Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ağustos '10

 
Kategori
Mizah
 

Yontma referandum devri

Yontma referandum devri
 

ALINTI....


Yontma referandum devri. Ne gereği vardı referandumun falan filan….(Ìki başlıklı blog)

Valla şu anda bütün Türkiye tam politize olmuş durumda ve politik cinnet geçiriyor. (Bu aralar jilet satışlarında patlama olabilir, yalnız patlayan herşeyde ramazan topu zannedip oruç bozmaya kalkmayın, vebali sizin boynunuza ona göre)

Aşırı doz politika halkın muvazenesini bozdu. Herkes papatya falları bakıyor EVET´mi yoksam HAYIR´mı diye. Anayasa´nın ne demek olduğu konusunda acaba kimin fikri var ve anayasa neden yapılır iste bunun bilincine varmak gerekiyor. (ama nasıl?)

Bilindiği üzere Ìngiltere´nin resmi dili Ìngilazca olup zavallıların yazılı bi anayasaları bile mevcut değil. Fırsat bulup da yazamamış garibanlar. Bizse yakaladığımız yerde yaradana sığınıp sığınıp anayasa yazmışız. İlk anayasamızı Osmanlı döneminde arapça olaraktan sağdan sola yazmış ve adını Kanun-i Esasi koyup 23 Aralık 1876 referandumsuz kabul hem etmişiz hem de etmemişiz. (Yalanım varsa iki gözüm ama olsun, anayasa yazılmış ama kabul edilmeden yürürlüğe kendiliğinden girmiş) Sonra Teşkilat-ı Esasiye Kanunu´da 20 Ocak 1921´de ve 1924 yine Teşkilat-ı Esasiye Kanunu olan anayasayı referandumsuz, daha sonra da 1945, 1961 ve en son (The End) 1982 anayasalarını kabul etmişiz. Şimdi 28 yıl önce yazılmış, yazılmakla kalınmamış referanduma sunulmuş, sonra referandum´dan %93 gibi bir evet oyu alarak rekor çatlatmış (kırmış yazmıyorum şiddetten nefret ettiğim için, çatlatmak biraz daha masum kalıyor o sebebden ötürü) sonra her aklı esen 80 cunta rejiminin anayasası tü kaka demesine rağmen (ben dahil) aynı anayasaya birkaç ilave yapıp yeniden onaylatmak istiyorlar. Sayın kocamanlarım biz buna bi kere hep bir ağızdan ağzımızı yaya yaya uzatarakdan EVEEEEEET demiştik. Hala mı inanamadınız? (Böyle bir anayasayı nasıl kabul ettiler bağlamında)

Bu arada editörlerimize de bir sitemim var. (Konuyla alakasızdır, aklıma gelmişken yazayım dedim) Güvenilir üye olamadığım için yazdığım bloglar onay bekliyor. Valla gerçekten de on- ay bekliyor yani. Gelin pazarlık yapıp şunu 1 haftaya indirelim. Hayatta en nefret ettiğim şey beklemektir. Zaten bu yüzden 7 aylığım.

Dönelim yine çok mühimsel konumuz, referandum´a. Tövbe tövbe deyip başımı soldan sağa, sonrada sağdan sola söle epeyce bi salladıktan sonra... Referandum için durduk yerde milyonlarca törkiş lirayı buharlaştırmanın ne gereği vardı ki? O yapılan harcamayla bir kaç gemicik alınırdı yanı gariban halkımıza, açlıklarının denizinde karın gurultularının rüzgarıyla şişen yelkenleriyle mutlu ve sen yüzdürüp Deniz Feneri´nin aydınlattığı yakamozlu limana gönül rahatlığıyla demirleyebilirlerdi. (Haksız mıyım?) (Bi saptama yapalım tümsek müsadelerinizle) Bildiğiniz gibi dünyada en çok cep telefonu kullanımı (yani ençok fatura ödeyen ve kontür harcayan ülke) sıralamasında üst sıraları feci bi şekilde azimle zorluyoruz. Yine biliyorsunuz ki (bilememek ayıp, bilmiyorsanız o yüzden öğrenin) azimle ted-i hacetini gideren betonu bile deler miş. Yakında da allahın iziniyle birinci olup betonu deleceğimizden eminim.

