Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Süheyla Çalışkan

http://blog.milliyet.com.tr/haci

21 Ekim '08

 
Kategori
Tarih
 

Yorumlara yanıt

Birinci dünya savaşının ardından imzalanan Mondros ve Sevr antlaşmaları neticesinde ülke topraklarının parçalanmaya başlanması ile birlikte Vahdeddin, Mebusan Meclisini toplamış ve Misak-ı Milli’yi kabul etmiştir, Mustafa Kemal Atatürk’ün Anadolu’ya gönderilmesindeki rolü de çok açıktır. Necip Fazıl’ın Falih Rıfkı’nın eserlerinde de Vahdeddin’in milli mücadeleye yaklaşımını okuyabilirsiniz.

Çok büyük yanlışları olmadı mı, ülkenin parçalanmasına kapı aralayacak imzayı atan oydu, bunu inkar etmek mümkün mü. Ama bu imzaların atılmasında ondan önce gelen Padişahların, idari görevlilerin, hatalı iç ve dış politikaların, gerilemeye sürükleyen gözü kapalılığın hiç mi rolü yoktu ve bunların temelinde batılı ülkelerin hiç mi parmağı olmadı. Abdülhamid’in getirmeye çalıştığı yeniliklerin önünü kapayan da yine onlardı.

Vahdeddin naif bir adamdı, bir ülkeyi idare edecek kararlılığa ve güce belki sahip değildi ama Milli Mücadele’nin başlamasında verdiği desteği ve o süreci görmezden gelmenin de doğru olmayacağını düşünüyorum.

O’nun mason ve/veya yahudi olduğuna dair çıkartılan bu söylentilerin hangi gerçekliğe dayandığını görmek göstermek gerek.

Medya’dan takip ediyoruz, ülkenin başındaki insanlar, orduyu yönetenler, basındaki güçlü kalemler hakkında çıkartılan mason/ yahudi/ derin devlet suçlamaları ile karşılaşıyorlar. Bunların hangisi gerçek hangisi yalan ben artık göremiyorum. Bazıları ülkeyi “ılımlı ıslam” yönetiyor diyor, bazıları Amerika, bazıları en yakın dostumuz Amerika diyor, bazıları umut doğuda. Bütün bu karmaşa içinde neye inanacağınızı şaşırdığınız anlar olmuyor mu? Askerler ölürken ve TV’den canlı yayınlanırken aklınız karışmıyor mu?

Tarafsız olmaya çalıştım bugüne kadar, tarafsızlığımı farklı tarafların insanlarını okuyarak ve dinleyerek sağladım. Osmanlı’yı kötülemek tarihimizi inkar etmek demek, bir dünya deviydi, sözü dinlenirdi, Vahdeddin parçalanış dönemine denk geldi, onun yerine bir başkası olsada farklı olmasına zaten izin vermeyeceklerdi ki.

O’nu övmek niyetiyle yazılmadı o yazı, sadece batı’nın yıllardır empoze etmeye çalıştığı yöneticilerimizin desteklediği; geçmişini inkar et, marka giyin marka ye, politikadan sana ne, huzur sessizliktedir, modeline göre yaşadığımız şu günlerde biraz olsun insanlara farklı gözlerle bakmayı, farklı taraflardan anlamaya çalışmayı, yargısız yargılamamayı, bazı yargılara güvenmemeyi anlatmak adına küçük bir girizgahtı.

Tartışmalara, kızgınlıklara sebep olmak değil amacım, görüşlerimizi paylaşalım, kaynaklara dayandıralım, biraz da duygu katalım, güzel yazalım. Tartışmak zorla kendi fikrini kabul ettirmek değildir, dinlemektir farklı bir açıyı, kendini düzgün ifade etmektir, değişime değişikliğe açık olmaktır bazen.

Yıllardır bu tartışmaların sonu gelmedi gelmeyecekte, Galatasaray mı büyük Fenerbahçe mi, yoksa Beşiktaş hepsini ezer geçermi tartışmalarında olduğu gibi. Yıllar yıllar önce yazdığım bir şiir geldi aklıma çok uygun diye şu ana, hadi okuyun yeni blogumda.

 
Toplam blog
: 58
: 550
Kayıt tarihi
: 15.10.08
 
 

Yeni başlangıçlar üzerine sınadı beni Yaradan, altından kalkacak gücü de beceriyi de verdi şükür,..