Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Kasım '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Yönetim kurulu

Yönetim kurulu
 

Deli gibi aşık olduğunuz kişi size ne kadar sevgisiz, ne kadar ilgisiz davranırsa davransın, asla yaptıkları gözünüze batmaz. Bunu zaten aşık olan herkes bilir, yeni keşfedilmiş bir şey değil, siz de bilirsiniz elbette. Onun için her şeyi yapmışsınızdır. Gururunuzu defalarca kırmıştır, sizinle oynamıştır, size yaraların en büyüğünü açmıştır. Senden nefret ediyorum diye haykırmıştır bazen, bazen de sevmiyorum seni, çık git hayatımdan demiştir yüzünüze karşı, sizin onu ne kadar çok sevdiğinizi bilmesine rağmen...

Dayanırsınız, katlanabildiğiniz kadar katlanırsınız. Bütün bunlara anlamlar yüklemeye kalkarsınız. Aslında o çok iyi biridir, biraz sinirli bu aralar diye geçirirsiniz aklınızdan. Ya da ne bileyim işte, korkuyor dersiniz, bana bağlanmaktan korkuyor, yoksa sevmediği yalan dersiniz. Atıf Yılmaz' ı bile kıskandıracak senaryolar, hikayeler üretirsiniz. Hem yazar, hem yönetir hem de oynarsınız umutsuzca. Ama gerçek ne olursa olsun, aslında sadece bir tek gerçek vardır. O sizi haketmiyordur ve siz onu kendinizden de üstün tuttuğunuz için, mantığınıza küsersiniz, içine en büyük aşkları sığdırabilecek kadar büyük ama kendini bir zavallıya dönüştürebilecek kadar da küçük olan kalbinizle yol alırsınız.

Mantığınız haykırmaktadır aslında. " Hey! Kendine gel, ne olur bir kere dinle beni, vazgeç, haketmiyor o seni... Duy ne olur be güzel yürekli, duy, dinle, bir kere, hayatında sadece bir kez olsun beni dinle. Ben senin o yüreğini sevmiyor muyum, takdir etmiyor muyum sanıyorsun? Ama güçlü değil o, aşkta inat ettiği gibi, onu bir ömür yaşamaya gücü olduğu gibi seni korumaya gücü yok onun. Ben koruyabilirim seni sadece, o içerde yaşıyor. Sadece aşkı yaşıyor. Oysa gözlerinim ben senin, görüyorum herşeyi. Aynadaki yıkılmış kadını göremez o, oysa ben görüyorum işte, gözlerini görüyorum senin. Şişliklerin, morlukların içinde kaybolmuş, bir zamanlar iri iri parlayan o gözlerini... Ne olur, izin ver, bırak kendini bana, bırak yine iri gözlerin çıksın ortaya. Ne olur, senin için yaratıldım ben. Seni korumak benim en büyük görevim. Görevimi yapmama izin ver artık... "

Uzun süre yalvartırsınız kendinize onu, dinlemek istemezsiniz. Neden sonra, nedendir bilinmez, dinlemek gelir aklınıza. Belki de içerde gizli bir anlaşma yapılmıştır. Yürek ve mantık toplantıları, sezgilerin de katıldığı. Sezgileriniz ve yüreğiniz iki iyi dosttur çünkü, ama mantığı en çok sinirlendiren dostluktur bu. Ama mantıktır onun adı, bir şekilde ikna etmiştir demek ki...

O yüreğinize sığmayan aşkınızı gömmeye karar verirsiniz. Ondan asla kopamıyorsunuzdur ama ne olursa olsun unutmak, bütün umutları rafa kaldırmak ve hatta bütün o rafları da yakmak gerektiğini idrak edersiniz. Her ne kadar sezgileriniz onun sizi sevdiğini, yüreğiniz de bu aşktan vazgeçmek istemediğini de söylese, sizin için en iyisini isteyen mantığınızın kollarına bırakırsınız kendinizi...

