Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Eylül '21

 
Kategori
Edebiyat
 

Yozgat Sürmelisi

İç Anadolu’da; Kızılırmak’ın çevrelediği, derin vadilerle yarılmış, yükseltisi bin iki yüz - bin dört yüz metrelere ulaşan Yozgat ilinin topraklarına “Bozok Yaylası” adı verilir. Yozgat, Cumhuriyet öncesi dönemde “Bozok Sancağı” olarak  kayıtlarda yer alıyordu.

Anadolu medeniyetlerine beşiklik eden Bozok Yaylası, adını Oğuz boyu “Bozoklar”dan almıştır. Bozok Türkmenlerinin mesken tutuğu bu bölgenin gelişimde ve Yozgat’ın şehir merkezi olmasında Çapanoğlu ailesinin rolü çok büyüktür.

Bozok Yaylası’nın suyu soğuk, iklimi sert, yiğidi de mertmiş. Sürmeli Bey, gönlünü sürmeli kıza kaptırmış ama kızın babası da sert mi sert, inatçı mı inatçıymış. Araya nice beyler girdiği halde yumuşamamış, kızını bir türlü Sürmeli Bey’e vermeye yanaşmamıştır.

Sevdiği kızın babasının bu tavrı Sürmeli Bey’i derinden yaralamış, o da güttüğü sürüyü terk ederek ormanların derinliklerine çekillip dağa-taşa türküler söylemiştir. Kurt-kuş bu türküleri köyden köye, kulaktan kulağa taşımıştır. Bu türküler ormanların sesi ile birlikte halkın hançeresinde şekillenerek anonim hüviyet kazanmıştır.

Vurucu bir söz, yakıcı bir nağme halkın gönlünde pişerek türküye dönüşmüştür. Aynı dili konuşan insanların ortaklaşa ürettiği, sözlü geleneğin duygu bayrağıdır türküler. Irmak gibi akıp giden hayatın günlükleridir türküler. Ezgilerse söze giydirilmiş ateşten birer gömlektir.

Yörelerin ayırt edici özelliğiyle türkülere çaldığı maya farklıdır. Bu farklılıklar âdeta ülkenin duygu haritasını çizmektedir. Türküler bir coğrafyanın yapısıdır, harcıdır. Türkülerle tanırız yöreleri, köyleri, kentleri. Kemençe eşliğinde Karadeniz’in “atma türküler”inin yanında, “Sivas Ellerinde Sazım Çalınır”. Arguvan türkülerinde dertlenir, Eğin türkülerinde içleniriz.

Sürmeli, ortak duyguların türkü adıyla vücut bulmasıdır. Yozgat’ı akla getiren “Sürmeli” bir türkü değil, âdeta bir türkü yumağıdır. Sürmeli bir tavırdır, Bozok Yaylası’nın bu tavrını perçinleyen de Nida Tüfekçi’dir.

“Dersini Almış Da Ediyor Ezber.”

Anonim olan bu türkü, yöreye ait en meşhur “Sürmeli”dir. Öcal Oğuz’un Yozgatlı Karacaoğlan’a ait olduğunu söylediği bu türküyü Yozgatlı Hafız Süleyman Bey, 1930’da taş plağa okumuştur.

 

Dersini almış da ediyor ezber

Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler

Bu dert beni iflah etmez del' eyler

Benim dert çekmeye dermanım mı var

 

Bu türkü, 11’li hece ölçüsüyle söylenmiş. 1,2 ve 4. dizeler 6+5, 3. dize 4+4+3 duraklıdır. ‘Eyler’, ‘neyler’ ‘ey’  üzerinden kafiye yapılıp sonra da ‘ezber’ ‘er’ üzerinden kafilendirilmiş. Halk Edebiyatında bu tarz çok yadırganmaz. “Bu dert beni iflah etmez del' eyler” dizesinde de ‘deli eyler’ ‘del’eyler’ şeklinde söylenmiştir. Bu tür hece eksiltmelerine Halk Edebiyatında sıkça rastlanılmaktadır.

