Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '10

 
Kategori
Kitap
 

Yorgancı’ dan Mustafa Kemal ATATÜRK

Yorgancı’ dan Mustafa Kemal ATATÜRK
 

Mustafa Kemal ATATÜRK


Eğitimci dost, şair-yazar Orhan Yorgancı, kaleme aldığı yapıtlarının basılması sonrasında duyarlı yaklaşımıyla bana da ulaştırır. Mutlu olurum ve değerlendirmeye çalışırım.

Bu kez de öyle oldu. Kargoyla gelen Mustafa Kemal ATATÜRK, elimin altında, duygu ve düşüncelerimi okurlarımla paylaşmadan edemedim.

Parıltı Yayınları bünyesindeki Anonim Yayıncılık’ta kitaplaşan yapıt; kuşe karton ve renkli kapak arasında, 288 sayfa içerikli. Sayfaları çevirdikçe: Özgün bitişik yazıyla “<ı>Değerli eğitimci–yazar meslektaşım Muhsin Durucan’a en iyi dileklerimle. 04.01.2010 Orhan Yorgancı ve imza ” gözüme ilişti.

Sonrasında yazarın özgeçmişi, Erol Mütercimler’in anlamlı ‘Önsöz’ü ve sonrasında Orhan Yorgancı’nın ‘Sunuş’ yazısı var. Bu yazı, tümceler seçilerek kaleme alınmış ve kitabın içeriğiyle ilgili kimi ayrıntıları yansıtmaktadır: “Bugüne dek hep ‘Ulu Önder Atatürk’ ile ilgili bir kitap yazmak istemiştim.” diye başlayıp “En büyük destan: Atatürk Destanı” nı şiir diliyle yazmayı düşündüğünden söz etmekte, Parıltı Yayınları’nın sahibi Mithat Topbaş’ın teklifi üzerine bu kitabı yazdığını belirtmektedir. Hemen ardından O yüce insanla ilgili bir çalışma yaptığının mutluluğunu duyduğunu vurgulamaktadır! Son tümcesinde Mütercimler’e ve Ersoy Dede’ye teşekkürlerini sunmaktadır.

Sayfalarda özgün Atatürk fotoğrafları yanı sıra kronolojik anlatım, aşkları, askerlik yaşamı ve savaşımları aktarılmaktadır. Son sayfada kısa bir kaynakça’ya yer verilmiştir. Mustafa Kemal ATATÜRK, bir el altı, başucu kitabı ve alanında özenle kaleme alınmış güzel bir kaynaktır.

***

Yapıtın arka kapağını, aşağıdaki sözcükler bezemektedir: “<ı>Naçiz ferdi olmakla öğündüğüm Türk milletinin mutluluğu ve hizmeti uğrunda bütün kabiliyet ve varlığımı vermek gayret ve kararıyla duygulu ve dolu bulunuyorum. Asla şüphe yoktur ki, Cumhuriyet'in gelecek evlatları bizden daha refaha kavuşmuş ve bahtiyar olacaklardır. Dünyanın zorunlu gidişinde asil milletimize düşen yüksek ödevlerin yerine getirilmesine çalışacağız. Bu ödevler, uygarlık ve insanlık ailesinde Türk milletinin layık olduğu yüksek itibar mevkiini koruma ve yükseltmesine hizmet etmek olacaktır.”

- Mustafa Kemal Atatürk

<ı>“Pek <ı>çok kitabı yayın öncesi okuma olanağım oldu. Ama bu kitap kadar heyecan duyduğum çok az olmuştur.”

-Erol Mütercimler

***

Şair ve yazarların yapıtları yarınlara kalır. Sanatçı asla unutulmaz, düşüncesinden devinimle bir anekdotu (hikâyecik) aktarmak yerinde olur, kanısındayım:

Bursa Cezaevi denetimine Adalet Bakanlığı'ndan bir müfettiş gelir.

Bir kaç gün denetim yaptıktan sonra müdüre:

"- Nazım da buradaymış, çağır da görelim nasıl biridir?" der.

Nazım’ı odaya getirirler. Müdür koltuğuna iyice kurulan müfettiş Nazım'ı tepeden tırnağa süzer ve:

"-Demek Nazım Hikmet sensin", der. Nazım'a oturması için yer göstermez! Kısa bir konuşma sonrası:

“Gidebilirsiniz” der.

Nazım tam kapıdan çıkarken durur ve müfettişe:

"-Ömer Hayyam adını duydunuz mu?" diye sorar.

Müfettiş hemen atılır: "-Kim bilmez ki Hayyam'ı"

Nazım:

"-Hayyam zamanında İran hükümdarı kimdi?" diye sorar.

Müfettiş şaşırır. Nazım konuşmasını sürdürür:

"Görüyorsunuz, sanatçıyı anımsadınız ama hükümdarı anımsamadınız. Yıllar sonra beni dünya anımsayacak, ama dönemin Adalet Bakanını ve sizi kimse anımsamayacak" der ve çıkar.

Müfettiş yaptığı yanlışı anlar, Nazım'ı geri çağırır ama Nazım koğuşunun yolunu tutmuştur, asla geri dönmez.

Sahi, o dönemin Adalet Bakanı kimdi?

***

Muhsin DURUCAN

 
Toplam blog
: 782
: 1295
Kayıt tarihi
: 18.08.08
 
 

Kırşehir Erkek İlköğretmen Okulu'nu, İzmir Buca Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünü, İstanbul Çapa M..