Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mayıs '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yozlaşarak eriyoruz...

Yozlaşarak eriyoruz...
 

epsıınt...



Altmış yıldır gittikçe artan ve sinsi bir şekilde içimizi kemiren,Amerikan Kültürünün aşırı etkisindeyiz...

Bencillik almış başını gidiyor...
Çevremde yaptığım gözlemler, evliliklerin kısa sürede boşanmayla sonuçlandığı yönünde...

Geçici heves tatmini amacııyla ya da çıkarlar üzerine kurulan evlilikler gittikçe artıyor...Sonra ,daha 2 yıl dolmadan boşanmalar...Bunun feci sonucu ise, ortada kalan sahipsiz, ruh sağlığı bozuk ,masum çocuklar...

.........

Anadoludan metropollere aşırı göç var...Anadolu kadını kavramı kalmadığı gibi;köyden kente gelen gençlerin kültüre kimlik yitimi oranı kentlilere göre daha yoğun...
Özellikle büyük kentlerimizde,müthiş bir kültürel yozlaşma var.
Ülkeyi yönetmeye soyunanlar küfürleşiyorlar...Gençler bunları izleyip depresyona giriyorlar...Geleceğe yönelik umutları köreliyor...Siyasilerin kültürsüzlüğü,okur-yazar olmamaları ,onların ülke geleceği için yapıcı ve akıllı -uzlaşmacı projeler üretmelerini engelliyor...Düşüncesini açıklamak isteyen aydın adayı üniversiteli gençler,kemikleri kırılırcasına dayak yiyorlar....Henüz 17-18 yaşında sabıkalanıp sicilleri bozuluyor...

Naylon Yazarlar, depresif yazılarıyla; kavgalı yazı üretimleriyle dikkat çekmenin telaşındalar...
Amerika sevdası ve macerası,sağcı-solcu-tutucu tüm kitleleri sarmalıyor...Her türlü görüşten gençlerde fast-foot beslenme alışkanlığı ve kola tiryakiliği;yabancı marka giyme hastalığı çok yaygın...
Kapalı pazar yerlerine girince, giysilerin tamamında ,boyama maddesi olarak kullanlan kanserojen madde kokusu sizin ciğerlerinize SOS veriyor...
.........

ABD'den tüm dünyaya yayılan, tarihte bir benzerinin yaşanmadığı kitlesel yozlaşma sürecini inceleyen Psikolog Twenge, genç neslin hızla ve şaşırtıcı bir şekilde dengesini kaybettiğini dile getiriyor. Amerikan kültürünün etkisine maruz kalan toplumlarda atadan ve aileden gelen ahlaki değerlere karşı bir isyan haline vurgu yapan psikolog Twenge, değerlerin yitirilmesinin bedelinin ağır olacağı öngörüsünde bulunuyor.(neden bu halde olduğumuzu anlatan güzel bir özet aslında)
Durumun acı fotoğrafı ise şu: Bulaşıcı hastalık derecesinde yaygın bir narsizm/enaniyet, hayalî iyimserlik, gittikçe artar oranlarda genel kaygı ve depresyon.

Yazar 1.3 milyon kişiyi kapsayan devasa istatiksel çalışmaları referans alarak bu sonuçlara ulaşıyor. ABD'de 14 yaş altı çocuklarda intihar oranları ikiye katlanmış durumda. Kronik kaygıyı depresyon ve intihar takip ediyor. İşin ilginç yanı dışarıdan bakıldığında özgüvenli, özgür kişilerin kaygı oranı oldukça yükseklerde.

Türkiye Benötesi Psikoloji Derneği Başkanı Psikiyatr Dr. N. Mustafa Merter bu sonuçları değerlendirirken tedirginliğini saklayamıyor: "Bu nasıl bir çelişki? O kadar övündüğümüz psikolojimiz, psikiyatrimiz, sosyolojimiz, modern eğitim sistemimiz ile biz, nasıl bir hata yaptık da bu kadar kısa bir süre içerisinde insanlığı bu hale getirdik?

Anlaşılan şu ki, eğer acil tedbirler almazsak gittikçe yalnızlaşan, aşırı bencil/narsist, zevkperest/hedonist, kaygılı, öfke ve nefret dolu bir insanlığa doğru doludizgin gidiyoruz. Bu çocuklar evlenmeyecek, aile kurmayacak, istikrarlı bir şekilde çalışmayacak ve medyanın kendilerine sunduğu hayalî değerlerle yetinecekler. Tüm dünya sessizce ama kesin bir şekilde, bir 'Açıkhava Tımarhanesi'ne dönüşüyor."

