Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ağustos '09

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Yollar ah o yollar

Yollar ah o yollar
 

ezgiumut


Kent yaşamı demek yollar demek ve kuşkusuz kaldırımlar. Kaldırımları herkesin engelli atlama yapmadan inip çıkabileceği, yürüyebileceği kadar insana saygılı, deliksiz deşiksiz yolları haketmedi mi ülkemin insanı, üçüncü Boğaz Köprüsü'nden önce.

Hangi, şairimizdi o, Ankara'nın kaldırımındaki çukura düşüp kısa süre sonra da ölen.

Daha nice kazalar yaşanır bu kent kaldırımlarında. Bazen bakarsınız direk için açılmış çukurlarda çıplak elektrik telleri ölüm tuzakları kurarlar. Bazan yerine iyi yerleşmemiş sözüm ona seramik türü taşlar döşeli kaldırımlarda yürüken, adım attığınız anda, bir tahtrevalli gibi kalkan taşın altından, şlop diye beklenmeyen bir çamur banyosu sürprizi yaşanır ya da tüm taşların aynı hizada olacağı hesabıyla attığınız adımla yağmurlu günde, bileğinize kadar su dolu bir çukura batarsınız. Belki de ülkem insanının başı eğik yürümesinin en önemli nedenidir yerdeki delik deşik çukurlar. İsterseniz göğsünüzü gere gere bulutlara filan bakınarak yürümeyi bir deneyin.

Evlerin içine döşenirken dahi düşünülmesi gereken son derece kaygan seramik kaplamalarla döşeli dükkan önleri de vardır ve düşüp kafanızı patlatmamak için aslında o semte uğramadığınızı dükkancı pek anlayamaz nedense.

Bir de insanların çöp kutusu yokluğundan mı acelecilikten mi yoksa terbiye noksanlığından mı yollara attığı muz kabukları ve ofset baskılı kitapçıklar ve naylon poşetler, fark edemeyip de üzerine basana çok kötü sürprizler hazırlar.

Mazgallar ise geceleri ürkütücü bir müzik çalar üzerinden her araba geçişinde. Nedense yol mühendislerimiz vardır hatta bunlardan başbakan ve c. başkanlığı mertebesine ermiş olanlar bile vardır ama düşünürüm de yoldaki korkunç takırtılar çıkaran mazgalların bir sorun olduğunu ve verimlilik kaybına neden olabileceğini hiç düşünmüşler midir diye kendime sorarım.

Sonra şimdi kent yollarının fiziki çizgilerini helikoptere filan binmeden yani ek masraf yapmadan, Google Map den gayet güzel görme olanağı vardır masa başında. Yolun neresinde kıvrım var neresinde viraj var neresi dümdüz gider. Üç kere S yapan yılankavi bir ara yolu otoban çıkışından sonra üstelik tam da parelelinde dümdüz uzanan bir cadde varken mecburi geliş gidiş seçen mantık neye hizmet eder? Toplumun mutluluğuna hizmet etmediği ve görevi için en ufak kafa yormadığı o kadar açıktır ki. Dokuz beş mesaisinin dolması ve yandaşlara iyi görünmek midir tüm mesele diye hep merak ederim.

O otoban çıkışından sonra oklarla verilen yoldan geceleri uzun, upuzun araçlar dönerken virajların çevresinde yer alan evlerden birinin yatak odasındaki insanları katlettikten sonra mı bu işin yanlışlığını görüp değiştirecekler diye bekler dururum.

Aslında beklemem yazarım çizerim artık yükünden hantallaştığını düşündüğüm beyaz masalara ama sonuç hüsrandır.

Kostantiniye'nin yedi tepesindeki, surlarla çevrili bölgelerde örneğin Sultanahmet' de gezinirken sıcak yaz günlerinde, serin gölgesinde ferahlarken gerçek ağacın anlamını daha iyi duyumsarım. Beş yüz yıl ile bin yıl arasında değişen ulu ağaçlara bakarak, onları oraya dikenleri saygı ile anarım. Şimdilerde yollara bodur, gölge vermeyen süs ağaçları ile donatan mantığı da kınarım.Tüm o eski ağaçlar, tarihi ağaçlar yitip gittikten sonra ne olacak? Bir ulu ağacın serin gölgesinden daha güzeli var mı kavuran sıcaklarda, ılık yaz gecelerindeki büyülü ıhlamur kokularını duymak hakkı değil mi gelecek kuşakların?

Daha neler var neler.Keşke belediyeden birileri okusa bu yazımı da bir evin yatak odası ya da salonunda oluşacak faciayı önlemek için önlem almada yardımım olmuş olsa.

Keşke güzel meşeler , ıhlamurlar, çınarlar, akasyalar, at kestaneleri ekilse kentimin sokaklarına caddelerine de gerçek ağaçların o güzel kokulu güzel çiçeklerini tanıma olanağından ve gölgelerinden yoksun kalmasa gelecek kuşaklar.

Ve duyarlı işine önem veren bir yol mühendisi mazgallar konusunda yıllar yılı süren bu ihmale, savsaklamaya bir el atsa.

Bir de gecenin üçünde takır tukur çöp toplarken yarısını da yola döken çöp araçlarını birileri kontrol etse. Sözde temizlik yaparken bir yandan da kirleten araçlardan da şikayetim var. Hem niye gecenin üçü. Burası konutların olduğu bir mahalle ise çöp toplamak niye üçte?

Sözüm ona yol inşaatı oldu ve 15 gün gece gündüz çalıştılar geçen yıl. Telefonlarımız fayda etmedi. İstanbul valiliği izin vermiş. Vali huzuruna çıkmak gerekiyormuş. Valilik vatandaşın gece uykusuna gereksinimi, olduğunu unutmuş olmalıydı.

Sen bulutlardan midillinde geziyorsun yine derseniz hak veririm. Tam karşımda uçuşuyorlar tül bulutlar. Umuttan midillilere her zama gerek var.


 
Toplam blog
: 566
: 1338
Kayıt tarihi
: 11.07.06
 
 

Edebiyatla ilgileniyorum. Ayrıca amatörce belgesel film çalışmaları yapıyorum ve kültürel etkinlikle..