Ders almak:Bir konu üzerinde yetkili birinden bilgi edinmek. (Bir olaydan deneyim kazanmak, ibret almak.)

Sürmeli göz:Güzel gözlü kız. Sürme, sürüldüğünde kirpiklere siyahlık veren bir taş. Genellikle kadınlar sürme çekmiştir, az da olsa erkeklerin de sürme çektiği görülmüştür.

O sevgili kendi işinde oyalanıyor. Onun gözleri doğuştan sürmelidir, güzelleşmek için sürme çekmesine gerek yoktur. Bilirim, bu aşk benim aklımı başımdan alır. Benim bu derdi çekmeye gücüm yoktur, iflah da olmam.

 

Kaşın çeğmellenmiş kirpik üstüne

Havada buludun ağdığı gibi

Çiğ düşmüş de gül sineler ıslanmış

Yağmurun güllere yağdığı gibi

 

11’li hece ölçüsüyle söylenmiştir. 1,2,4. dizeler 6+5, 3. dizeysse 4+4+3 duraklıdır. Abcb şeklinde kafiyelenmiş. 1. dörklükten farklı bir kafiye yapısı vardır. Dörtlükler arasındaki bağlantıyı oluşturan ayak kafiyesi yoktur. 2. ve 4. dizelerde ‘ağ-‘, ‘yağ’ kökleriyle ‘ağ’ tam kafiye yapılmıştır.

Çeğmelenmek:Yay gibi olmak, yay biçimine girmek. Kaşın kirpiğin üzerine dökülmesi, kirpiklerin uzun olmasıyla birlikte gözünü açtığında kirpiklerin kaşa dokunması. Çeymelenmek; bükülmek, kıvrılmak demektir. Kaşın kirpiğin üzerine hilal biçiminde kıvrılması.

Bulutun ağması:Ağmak; aşağıya inmek, düşmek, yağmak. Bulutun gökyüzünü kapatması, yağmur yüklenmesi, yağmurun yağması.

Çiğ düşmek:Havadaki su buharının gece serinliğinde yoğunlaşması sonucu yerde ve bitkiler üzerinde oluşan su damlacıklarına denir. (Kırağı.)

Yay gibi kaşları kirpiklerinin üzerine düşmüş, uzun kirpikleri hilal kaşlarıyla birleşmiş havada bulutun aşağı inmesi gibi. Sinesine, göğsüne, gerdanına çiğ düşmüş, ıslanmış; yağmurun gül üzerinde oluşturduğu damlacıklar gibi.

 

Yozgat'ı sel almış Soğluk'u duman

Sıtkınan severim billahi inan

Ölünce mezara girdiğim zaman

Ben susayım kemiklerim söylesin

 

11’li hece ile söylenmiş. 1,2,3. dizeler  6+5, 4. dize 4+4+3 şeklinde duraklıdır. Sondaki ‘an’ sesiyle tam kafiye yapılmıştır. Bu dörtlük türküye sonradan eklenmiştir.

Yozgat: İç Anadolu’da yer alan bir ilimiz, Bozok Yaylası.

Soğluk:Yozgat’ta, çamlık tepesinde dumanı hiç eksik olmayan doruklardan biri. Türküde “Sorgun” diye yanlış okunur. Sorgun, Yozgat’ın ilçelerinden biridir ama benzetme yanlıştır.

Çok yağmur yağdığından Yozgat’ı sel almış, çamlık tepesindeki Soğluk’u da duman kaplamış. Büyük bir sadakatle seviyorum seni buna inan. Ölünce mezara girdiğim zaman bunu kemiklerim bile söyler, bu sevda ölünce bile bitmez.

 
Toplam blog
: 22
: 597
Kayıt tarihi
: 10.01.15
 
 

Şiir ve sinema ile ilgileniyorum. Üç şiir kitabım var.      ..