- Kategori
- Şiir
Yoksa Sen?
Doğarken ay, yollar açmış sanki,
Her bir teli,
Işığıyla yıkanıp parlayan
Saçlarından aşağı,
Dudaklarındaki
O yakıcı tebessümü yalayarak
Dimdik bağrına da ulaşan,
Ki açtığın o derin sevgi yolunun emsali.
Azıcık öne taşırdığın,
Uçsuz bucaksız bir düzlükten
Sanki bir gelincik tarlasıyla ayrılan,
O 'yarimdir' dedikleri 'bağrına'.
Yanlarda,
İki ince ve uzun biblo sanki
Japone altı kolların.
Ki verdikçe zenginleştiğin,
O incelikli özverinin timsali.
Eller masa üstünde, şirin ve terbiyeli
önünde,
O zarafete aykırı,
Örtüsüz bir masa
Ki o inatci ve doygun sadeliğine nişane.
Ve o güzelliğe inat, sade yalnızlığınla
Masadaki mum tamam da, ya o iki bardak
Hani nerde üstünde zarif bir sevgi sözü,
Hatta yaldızla çizili, kalp içinde bir başka kalp?
Her şey zarafetin kurallarına uygun,
Çekiciliğin de.âIâ,
Ama kutlaman pek öyle değil,
Yoksa, sen tek başına
O moda şa'şa'lara, debdebelere inat
Doğum günü mü kutluyorsun?
Ay, gün doğumunu
Hareli buğusuyla selamlarken
Hayat bu, acılar, sevinçler,tesadüfler falan derken
Benden bir dilek yine, erken erken,
Huzurlu; sağlıklı ve (U)mutlu nice yıllar sana...
İ. Ersin Kabaoğlu,
4 Temmuz 2013, Ankara,