Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Eylül '07

 
Kategori
Güncel
 

Yörük Bayramı (Ertuğrul Gazi' yi anma şenlikleri)

Yörük Bayramı (Ertuğrul Gazi' yi anma şenlikleri)
 

Yörük, Türkçe ve yabancı dil sözcüklerde güçlü, atılgan, hızlı anlamına gelir. TDK' da ise hayvancılıkla geçinen, Toroslarda yaşayan göçebe Türk oymağı diye karşınıza çıkacaktır.

Bir detay bilgisi verecek olursam: Atatürk' ün soyu Koca veya Kocacık yörüklerinden gelir. Bunlar Konya-Karaman yöresinden Makedonya' ya göç etmişlerdir. İngiliz yazar Lord Cınros' un ''Atatürk'' adlı eserinde ''Atatürk' ün annesi Zübeyde Hanım Toros Dağlarınd göçebe hayatı yaşayan sarışın yörüklerin kızlarındandır.'' diye yazmıştır.ıÜü

Yörüklerin bir diğer ismi de konar göçerlerdir. Göç, yörükler için vazgeçilmezdir. Varınca yaylaya; ulaşmıştır insanlar özlediği ata yurtlarına. Bu sevinci kutlamak yarenlik yapmak isterler. Göçün ve çevre obalarının insanlarını alacak kadar geniş, yeşile bulunmış çayır ve gürül akan suyu olan yerde toplanırlar, buraya genellikle yaren yeri, yaren tepesi derler. Oğuz Boylarının, Türkmenlerin yörüklerin toplandığı yaren yerine; yiğidin harman olduğu yer de denir. Türklerin tarih boyunca oynadığı oyunlar bir kez daha oynanır. Gücün, sevdanın, birliğin gösterisi yapılır. Yüce dağ başlarındaki yaren yerlerinde.

Başka bir deyişle yörük, göçebe yaşam tarzını seçmiş insandır. Türkçe yürümek kelimesinden türetilmiştir. Anadolu' da yaylak-kışlak hayatı yaşayan Türkmen aşiretleri (obaları) için de kullanılır. 1990' lara kadar azalarak devam eden yörüklük geleneği günümüzde orta ve batı Toroslar'da yaşayan 500 den fazla aile tarafından hala devam ettirilmektedir. Bu geleneğin gelecekte alternatif bir turizm anlayışı içinde değerlendirilerek yaşatılabilmesi için çalışmalar yapılmaktadır. İşte Söğüt (memleketim) bu noktada devreye giriyor.

Moğol istilasıyla birlikte batıya sürüklenen Türk boylarından Kayı Boyu Karakeçili aşireti, 13.yy sonlarında Söğüt- Domaniç bölgesine gelir ve yerleşirler. Beyleri Ertuğrul Gazi komutasında bölgede ''Önce toprak, sonra bayrak'' felsefesiyle yurt tutmaya başlarlar.

Her yıl yayla olarak yazları Domaniç' e giderler ve eylül ayı itibariyle Söğüt' e dönerler. Ertuğrulbey; yaylağı Domaniç' ten, kışlağı Söğüt' e sapa sağlam dönmelerini, ahalisine etli bulgur pilavı ikram ettiği bir şölen ile kutlar.

725 yıl önce Ertuğrulbey sağlığında başlayan bu adeti Kayı Boyu, O' nun ölümünden sonra ''Ertuğrul Gazi' yi Anma ve Söğüt Şenliği'' ya da ''Yörük Bayramı'' adlarıyla her yıl eylül ayının ikinci haftasında ülkemizin her yanından gelen yörükler ile devam ettirmiştir.

1920' lerde Söğüt Yunanlılar tarafından işgal edilmiş, yakılıp yıkılmıştır. Bunun izlerini Ertuğrul Gazi' nin türbesinde bulunan kurşun izleri de kanıtlamaktadır. Kurtuluş Savaşı' nda, I. ve II. İnönü Savaşlarına da tanık olmuş bu küçük belediye. Bu nedenle bu seneki şenliklerde ''Kuruluşun ve Kurtuluşun Beşiği'' sloganını kulllanmış ve bu söz benim çok hoşuma gitti.

Ben de oradaydım. Şenlikler; Türk büyüklerinin büstüne çelenk koyma ve saygı duruşu ile başladı. Cuma günü atalarımızın ruhuna mevlüt okunudu. Hükümet meydanında öğle saatlerinde il dışından gelen yörüklerin halk oyunu gösterileri sergilendi akşama kadar, sempozyumlar düzenlendi. Bu sene konuk Yavuz Bülent Bakiler' di ve konu ''Osmanlı' yı Bilmek ve Sevmek'' idi.. Gece ise tören alanında temsili yörük kına gecesi yapılıdı. İlk defa bu sene gerçek bir çiftin kına gecesine şahit olduk, oldukça ilginçti. Kız istemesi, düğün evlerine bayrak asılması, gelin alınması, gelinin ata bindirilişi ve kına yakılmasından küçük kareler halinde canlandırma yapıldı. Kıskandım desem yeridir. Kendi kına gecemde de yöresel 'parzen' lerimizi giymiştik ama ata binemedim.

