Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Kasım '08

 
Kategori
Blog
 

Yoksa siz hala... TELEKOMLA mı konuşuyorsunuz?

Yoksa siz hala... TELEKOMLA mı konuşuyorsunuz?
 

Yoksa siz hala... Resim internetten alıntı


Bizim ülkemizde meşhurdur. Bir vergi geçici diye konur kalıcı olur.

Bakarlar milletin sesi çıkmıyor, gelir tatlı, bir vergi daha konur. Bakarlar yine ses seda yok, çıt çıkmıyor hiç kimseden, bir vergi daha konur. Kulak kabartırlar. Beklerler... Beklerler yine ses seda yok. Bir daha. Bi daha.

Kırsalda, hem yakınıp, hem on-onbeş çocuk doğuran kadınlar gibidir ülkemde vergilendirme. Üsttekiler durmadan koyarken, alttakiler yakınsa da [gelinlik kız misali] hem yakınır, hem öderler. Ta ki elden ayaktan düşünceye, ta ki takati kesilinceye kadar! Koydukça koyarlar. Soydukça soyarlar. Ne don kalır, ne gömlek. Yine ses yok. Yine çıt çıkmaz. Şaşırırlar. Eeee madem sesleri çıkmıyor, biz niye koymayalım ki? o zaman derler. Bi daha, bi daha koyarlar. Levent Yüksel’in bir şarkısında olduğu gibidir nakaratlar. “Bi daha bi daha, bi daha bi daha…”

Bu arada; ülkemin muhtelif yerlerinde çuvallarla para taşınmaktadır geceleri. Bir yerlerden... bir yerlere...

Anasından tıpkı bizim gibi doğanlar! Yani çıplak, yani aşağı yukarı aynı kiloda, yani benzer (!) bir bakmışsın Harun olmuş birkaç senede. Doymazlar. Daha çok, daha da çok diye tırmalar da, tırmalarlar. Arada hırlamasınlar diye de, az biraz, "bir kaç kilo" bulgur pirinç dağıtırlar seçmenlerine, seçimlerden az biraz önce.

Sonra Amman ha! Eli elime değerse söz olur, göz olur, namusum kirlenir diye şov yaparlar sırça köşklerde. Havada kalır uzatılan elleri. Öte yandan ondört yaşında çocuğa tacizden içeri girip, altı ayda dışarı çıkan, “nefsine nahakim şeytanlar” gümbür gümbür öter ülkemin yüzleri aşkın renkli ekranlarında. Ve o kız… Ve kızcağız…
Kabuslar görür, gözyaşı döker her gece... Bakan susar. Bakmayan susar. Cumhurun başkanı susar. Başbakan susar. Onlarca kurumda binlerce çalışan susar. Avukatlar susar. Hakimler susar. Savcılar susar. Herkes susar. Konuşan tek kişi vardır. O da şeytan. Ve şeytanın avukatı!

Birileri hala eli elime değerse şovu yapadursun yukarılarda, birileri: “gizli mi açık mı? bilinmez” onları çeker. Manşet olur gazetelerde… Ve o kız hala ağlar. Ve o kız hala… kabuslar görerek uyanır geceleri. Ne zaman kirpiği kirpiğine değecek olsa… O pis mahlûkun ellerli... O pis mahlûkun gözleri... O pis mahlûkun sesi... Fırlar yatağından (!) korkuyla… Döner, kıvranır da uyuyamaz. Uyuyamaz! bir türlü. Geceleri ve (gündüzleri…]

Ve biz hala... milyonlar öderiz sabit hatlara. Ve biz hala konuşuruz gümbür gümbür. Ve biz hala öderiz konuşmadığımız dakikaların, saniyelerin, saatlerin bedelini. Ve biz hala vücut oluruz çomağı sonuna kadar zorlayanlara. Ve biz hala satarız namusumuzu, şerefimizi yabana.

Ve biz hala…. Ve biz hala…

İki sıklım bi büklüm açarız, sunarız muhtelif yerlerimizi doymak bilmez aç kurtlara.

Ve biz hala….

Ve biz hala……

Ve…

Biz…

Hala……..

Susarız!

Kapatırız kapılarımızı insanca yaşama!

.........
.....
....
..
.

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..