğretim stratejileri, pedagojiye vukufiyetleri, iletişim becerileri, bilginin kullanım alanları ve hedef kitleye ulaşabilme becerileri açısından yaptıklarıyla kendilerini kanıtlar ve bu yönde gelişmeyi hedeflerler. Biz de 3 kamu görevlisinden birisi öğretmendir. Gövdeyi oluşturan bu kitleye model teşkil ederler. Ölçme ve değerlendirme ilkelerini uygular ve neyin övünülecek, neyin üzünülecek şey olduğunu iyi bilirler.

3.Akademik Yöneticiler: Yönetici gruba giren akademisyenler; alan bilgisi kadar temel yönetim becerilerine, genel ve katma bütçeye, para ve insan kaynaklarının yönetimine ilişkin kuram ve uygulamalara vakıftırlar. Maliye Bakanlığı ve Sayıştay uygulamalarını bilir ve Ar-Ge bütçelerini de akademik amaçlara uygun yönetirler. Zaman, program, bütçe ve insan kaynaklarının yönetiminde iyi yetişmiş elitler olarak nitelenebilirler.

Yeni YÖK yeniden örgütlenme cihetine gitmelidir.

 

 

 
Toplam blog
: 14
: 321
Kayıt tarihi
: 18.02.12
 
 

İlköğrenimimi Yapraklı İlçesi Çiçek Köyü’nde, İmam- Hatip Lisesi’ni Ankara’da, Mehmet Çelikel Lis..