Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Kasım '18

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Yollarda

Yollarda
 

Yollarda


1. Bölüm. Başlangıç...
 
İlk bisikletime, çok seneler önce on iki yaşındayken sahip olmuştum. Ailem bana sömestr tatiline girdikten hemen sonra bir sürpriz yapıp almıştı. İlk heyecen ve duygularımı hala ilk günkü gibi yaşamaktayım. Okul hayatımda pek başarılı bir kişi değildim ama takdir edildiğim taraflarım da vardı.
 
Sabahları erkenden kalkar, mahalle aralarında bisiklet sürerdim. İlk uzun turum Yeşilköy olmuştu. Bu beni çok heyecanlandırdı. Cesaretin varsa, kendine güvenebiliyorsan yollar senin idi.  Bu yollar giderek Florya, Menekşe ve Küçükçekmeceye kadar uzandı. 
 
Artık kabıma sığmıyordum. Bir şeyler yapmalıydım. Yeni yerler görmeli, yaşamıma farklı bir anlam kazandırmalıydım.Her gece yatmadan önce bir sonraki günün rotasını yapar, planlar hazırlardım. Ailemden gizli yolculuklar yapardım. Bu bana hem zevk veriyor hem de heyecan yaratıyordu.
 
Bir gün, yine erken kalktım. Bisikletime bindim ve sahile indim. Deliler gibi sürüyordum. Zaman çabuk geçiyor ve ben daha ilerlere gitmek istiyordum. O zamanlar, On iki yaşında bir çocuğun yapacağı şeyler değildi bunlar. Ortaköy' e ulaşmış bir moladan sonra tekrar sahilden Bakırköy' e dönmüştüm. İşte bu dedim. Yapacaksın. Yeterki kendine güvenin olsun dedim.
 
İlk zamanlar Evimin etrafı. Sonra, ilçemin civarı. Daha sonraları ise başka semtler, başka yerler. Zaten Mahallede herkes dalga geçiyordu benim ile. Ama ben ilgilenmiyordum. Kulaklarımı kapıyor, bildiğim yolda devam ediyordum.
 
En sık gittiğim yerlerden Sultanahmet meydanı olmuştu. Hemen hemen her gün giderdim. Oraya gitmemin amacı Yabancı dil öğrenmekti. Turistlerle oturur, muhabbet eder, çevreyi gezdirir İngilizcemi geliştirirdim. Sokak ingilizcesini daha henüz Ortaokula bile gitmeden öğrenmiştim. Öyle ki, çevredeki esnaflardan birisinden ilk sponsorluk teklifimi bile almıştım.  Yaşam benim için şansını açıyor ve ben de bunu değerlendirmek istiyordum.
 
Yine bir gün, bisikletimin bakımını yapıp yola çıktım. Sahil de otururken , martıları seyrediyordum. Gökyüzüne kafamı çevirdiğimde Leyleklerin havada daireler çizerek yol aldıklarını fark ettim. Evet, sonradan öğrendim ki Leylekler bir Rota üzerinde uçarlar, göç ederlermiş. Bu benim aklıma bir fikir getirdi. Ben de göç etmeliydim. Bir şeyler yapmanın zamanı gelmişti artık. Kendimi uzaklara götürmek istiyordum. O heyecanla kalktım eve gittim.
Ama, aileme ne demeliydim. Henüz reşit değildim. Küçük bir çocuktum. Fakat buna rağmen yaşamım beni erken olgunlaştırmıştı. Doğru düşünüp, kararlar verebiliyordum. Çevremdeki kişilerde bu yönümü takdir ediyorlardı. O yaşta eve kapanacak halim yoktu . Top peşinde koşmaktansa, bisiklete atlayıp gezmek benim için daha cazip idi. Çalışmakta işime gelmiyordu açıkcası. Tatilimin zevkini çıkarmalıydım.
 
Aileme, ben bisiklet ile bir tura çıkacağım. İşte rotam bu, yanıma alacağım malzemelerde bunlar deyip konuyu açtım. Sizlerden harçlıkta istemiyor, yük olmak istemiyorum dedim. Çünkü, günübirlik kazandığım paralardan bir kısmını , bana yertecek kadar olanını biriktirmiştim. Hatta, Sultanahmed esnaflarından ikisi bana sponsor olmuşlardı bile. Konuyu açtığımda, günler öncesi cebime biraz olsun harçlık koymuşlardı.
 