Bugün 18 ilâ 35 yaşlarında olan "yeni nesli" mercek altına yatıran sosyolog-araştırmacı Jean M. Twenge "Ben Nesli" adlı çalışmasında, 14 yıla dayanan araştırmalarının sonucunu okurla paylaşıyor. Özgüvenin başarıdan çok daha önemli olduğu prensibiyle yetiştirilen gençlerin kendilerini her şeyin üstünde konumlandırdığını dile getiriyor yazar. Her hayalin gerçekleşebileceğine inanan gençler, hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmeye ise hazır değiller.

Yazar, Ben Nesli üzerinde sinema ve dizilerin, radikal müzik gruplarının, reklamların etkilerini de irdeliyor araştırmasında.

Yazar ,araştırma sonuçlarını ortaya koyarken çözümler konusunda da okura yardımcı oluyor. Ebeveynlerin, genç olmanın getirdiği bazı tuzaklara düşmeme konusunda gençlere nasıl yardımcı olabileceklerini anlatırken "çocukların kendi nesillerinin etkisinden tamamen izole edilemeyeceğini bilmeniz gerek" diyor. "Çocuklarınız, yaşıtlarından, medyadan ve sosyal çevrelerden yoğun olarak etkilenecek. Ancak siz, olumlu özellikleri destekleyerek olumsuz etkileri tersine çevirebilirsiniz."Kaknüz Yay.-
..........

Barbaros Meydanı

Biliyorum, ayıp be manasız
Ama peşlerinden gidiyorum
Gezmeye çıktıkları vakit
Ana kız.
Utanır da belki
Anasının sırtındaki
Yeldirmeden,
Kız bir adım önde gider
Sezdirmeden.
Beşiktaş’ta Barbaros meydanı
Sağı anıt, solu türbe
Ortası kare şeklinde,
Parkıdır yoksulların
Bilhassa yaz ayları.
Fidanların, meydanların önünde
Yontulu taşlar çepçevre.
Yer yer banklar konulmuş
Meydana dolmuş millet,
Sıra sıra oturmuş.
Ah genç kız kalbi,
Sıralara bakar elbet.
Meydanın ilerisi deniz kıyısı
Karaya çekilmiş kayıklar,
İskele gazinosu yanda
Sulara dökülmüş ışıklar,
Üsküdar şu karşısı...
O nemli topraklara
Ana çöker yorgun argın
Kalmış gözü arkada
Kendi ayakta kızın.
En gürültülü şarkılar
Çalarken plakta,
Onlar orda oturur
Denize bakarlar
Avunmaya muhtaç gençlik
Ey kız anası ihtiyarlar,
Ey denizlerden esen serinlik.
O dediğim yere yaz mevsiminde
Geceleri sık sık giderdim.
Elektrik direkleri dibinde
Toplananlar yok şimdi.
Toz toprak içinde
Güreş eder çocuklar
Top oynayanlar yok şimdi.
Kol kola gezinen genç kızlar,
Peşlerinde dolaşanlar yok şimdi.
Garip adamlar görürdüm:
İçmiştiler, müthiş.
Zayıf kadınlar görürdüm:
Bitmiştiler, bitmiş.
Evlerinde duramamış,
Kalkıp gelmişler.
O dediğim deniz kenarımda
Yavaş sesle konuşan
Kadınlar otururdu.
Kahkahayla gülüşen
Genç kızlar bulunurdu.
Hovarda hoyrat itişen
Delikanlılar dururdu.
Böyle miydi o vakitler burası
Mezarların, fidanların önünde
Beşiktaş’ın fakir fukarası
Hava alır, eğlenir dinlenirdi.
Gece yarısına doğru
Barbaros meyanı halkı,
Evlerine dağılırdı
Erkekli kadınlı.

Behçet Necatigil
................
Şimdilerde şen kahkahalar gitti...Yerine gelen ise : İki noktalı, Büyük D
:-D

Sözde paylaşımlarımız ise , bayat ve sanal :

BEĞEN tuşlarında...

Özüne sahip olmazsan, yozlaşmak kaçınılmazdır...

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..