Yolculuk

Bugün öylesine sıkıcı bir hava varki; yağmur, fırtına, gök gürültüsü, karanlık kasvetli insanın içini karartan cinsten. Pencereden bakıyorum, dut ağcının dalları rüzgardan sallandıkça, dökülen dutlardan bembeyaz olmuş yeşil çimler. Boğaz'ın suları griye dönmüş, Tarabya önlerinden bembeyaz köpükler çıkararak gelen bir hücumbot gözüme çarpıyor. Bugün her taraf siyah beyaz sanki!

Her seyahat öncesi bir sıkıntı basar, çatacak bir bahannem olur muhakkak, genel olarakta arabanın hazırlanmasından çıkar olay, gidecek eşyaların, valızlerin çokluğundan dem vururum, hanımda bunu bildiği için günler öncesinden başlar telkinlerine, sonuçta yine ya sabır çekerek, hanımın dediği yapılır.

İşte, bugün sıkıcı iki olay kesişti, hava ve arabanın yüklenmesi, heyheylerde tavan yaptı. Halbuki kendimi şanslı hissetmem gerektiğinide düşünmüyor değilim. Türkiye'nin, BM'in, ABD'nin ve İsrail'in heyheylerini düşündükçe bizimki onların yanında leblebi çekirdek kalır. Üstelik Fettullah Gülen Hoca Efendi'nin ABD'den verdiği beyanatın muhataplarını düşündükçe bizim heyheylerin solda sıfır kaldığını görüp sevinebiliriz bile..

Bir kaç gün daha heyheylerimize mukayyet olup, fırtınanın dinmesini, güneşli günlerin yüzünü göstermesini beklemekten başka çare kalmıyor bize..

Eylül'de görüşmek dileğiyle, (MB) dostlarıma sağlıklı, mutlu yazlar dilerim.