Kısa bir şaşkınlık ve sessizlikten sonra ilk tepki annemden geldi. Hayır. olmaz. Babam müdahele etti. Dur bir bırak çocuğu da anlatsın bakalım. Evet, ufaktan kapı aralanmıştı. Şimdi en zor tarafı gelecekti işin. İkna edebilmek. Bakın dedim, ben henüz bir çocuğum biliyorum. Ama bazı şeyleri de idrak edebiliyorum. Sizden anlayış ve destek bekliyorum o kadar. Zaten ben bu düşüncemi gerçekleştirmek istiyorum işi yokuşa vurursanız, beni engellerseniz , yarın öbürgün yapacağım, işlerimde,hizmet edeceğim durumlarda, yaşamımda  bir iktidarsızlık yaşarım. Gelecekte de karar verme ve uygulama yeteneğimi sizler yüzünden gerçekleştiremem dedim. Bana müsade edin hayellerimi gerçekleştirmek, kendimle baş başa olmak istiyorum dedim ve odadan ayrıldım. 
 
Ertesi günün sabahı çok erkenden kalktım. henüz hava aydınlanmamıştı. Bisikletime atladığım gibi koyuldum yola. Hem düşünüyor hem de yol alıyordum. Nereye gideyim derken, pedallar döndü Florya ya oradan da menekşe. Hava çok sıcak ve denize girip ferahlamak istiyordum. Günümü iyi geçirdikten sonra eve dönüşe başladım. O gün hep kendimi sorguladım. Alemi düşündüm. Planlar yaptım. Yol rotamı bile belirlemiştim. 
 
Eve vardığımda akşam üzereydi. Akşam olunca da yemek için masaya oturduk. Ortanca ağabeyim, bırakın gitsin, yaşamı , hayatı öğrensin. Kendisine güven gelir ilerisi için deyip konuyu açınca, ilk önce ben şaşırdım. Birbirimize bakıştık, tebessüm ettik. Tamam dedi annem. babam da destekleyince izin çıkıvermiş oldu. Aile meclisi oturduk , turum ve rotam, malzemelerim hakkında bilgi alışverişlerinde bulunduk. 
 
Rotam, İstanbul'dan çıkıp Kırklareline gidip , orada teyzemlerde iki hafta kalıp otobüs ile geri dönmekti.  Konaklayacağım yerler önceden belliydi. İlk uzun turum olacaktı. İlk defa , yalnız başıma, bir şehirden diğer bir şehire gidecektim . Arada büyük ilçelerden geçip, yeni yerler görecek ve değişik insanlarla karşılaşacak ve tanışacaktım. Duyduklarımı anlatamazdım. O kadar sevinçli ve huzur doluydum ki. Ailemin bana güveni vardı ve destekliyorlardı. Bu çok güzel bir şey.
 
Aradan bir hafta geçmişti. Bu sırada ben hazırlıklarımı tamamlamıştım. "Oğlum " dediğim, Bisan marka üç vitesli bisikletim ile hergün dayanıklılk turları yapıyor kendimi hazırlıyordum. Bisikletimin üzerinde ufak  oynamalar yaptırmıştım. Tanıdığım yenimahalledeki bir bisikletçi bana çok yardımı dokunmuştu. Benim hayal ortağım olmuştu o zamanlar. Bana arka bagaj portu yapmıştı. Ben de polonya pazarından iki küçük heybe denilen çanta almıştım. Onları mahallemdeki ayakkabı tamircisinde birleştirmiş ve sağlamlaştırmıştım. Çadırımı unkapanı çadırcılardan metre ile temin edip tente tamir atölye sahibi bir ağabeyimize özenle tek kişilik olarak yaptırmıştım. Çadır içine yere serecek ufak bir hafif kilim almıştım. Üzerime örtecek bir nevresim işimi görecekti. Yolculuğum beş gün gibi hesaplamış ve ona göre tedarikli olmuştum. Zaten yaz günü. Havalar oldukça sıcak. Rüzgar pek yok. Üç adet T-Shırt, bir şort, spor ayakkabı, alt üst eşofman, iç çamaşırı alt üst ikişer adet. Şapkam. Lastik tamir takımım ve pompam. Hepsi bu. O zamanlar ne vardı ki ne almalıydım. Bu zamandan çok farklı yolculuklar yapıyordum.
 
Toplam blog
: 37
: 553
Kayıt tarihi
: 03.07.10
 
 

Uzun Yol Tur Bisikletçisi. ..