Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '06

 
Kategori
Psikoloji
 

Yollar tıkandığında ne yaparsınız?

Yollar tıkandığında ne yaparsınız?
 

Bazen, bir suçluya ihtiyaç vardır. Yapılan hesaplar tutmadıysa, dilenenler gerçekleşmediyse, istenen sonuçlara bir şekilde ulaşılamadıysa; genellikle iki tür tepki verilmesi sıradan olandır: Ya olduğu gibi olmuş yaşanmış ve bitmiş olan her neyse kabullenip o yaşanaları bir kenara koyup, "alınacak ders neydi?" diye analizimizi yapar ve yolumuza devam ederiz. Yada takılıp kalır, direnir döner döner aynı konuyu gündeme getirir ve bir suçlu arayışına gireriz.

Birincisi, daha nadir görülen ve kanımca daha büyük farkındalık gerektiren bir tutumdur. Maalesef ki çoğunlukla, en fazla da olayı yaşayanı marazi ve denge dışı davranmaya götüren ikinci tepkiyi veririz. Ve olanlara bir neden arayıp kendi payımızı, olaya sebebiyet veren etkimizi görmezden gelir ve kendimiz dışında kim varsa onu suçlu olarak atayıp yargılar ve infaz edene kadar da durup dinlenemeyiz.

Bunu yapabilmek için de inanılmaz derecede yaratıcı sebeplerimiz olabilir. Ararsak buluruz; yaşanan kırgınlıkları, karşılık bulunamayan beklentileri, istenipte tüm elde edilemeyenleri alt alta koyar ve toplarız. Birde sonuç buluruz elbette. Tabi yine kendimizce...

Çünkü bu bizim matematiksel toplamımız olduğundan, sonuçta bize has bir çıkarım olacaktır. Doğaldır da. Kırılmış onur, incinmiş yürek, kabaran ego bir neden arar. Kendine uygun yanıtlarda bulmakta zorlanmaz. O sırada göz önününde sadece inanılmak istenen vardır. Böyle durumlarda gerçekte olan biten nedir? diye bakmak, görmek dahi istenmez çoğunlukla. Bu ruh halinde bulunan sonuçlarında, ekseriyetle bu incinmişlikler toplamının giderilmesine, telefi edilmesine yetecek denli tatmin edici olması gerek şarttır. Öyle olmalıdır ki; yaşananların incinmişliğine bir nebze tuz basılabilsin. Çünkü, ego bunu bekler.

Ne yapmış olduk o halde?Bir bakalım dilerseniz: Beklentiler doğrultusunda kurgulanmış bir halde; bir olaya, bir duruma odaklandık. Sonarsında, olmasını istedidiğimiz şey, o her neyse onun olabilme ihtimalini, bunun realitedeki gerçekleşme yüzdesini, bu da bir yana, bunu neden istediğimizi bile pekte irdelemeden sadece istedik. "Kişisel çıkarlar mı, yoksa toplamda bu istenen aynı zamanda bütünün de hayrına mı?" diye sorgulamaksızın arzuladık çoğu zaman.

Bu durumda, gerçekleşmesi istenenin uğruna bir dizi tutum ve davranışa giriştik ve diyelim ki; nihayetinde de, sonuç dilediğimiz gibi olmadı, istenen gerçekleşmedi. Sebepler muhtelif olabilir. Burada odaklanmaya çalıştığım konu bu oladığından buna girmeyeceğim. Fakat bir şekilde; istenen akış, dilenen oluş hayata geçmedi. İşte bu halde, bu beklenti dışı sonuçla karşılaşıldığında, olan bitene gösterdiğimiz reaksiyon benim üzerinde durmaya çalıştığım mevzu.

Yaşanan her neyse, dilenene kavuşulamadığında verilen o tepki; kanımca işte bu kişinin hayatta geldiği ruhsal olgunluk seviyesinin de bir yansıması oluyor. Her olandan bir deneyim, her deneyimden ama acı, ama tatlı demeksizin bir ders çıkarmak gerektiğinine inanırım ben. Ve en hızlı, ve en sıkı derslerde; en can yakan deneyimlerden çıkar maalesef ki. "Madem sonuç bu, o halde katlanalım" bakış açısını geliştirelim, demeye de çalışmıyorum. Aslında anlatmaya çalıştım şey için : "Her yaşanan sıkıntı, altın tepside sunulan bir fırsattır aslında" dersem yalan olmaz.

Bana göre seçimlerimizi ve sonuçlarını bir bütün olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Belkide söylemek istediğiminin tek cümlelik özeti bu olacaktır. Bir şeyi yaşıyorsak, onu hayatımızada deneyimlemeye ihtiyacımız olduğundan yaşadığımıza sonuna kadar inanıyorum. Bundan dolayıda, bir defa yaşanan sıkıntı verici bir durumun tekrarından kaçınmak adına, içindeki öğretiyi bu olayın kendimizce oluşturulma (bana göre biz olayları ihtiyaçlarımız doğrultusunda oluşturmaktayız) nedenlerini idrak etmekle meşgul olmalıyız. Buna odaklanmalıyız ki, alınacak dersi alıp, aynı konuda bir daha sınava tabi tutulmak durumunda kalmayalım. Ve bir üst sınıfa geçip, diğer öğrenmemiz gerekenlere odaklanalım.

Öteyi beriyi, şunu bunu suçlamak yerine; onların bu oluştaki paylarının analizini onlara bırakarak, bizim bu senaryoda kendi rolümüze odaklanmamızın mutlak yapılması gereken olduğuna inanıyorum.

Sonuçta; yaşam yolunda yürürken her birimizin yolun daraldığı noktalardan da geçmek durumundayız ve bu yolu temizlemek gerektiği hallerde kaldığımızda da bize yardımcı olabilmesi için başvuracağımız enstürümanlara ihtiyacımız olacaktır. Ve burada seçilen enstürüman; karşıdakini suçlamaksa, suçlu arayıp bulmanın yada hayıflanmanın olan bitene objektif bir bakış açısıyla değerlendirme yapabilmek ve sonuçları doğru dürüst değerlendirerek, tıkanan yolu açabilmek adına somut hiç bir katkısı olamayacağı kanısındayım.

Yolunuz açık olsun...

Sevgi ve ışıkla

Ayna

 
Toplam blog
: 268
: 1969
Kayıt tarihi
: 15.09.06
 
 

Var olan her oluş ve bozuluş hakkında gözlem, tahlil ve sonuca varma sürecindeki yolculuğumu, siz..