Aslında benim görüşüme göre referanduma gerek neyimde yok. Birileri diyor ki; Demokrasi mi, jüristokrasi mi??? Hmmmmm, çok zor bir soru aslında KPSS´de bile sorulmaz. Benim nacizane fikrim bu konuda şöyle: Yasama ve yargıyı kaldıracaksın tümden. Yıllardır yasayıp yargıladınız da başınız bi yere mi erdi deyip, azlededeceksin kara cüppelileri. Eğer yasama ve yargı olmaz ise sorun ortadan kalkacağından, referandum da kendiliğinden pasifize olup gündemden cumburlooopppp diye düşecektir. Böylelikle ensağlam, sapasağlam bi şekilde yargısız infazlarda bulunduğu için suçladığımız yargıyıda terbiyeli bi şekilde elimine edip, halk-demokrasisini inşa ettikten sonra halkın egemenliğini hakim kılacağız allahın izniyle. Egemenlik kayıtsız şartsız cemat-i müslimindir çünkü. Yargıdan arındırılmıs demokrasi. (Tam Sam amcanın western filmi yani… Bu demokrasiyi hakim kılma esprisi içinde adı geçen hakim bağımsız olup AİHM´ sinin oluru alındıktan sonra tarafımdan görevlendirilmiştir)

Şimdi eeeee suçlular nasıl cezalandırılacak dediğinizi duyar gibi olmuyorum, bilakis duyuyorum.. En feci demokratik yöntemi yüksek müsadelerinizle şimdi sizlere hunharca açıklıyorum. Tansiyon haplarınızı şimdiden alın. Herhangi bir olumsuzluk durumunda sorumluluk kabul etmem ona göre. (Öldügünüzle ya da hastanelik olduğunuzla kalırsınız)

• Öncelikli olarak bi mahkeme tv kurulmalı.

• Buraya yövmiyeyle işsizlerden gündeme (canlı yayına) alınan her yargılama için, 20 kişilik bi jüri seçimi yapılmalı. {İstihdam yaratıp (Aslında yaratmak Allah´a mahsustur ama) işsizliği önlemek için}

• Bu seçim SMS oylarıyla belirlenip tüm halkın katılımıyla demokrasi acaaaayiip bi şekilde tazyikle ittittirilerek çağ atlatırılmalı. (ittittirilerek´i yanlış yazmış olabilirim klavyemin harfleri dolaştı çünkü)

• Sonra SMS oylarıyla seçilen 20 kişi mahkeme tv´de canlı yayında en çok cazgırlık yapan sunucu tarafından yönetilen oturumlu çömelimle suçlular savunmalarını yapmalılar.

Bakın bir eksiklik olduğunun farkına varamadım, suçlama makamı olan savcılar eksik kaldı benim senaryoda. Hmmmmmm. Yine hmmmmmmmmmmmmmm (bu sefer bol m´li uzun uzun, upuzuuuun düşündügümü belli etmek için) yine parantez arası (m harfini aldım klavyeden kafamı kaşıyorum) Çok parantezli oluyor ama idare edin artık.

Şimdiiii hüsûsî yetkilerle donatıp, öbürlerinin yetkilerinin donlarını çıkararak, bu donlarıda hüsûsî yetkili savcılara giydirmek suretiyle, yeni çift paçalı uzun donlu bir mahkeme tv savcısı kavramı oluşturmam lazım. Yalnız alt yapısını sağlama alayım ki hüsûsî yetkili mahkeme tv savcısı diğerlerini düdüklemesin (bu düdükleme korna mahiyetinde kullanılıp herhangi bir ard niyet namussuzum taşınmamıştır. Yetki ve etki bakımından sollama düdüğü. Düüüüt, düüüüüüt yani) İyi de bu görevi kime vereceğim konusunda handikap yaşıyorum (yine bi parantez arası, bu handicap yaşama esprisi iddia oyunundan bu blog için ödünç alınmıştır) bu görev tayini için KPSS´de en az puanı alanların görevlendirilmesi uygun olur görüşünü acımasızca ve gaddarca savunuyorum. Neden mi? Onlar kopya çekemeye tenezzül etmedikleri için. Ama; seçimin tam demokratik olması için aslında mahkeme tv savcı adaylarını yalnız veya eşli olarak buz pateni yarışması yaptırtmak, yine jüri ve SMS oylarıyla halka seçtirtmek daha bi demokratik olur gibime geliyor. Siz ne dersiniz?