Sabaha kadar alışveriş merasimi (panayır) sürdü. Cumartesi günü gelen yörükler karşılandı. Yine hükümet meydanında sokak etkinlikleri yapıldı. Halk oyunu gösterileri, ilizyon, animasyon, sokak bandosu, mini mehteran konseri verildi. Futbol sahasında Erzurum ve Erzincan' dan gelen cirit oyuncularının gösterileri izledik. Yörük çadırları ziyarete açıldı. Ülkemizin her yanından gelen yörükler, obalarını temsilen kıl çadırlar kurarlar ve burada geleneklerine uygun oyunlar, yemekler, düğün-nişan adetlerini, el sanatlarını sunarlar. Gece konser düzenlendi.. Bu seneki konuklar Şükriye Tutkun ve Haluk Levent' ti. Her ikisini de sanatçı olarak bir kez taktir ettim. Hele kalabalıkta çocuğunu kaybeden bir babanın sahneye çıkıp ağlamaklı sesle duyuru yapmasından sonra Haluk Levent'in konsere ara verişini ve 'Nazmi' isimli çocukla ilgili anında bir şarkı söylemesi tüm Söğüt' te bulunanları mest etti ve ayakta alkışlanmasını sağladı.Hatta nakaratı şöyleydi:

''Nazmi nerdesin. Baban seni bekliyor.''

Pazar günü tören alanında , türbeyi ziyaret, halk oyunu gösterileri, protokol konuşmaları ve mehteran bölüğü eşliğinde gelen tüm yörüklerin yürüyüşü ile son buldu ve etli bulgur pilavı dağıtıldı. Duyduğuma göre bu sene pişen bulgur 4 tonmuş!

Yörükler nasıl yaşar diye sordum yaşı bir amcaya, yörüklerin sevdasından bahsetti bana. Eli kınalı kadınlar saçta pişirdiği gözlemeleri yayık ayranla ikram eder. İşi biten gençler çeşme başlarında buluşur, duymak isterler sevda seslerini. Sevdalar sözle söylenmez yörük obalarında. Bir tepede elinde klarnet erkekler, diğer tepede eli boğazında kızlar söyler müziğini. Her nefesin bir anlamı vardır boğaz çalınırken. Sevdalılar adeta konuşurlar müzikle, belki güneşin ilk ışıklarıyla sessizlikte ovalar, dağlar ortak olurlar, dinlerler tıpkı sevdalı insanlar gibi müziği. Al yanaklı, eli kınalı kızlar oya, nakış işlemeye, kızıl kilim, heybe, çuval dokumaya başlarlar. Maniler söylerler. Öyküler anlatılır hiç durmadan.Obanın bütün insanları oyuna katılır. Sevinci beraber paylaşırlar, hünerlerini gösterirler. Yörüklerde öyle güç parayla, ya da kolay kazanılan payelerle gösterilmez. Güç bilekle, yürekle, akılla gösterilir. Yörüğün ata binişi, yürüyüşü, zeybek oyunu, konuşması, oturması, kalkması hepsi bir yiğitlik sembolüdür. Çünkü ata öyle yapmış, oğullar devam etmiş, devam etmekte gerektir. Yörüğün oyunlarında fazla silaha raslanılmaz, çünkü gücü silahta değil kendilerinde görürler de kendilerini ortaya koyarlar. Sıra ezgilere ve oyunlara gelince; cura, bağlama, saz, düdük, sipsi, kaval, kemençe çalınır. Türküler söylenir.Orta yerde görürsünüz ağır zeybek, kıvrak zeybek, teke zortlaması, çömlek kırdıran oynayanları. Oyun deyip geçmemek gerektir. Alıcı gözle bakınca görürsünüz develerin yürüyüşünü, tekenin kayadan kayaya sekmesini, kaba ardıcın arasında yürüyen insanı, çayırda usul usul yayılan sonra da suya koşan koyunları.Her oyunun bir anlamı, bir ifade ediş biçimi vardır. Bütün bunlardan sonra dağılır öbek öbek ata yurtlarına yörükler.

Çok güzel ve dolu dolu geçen, yorucu olan üç günün ardından kanımda bulunan yörüklüğün kabardığını ve geleneklerin devam etmesinin verdiği gururla döndüm.

Aklımda kalan ise hayat devam ederken yörük obalarında, insanları dosttur, açık sözlüdür, sevda yüklüdür, yiğittir, merttir, cömerttir, olgundur. Türk'ün mayasıdır, saygılıdır büyüğüne, sadakatlıdır devletine, zorlukları aşınca mutlu olur, şükreder haline, soğuk günlerde kepenek yeter, bilir yaşamın zorluklarını, aşk ile tutkuludur ÖZGÜRLÜĞÜNE.


Not: Bilgiler www.sogut.gov.tr

www.ertugrulgazi.org.tr

www.yoruklerdernegi.org.tr

 
Toplam blog
: 17
: 4827
Kayıt tarihi
: 16.08.07
 
 

2003 Marmara Üniv. mezunuyum. Okuyan, gezen, hayatı seven biriyim. İstanbul'da sınıf öğretmenliği ya..