En iyisini ister ama dost acıyı söyler, acıyı yaşamayı göze almanızı ister. Her gününüz kabus gibidir artık. Onun ne kadar kötü yönü varsa düşünmeye çalışırsınız. Ama ne kadar da güzeldi değil mi o, siz hiç kötü bir taraf görmemiştiniz ki... Siz görmeseniz de mantık onları saklamıştı. Şimdi işbirliği yaptığınıza göre, bütün dosyaları getirir, koyar önünüze. Tanrım, ne kadar da çokmuş dersiniz. Okumaya başlarsınız tek tek, atlamadan. Yüreğinize en güçlü uyku ilacını verirsiniz. O uyandıkça bir tane daha, bir tane daha. Ta ki hafızasını kaybedene, o aşkı unutana kadar... Çünkü her uyanışı sizi böler, incelemelerinizi yarıda keser. Bırak onları okumayı, gerek yok der. Aklınızı çeler. Onun için en iyisi uyumasıdır şimdi.

Siz bütün bunlarla boğuşurken ya çıkıp gelirse büyük aşkınız? Ya sizi unutamadığını hissettirirse? Aslında sizin için deli olduğunu anlatmaya çalışırsa, ne yaparsınız o zaman? Geçti Bor' un pazarı, sür eşeği Niğde' ye... Bu mantığınızın söylediği şeydir. Bak, ben sana dememiş miydim? Haklıymışım, değil mi? Bunu da sezgiler haykırır. Yüreğe hiçbirşey belli edilmemeye çalışılır. Bir uyanırsa da duyarsa bütün bunları, yine sizin bittiğiniz andır... Çünkü o, hiçbir şeyi düşünmez aşktan başka. Bir duyarsa bu olanları, kapıverir elinizden o dosyaları, bütün yapılan anlaşmaları bozar. Bırak gururu, mantığı şimdi, der. " Yüzüne bile haykırsa sevmediğini, git, gözlerinin içine bakarak duy bunları. Gözlerinin içine baka baka bir daha söylesin. Defalarca söylesin, umursama. Gerçeğin hangisi olduğuna emin olmadan da bırakma. Gözler yalan söylemez, sen dile kanma. Gözleriyle de haykırsın bakalım sıkıyorsa... "

Yok yok, en iyisi hiç duymamasıdır. Sizin bu dediklerini kaldıramayacağınızı bilmiyor gerçekten de, mantık haklı. Bencil o yürek. Oysa mantığınız sizin için çabalıyor. Yara almamanız için. En başından dinleseydiniz bu kadar yıpranmazdınız zaten.

Peki, gerçekten herşeyi göze alırsa bir gün, o zaman ne olacak diye sorarsınız sadık dostunuza. Düşünür, çok düşünür. Sizin ne kadar çok kırıldığınızı düşünür. Hiç sevmiyordur sizin deli olduğunuz o adamı. Bilemiyorum, ilk defa bilemiyorum der. Zor bir durumdur onunki çünkü. Ama yine de söylemeden edemez...

"Boşveeer! Nasılsa olmayacak birşey için karıştırma şimdi beni. Bırak, olursa birgün, o zaman düşünürüz. Ama yine de derim ki, Bor' daki pazar bitti. Bırak Niğde yollarına vursun kendini... "

Üçünden de uzak kaldığınızda, düşünürsünüz. En çok onu sevdiğinizi, onsuz ne yapacağınızı... Aşk onun adı. O aşk sizin için. Mantığınıza attığınız yalanları, ev ödevlerini eksiksiz uygularken gerçek cevapları değil, onun istediklerini yazdığınızı ödev kağıdına... Onları yazarken sevdiğinizin yüzünü hayal ettiğinizi belli etmemeye çalıştığınız anları... Unuttum derken içinizin acıdığını anlamaması için nasıl çabaladığınızı. Bir de geceleri uyku ilacının tesir etmediği yüreğinizle yaptığınız gizli buluşmaları... Aşk galip gelecek, demelerini. Aşk galip gelecek midir gerçekten, asla yaşamadan bilemezsiniz...

 
Toplam blog
: 132
: 2482
Kayıt tarihi
: 24.09.06
 
 

Dünyayı, yaşamayı ama adam gibi yaşamayı, arkadaşlığı, dostluğu ve en önemlisi çocuğumu, müziğimi..