Yön

Bütün dünya ölçüsünde geniş bakış açısı geliştirdiğine kanaat getirip;  insanların toplum olmasını, hissiyatta bütünleşmesini, gerçekliğe yakınlaşmasını sağlayacağına inanan birileri çıkar belki de.  Mutlak bir siyasi güç ile hükmeden otoritenin saplantılı düşüncesinden ibaret vaktin açmazları konu edilmeseydi eğer... İnsanoğlunun ana sorun kaynağı olarak görülen bastırılmış duygular meşgul ya da tetikte olunduğu anda ateşlenen tehdit algısı ile, kendi dışında gerçekleşen olaylarda bile savunma düzeneği kurduğunda geri çekilmeler başlamıştı çoktan. Çoğunlukla travmaya bağlı olarak ortaya çıkan savunma düzeneklerini gereksinen çokluk ne yaşadı? Neyi kaldıramadı? Kişilik zafiyetleri neden bu kadar fazla ve karakterleri ne sebeple boşluklarla örüldü?

Kimyasal bir tepkime olup, hormonlar tarafından yönetildiğimiz komplike bir süreç olan yaşantıda  idolleştirilen, kahramanlaştırılan, kurtarıcı sayılan… kişiler yansımadır. Kendini kabulde zorlananlar mafyatik örgütlenmelere, çetelere … yönlenir. Bir akademisyenin cinsiyet algısının ürkütücü yaklaşımı ile meşgule alındığımız yobazlığı “Oksitosin hormonu yetersizliğinden “  olduğunu  düşünerek anlamak …  Anlayış göstermekle aynı şey değildir. Anladıklarımızla değil değer yargılarımızla konuştuğumuz için iletişim kurdukça haber yada yayın döngüsünde yinelenen iletilerden yayılan yoğun düşünmenin ürünü olmayan ama yoğunmuş gibi yaşatılan- yaşanan duyguların müptelası oluyoruz.

Rica ederim! Lütfen dinleyin!  Anlayanlar yargılamaz. Anlayanlar otokontrol geliştirmiştir ve olayları tarafsız gözlemleyebilir. Anlayanlar yaratıcı düşünce ve planlamada her bireye iyimser bakışlar uzatır. Anlayanlar için iletişim kurmak  ikramın ötesindedir.

 Yaşantımıza yön verme vaktindeyiz. Ağırlanmayı, ikramı beklemeyeceğiz. Duygu yitiminin her saniye binlerce kalbi rehin aldığı akıl mantık ağlarını sökelim hep birlikte. 

İradeye saygı...