Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '08

 
Kategori
Haber
 

Yoksa takiye mi yapıyordu?

Yoksa takiye mi yapıyordu?
 

http://www.chinadaily.com.cn/english/doc/2005-06/04/xin_2706020413019362358126.jpg


Hükümet her fırsatta basının ve hukukçuların ‘Türban’ konusunda halkı yanılttığını ve zannedildiğinin aksine kendilerinin özgürlükten yana oldukları yönünde açıklamalar yapıp, Laik devletle çatışma içerisinde olmadıklarını savunuyorlardı. Örnek gösterilen yer her zamanki gibi Avrupa’ydı. Fakat Avrupa hükümet gibi düşünmüyor olacak ki, gelişmelerden dolayı endişe duyduklarını belirtmişler.

'Devletin altı son derece önemli bir noktadan oyuluyor'

Avrupa basını Başbakanımız Recep Tayip Erdoğan gibi düşünmemiş bu sefer belikli. İhsan Dörtkardeş’in Vatan Gazetesi’nde yayınlanan haberine göre; Almanya basını Türkiye’nin gündemine oturan türban tartışmalarından dolayı endişeli. Alman basınına yansıyan yorumlardan en çarpıcı olanını Volksstimme gazetesinde yayınlandı. ‘Devletin altının son derece önemli bir noktadan oyulduğunu savunan Volksstimme gazetesi son tartışmalarla birlikte laik anayasa ile İslam’ı yeniden sembolize eden yol ayrımında bulunduğunu ve devletin altının oyulduğunu savundu.

‘Türkiye’de Laiklik yok’ iddası

Bazılarımız düşünmüştür beklide, “yahu gerçekten özgürlükçü olabilirler mi?” diye. “Avrupalı özgürlükler konusunda bu kadar esnek midir” diye düşünenler olmuştur illaki. Fakat Avrupalı AKP hükümetinin baktığı gibi bakmıyor laik devlet sistemine. İsterseniz Alman basının güçlü seslerinden Süddeutsche Zeitung gazetesinin gelişmeler karşısındaki yorumuna bir bakalım. Süddeutsche Zeitung gazetesine göre; Türkiye'de laiklik bulunmuyor.

Süddeutsche Zeitung gazetesinde yer alan `Örtü ve Hoşgörü' başlıklı yazıda, "Türkiye hiç bir zaman laik bir ülke değildi, bu başörtüsü tartışmalarında da kendini gösteriyor" iddiasında bulunuldu. Christiane Schlötzer imzalı yazıda, modern Türkiye kurulduğunda anayasasında, `Türk devletinin dini İslamdır' ibaresinin yer aldığı belirtilirken, şöyle denildi:

"Laiklik, 1937 yılında Atatürk'ün ölümünden 1 yıl önce, sultanlık ve halifeliğin kaldırılması sürecinde, genç cumhuriyet 14 yaşında iken anayasaya girdi. Atatürk, dini, ilerlemenin önünde engel olarak görüyordu. Ama halkın inancına dokunmanın kolay olmadığını Atatürk'ün mirasçıları kısa zamanda anladılar. Bu yüzden de devlet, dini olan her şeyi kontrol etmeye başladı. Buna örnek olarak cuma vaazlarında okunacak konuların Diyanet İşleri tarafından saptanması, kilise çatılarının tamiri için bile devletten izin alınması gerektiği ve hiçbir kamu kurumunda başörtüsü takılamamasını gösterilebilir. Türkiye laik bir ülke olsaydı, Hıristiyan - Ortodoks vatandaşlarının din adamları yetiştirmesine izin verir, kadınların başlarını örtüp örtmediğine karışmaz, sadece din bir zorlama unsuru olarak kullanıldığında devreye girerdi. Ama şu anda bu hoşgörüyü beklemek imkansız, çünkü sembol olarak başörtüsü tartışması, iktidar mücadelesinin aracı oldu."

Yoksa takiye mi yapıyordu?

Almanya'nın Magdeburg kentinde yayınlanan `Volksstimme' adlı gazetede de Türkiye'deki türban tartışmasına değindi. Gazetedeki yorumda şöyle denildi:

"Türkiye bir kez daha laik anayasa ile İslamı yeniden doğuşu sembolize eden bir yol ayrımında. Kemal Atatürk'ün kurduğu devletin altı son derece önemli bir noktada oyuluyor. Türban karşıtları, köktendinci geleneklerin üniversitelere girmesine izin verilmesinin şeriat devletinin başlangıcı olacağı korkusu içinde kitlesel gösteriler yapıyor. Oysa AKP Genel Başkanı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan şimdiye kadar İslam bayrağının taşıyıcısı değil, ilerlemeden yana ve Avrupa dostu olarak tanındı. Yoksa takiye mi yapıyordu?"

 
Toplam blog
: 127
: 902
Kayıt tarihi
: 06.12.07
 
 

Gazeteciliğe az çok bulaşmış, memleket meselelerini ve dünya gündemini takip eden, okuyan yazan b..