Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Temmuz '07

 
Kategori
İstanbul
 

Yordun beni İstanbul

Yordun beni İstanbul
 

Bu koca şehri ne kadar çok sevsem de yaşanılmaz oluyor bazı zamanlar. Çok zorluyor insanı, çok yoruyor. Başa çıkamadığım dayanılmazlıklar yüklüyor omzularıma... Şimdi düşünüyorum da oysa sizin oralar...

Bizim buralarda güneş farklı doğar sizin oralara göre. Günün telaşı içinde nerede doğar, nerede batar pek bilinmez. Donuktur, soluktur, soğuktur... Sizin oralarda aynı güneş daha sarı, daha sıcak, daha büyüktür sanki. Yavaşça kımıldar, çıkar saklandığı yerden. Isıtır var gücüyle, gülümser gökyüzünde. Sonra yine saklandığı yere döner usulca. Geceye terk eder yerini tekrar gelene kadar.

Sizin oralarda deniz daha derin, daha parlaktır. Deli mavidir rengi, kokusu buram buram. Gümüş balıklarınin geçişi izlenir, küçük taşlar sayılır sular durulduğunda. Oysa balık falan ne gezer bizim denizimizde, karpuz kabukları yüzer balıkların yerine.

Sizin oralarda yollar emrinize amade. Bir iki küçük araba geçse asfaltlar işe yaradıklarına sevinirler herhalde. Bizim burada sıkışıp kalırsın olduğun yerde, trafik derler, her saat her yer kilittir. Yollar yoğun, yollar yorgundur. Sen yollara kızarsın, onlar sana kızar.

Yıldızların bile feri sönmüştür. Fark edilmezler şehrin ışıklarından. Parladıklarını hiç sanmam , ne vakittir başımı kaldırıp bakmadım gerçi. Sizin gecenizde ışıldar gökyüzünün küçük dostları. Bir yıldız kaydığında görürsen eğer, benim için bir dilek tut bu sefer.

Dedem anlatırdı, bizim buralar çok seneler önce nasıl güzelmiş. "Ahh" derdi iç çekerek. "Nerdee eski Istanbul" Sahi dedecim, nerde??

Sizin oraların insanı yardımlaşır birbiriyle. Selamlaşır , görüşür. Acısını paylaşır , ekmeğini bölüşür. Bizim buralarda bir temel üzerinde yüzlerce insanla yaşar , kapı komşunu tanımazsın. Karşılaşsan selam vermez, asla gülümsemezsin. Yardımlaşmak mı yok daha neler. Bizim buraların taşı toprağı altın falan değildir. Kandırmışlar hepimizi. Ekmek aslanın ağzındadır. Oysa sizin orada fırından yeni çıkmış somunun dumanında. Amaç aynı aslında. Maksat karın tokluğu. İş hayatı derler bizim buralarda. Nefes almadan çalışırsın. Hırsın hayatın önüne geçer. Battıkça çırpınır, çırpındıkça batarsın.

Sizin çocuklar mahalle arasında top oynarlar değil mi? Uçurtma peşinde koşmaktan al aldır yanakları. Yüzlerce oyncakları yoktur ama sevinmeyi bilirler bir taneyi bulunca. Bizim buralarda dört duvara doğarlar, sokak nedir bilmezler. Gerçi düşmeden büyürler ama kan kardeş olabilme şansları olmayacak hayatta. Günde bir avuç vitamin yutsalar da soluktur benizleri. Dünyaları verseniz içten gülmez yüzleri. Dostluk nedir bilmezler ama zaten ne lazım? Kapı komşunu tanımadan yaşayacaklar nasılsa. Sizin oralarda yağmurda yürüyen insanlar vardır. Biz yağmur yağınca hemen şemsiyeler açarız ya da kaçışırız ilk saçağın aaltında. Sahi ıslanmak nasıl bir duygudur yağmur altında?

Yaşamak daha kolay sizin oralarda. Hava daha temiz, su daha berrak, gök daha mavi. Başka kokar domates , başka biter yerde çimen. İmdat Tanrım, sıkıştım kaldım. Tam gitmek havamdayım. Ne bağlıyor bilmiyorum sahiden... Alıp başımı gitsem... Sizin diyarlara göçsem... Sizin oralara, bizim buralar diyebilsem...

 
Toplam blog
: 60
: 1208
Kayıt tarihi
: 11.06.07
 
 

Memnun oldum... Ben de Didem :) İstanbul'da yaşıyorum. İstanbul'da yaşamayı seviyorum. Yoğun yaşam t..