Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Temmuz '13

 
Kategori
Siyaset
 

Yoksa biz mi "Anormal"iz kardeşim?

Yoksa biz mi "Anormal"iz kardeşim?
 

Son on yılın içinde Türkiye'de çok şeyler oldu, biz farkında değiliz. Farkındayız belki de, görmezlikten mi geliyoruz, yoksa gözlerimiz mi kör oldu?
 
Ya da görüyoruz da gücümüz mü yetmiyor?
 
Aslına bakarsanız, biraz öyle, biraz böyle, biraz da başka türlü. Yani amiyane tabir ile işler arapsaçına döndü.
 
Şu anda iktidarda olan siyasi parti, yani AKP, ilk dönemini doldurmuştu ki, başından beri savunduğumuz "Karşı devrim" harekatının hız kazanmaya başladığını tespit ettik. O günden sonra karşı çıkışlarımız da yoğunlaştı.
 
Aslına bakarsanız başbakan, işi baştan açıklamıştı da kimse anlamamıştı. Daha doğrusu anlamayan ülkenin yüzde 49,83, bir başka hesaptan da yüzde 40 civarı anlamamıştı.
 
Ne demişti?
 
"Demokrasi, amaç değil, araçtır..."
 
Demokrasinin her türlü nimetlerinden faydalanarak "Karşı devrim" harekatını başlatacak, saman altından sürdürecek, günün birinde de su yüzüne çıkartıp, zamanı geldiğinde de "Son darbeyi" indireceksin.
 
Şu gün "...su yüzüne çıkartıp..." zamanını yaşıyoruz, henüz "Son darbeyi" vurma imkanını bulamadılar.
 
Bir de şu var bilmemiz gereken...
 
"Devrim", milletin desteğini arkasına alırken "Pat" diye başlar ve o destek ile sürdürülür, sonlandırılır ve korunur.
 
"Karşı devrim" ise farklı yapılır. Sinsice, gizlice, kimseye danışmadan, belli bir kesimin "Çaktırmadan" yapmaya çalıştığı bir harekettir. Bu nedenle de "Başarılı" olma şansı tesadüfe bağlıdır.
 
İnsanların inançlarını kullanarak başlatılan yıllarca gizli faaliyet olarak sürdürülen ve "Devleti ele geçirme" olarak niteleyebileceğimiz asker, polis ve yargının şekillendirilmesi ile devam eden, milli eğitim politikalarını "Milli" olmaktan çıkartan uygulamalar ile sürdürülen "Karşı devrim" harekatı, "Taksim Gezi" olaylarının başlaması ve şekillenmesi ile gerçek yüzünü ortaya koymuştur.
 
Bu, tam anlamı ile "Karşı devrim" harekatıdır.
 
Cumhuriyet, saltanata dönüştürülecek, laik düzen şeriat kurallarına bağlanacak, "Vatandaş" olmaktan çıkıp "Tebaa" olma ile sonlandırılacak. Bugüne kadar dillerden düşmeyen "Milli irade" tanımlamasına da artık ihtiyaç kalmayacak. Artık yüzde ellinin de kıymeti kalmayacak, sandığa ise ihtiyaç toptan ortadan kaldırılacak.
 
Farkındaysanız, ülkenin en kritik konuları bir kenara konularak, Mısır'daki şeriatçı düzene "Sandıktan çıktı" diye destek verilirken, ülkenin bir bölgesinde PKK terör örgütü, ölülerine "Anıt mezar" yaptırıyor, yetmiyor, yol kesip kontrol yapıyor. Orada polis de var, jandarma da...
 
Peki nasıl oluyor?
 
Diğer tarafta ise, baktığınızda düzmece belgelerle suçlanmış, halen görev başında olan ile emekli olmuş her rütbeden bir çok askerin "Yargıtay" aşamasındaki duruşmalar yapılıyor.
 
Şimdi söyleyin bana...
 
Bu tablo size göre "Normal" mi, yoksa biz mi "Anormal"iz kardeşim?
 
Bu noktaya nasıl gelindi? 
 
Bilen varsa bir adım öne çıksın da bize yüksek sesle anlatsın...
 
16 TEMMUZ 2013
İBRAHİM PEKBAY
 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..