Evet savcılarımızı tedarik ettik şimdi, 20 kişilik jüri üyemizde var, sonra mahkeme tv kanalıyla yayınlanan güzel dekorlu birde sütüdyomuz olduğu için mahkeme yapabiliriz. Yalnııııııız 1 (noktalı virgül) ülke krize rağmen (teğet neyim geçmişti ya hani bize kriz) ekonomik olarak büyürken, bu büyümeden nasibini tam alamayan, alamadığı için hormonlu hıyar gibi büyürken durmadan şişmanlayan istihdam sonucu işsiz kalan işsizlerimiz için, jüri sayısını artırmakta yarar olduğu kanısını ağır da gelse zoraki taşıyorum. Bunun için SMS´li bi referanduma ihtiyaç duyulduğundan, acilen herkesin 20 yada 40 gibi sayılar yazıp (çok abartıp işin cılkını çıkartmayın yalnız, en çok 100 olabilir) 3055´e göndermeleri gerekliliğinin altını şöle kalınca bi çizik attırtmanın zorunluluğunu tüm hücrelerime kadar hissediyorum. Yine yalnııııııızz ; bizim mahkeme tv´nin reyting sorunu olabileceğinden, var mısın-lı yok musun formatında bi yargılama gerekliliği zaruret-i arz edebilir. Yargılanacak suçlulara birer adet kutu verilip (kurayla) sonra jüri üyelerine de birer kutu seçtirilip içine suçlunun suçuna uygun düşen hapis cezalarının yazdığı kutuları dağıtarak ve suçlu bu kutuları açtırmak suretiyle çekeceği cezayı kendisinin belirlemesi, yine aynı formata uygun olaraktan telefonla canı isteyen herkes ceza teklif etmesinin de, hatta “kutunu açarım bak“ diye tehdit etmesinin de reytinge bir katkı ve feci bir ivme kazandıracağı görüşündeyim. (Siz ne dersiniz?)

Bu arada size kücük bir sır vereyim. (Yalnız bunu kendinize dahi bi daha söylemeyin) Geçen seçimlerde Alamanya´da seçime katılım %72 oranında gerçekleşmişti. % 28´lik bir oran (ben dahilim) oy kullanmamıştı. Bu oran ikinci büyük parti oranı olarak adlandırılmalı ve siyasetten kesilen ümidin (sünnet anlamında kullanılmamıştır, birazcık içinde boykot ögesi bulaşığı taşımaktadır) göstergesi olarak algılanmalı. Yalnız Merkel teyzemden katılmadığım, partisinin oy yüzdesi bu yüzden çok çıkmasına etiğim tazyik için bi teşekkür mektubu (elekronik ve elantirik bağlamında) bile almadım. Merkel teyzeme çok kırgınım ve ömür billah bi daha konuşmamaya kararlıyım. Yani ne olurdu zahmet edip de oy kullanmaya gitmediğin için diye başlayan bir iki satırlık ( burada sözü edilen kasap satırı değil yazı satırıdır) e mail atsaydı.

Yontma referandum çağı başlığını niye kullandım? Referandum eski Yunan sitelerinin demokrasi aracıydı ve zamanında çoğunluğun azınlığa tahakkümü olarak çokça kullanıldı. En son İsviçre´de minare yasağı konusunda yapıldı ve Türkiye´de ki demokratlığı kendine mahsus demokratlar tarafından ağır bir biçimde eleştirilmişti.Şimdi aynı olay Türkiye´de yaşanıyor ve o referandumu eleşitirenler bu referandum´a farklı gözle bakıyor. Yöntem aynı yapılmak istenen aşağı yukarı aynı ama bu bize özel olduğu için biraz farklı, kendimize yontma durumu yani!!!!!

Parantez açıp kapamaktan yorulduğum için bloğumu burada sonluyorum. Herkese selam eder büyüklerimin ellerinden, kücüklerimin de gözlerinden öperken, yaşıtlarımın elini hararetli bi biçimde sıkarım.

Herkese HAYIR´lı ya da bol boykotlu referandumlar.
 
Toplam blog
: 50
: 901
Kayıt tarihi
: 06.10.08
 
 

    ..