- Kategori
- Felsefe
Yorgun Savaşçi
Bir an gelir, yaşamla mücadele etmekten, yoruluruz. Geriye dönüp bakmak isteriz. Seneler bize bir şey ifade etmez. O zaman yalnızlığın içinde kaybolur gideriz. Esasında önümüzde bilimsizliğe doğru uzun bir yolumuz vardır.
İsteklerimiz, yapmış olduğumuz her şey bir anda değerini kaybetmiştir. Onlar artık adı isterse anı, isterse geçmişte kalan silinmeye yüz tutmuş hatıralar olsun.
Yola çıktığınız zaman tek başına olmanıza rağmen seneler içinde bu sizi çoğula çevirmiş, belki de kalabalık bir aile olmuşsunuzdur.
Zamanın içinde bölünmüş kendinizden bir çok parçanızı onlara vermek zorunda kalmışsınızdır. Önünüze çıkan her engel, her zorlukla savaşmış, bazen bu savaşı kazanmış, bazen de kaybetmişsinizdir. Yılmamış bir yeni savaşa doğru adım adım ilerlemeye devam etmişsinizdir. İşte bir an gelir ki bu savaşlara çıkarken birden fazla olduğunuzu sanmış, hayatın akışında kayıp gitmişizdir.
Bir sabah uyandığınız da kendinizi yorgun hissedersiniz. Güne bakışınız değişmiştir. Gözleriniz bir başka bakmak ister, yeniden doğmak yaşam aynasının arka yüzünden bakmak istersiniz. Yaşınıziı kaç olduğu, senelerin izleri aynaya baktığınız zaman görülmez...
Bir an kendiniz için yaşamak istersiniz. İşte o zaman anlarsınız ki vermiş olduğunuz bu uzun savaşta, ne kadar yorulmuş bu arada da biraz olsun kendiniz için nasıl yaşanması gerektiğini ögrememişsinizdir. Çünkü siz bir Yorgun Savaşçısınız'dır artık.
Oltama takıldın, balık.
Cektim.. Mavinin koynundan.
Oltanın ucunda ben
Bir de yanımda ki kova.
Mavinin icinde martı
Kırmızı gagasında ben.
Yükseklerde beyaz kanat.
Yalnız, kalan kovam.
Cocuk, kücük cocuk.
Kovam ve cocuk.
Eskicinin arabasinda kova,
Cocugun ellerinde mandal.
Altımda mavi.
Üstümde mavi
Bir beyaz martı.
Olta, ben, bir de balık...
H.A.E
Saygılarla.