Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '07

 
Kategori
Haber
 

Yukarı susuz! Aşağı susuz!

Yukarı susuz! Aşağı susuz!
 

Gelecekle ilgili kaygımız; ne petrol, ne nükleer silah, ne para, ne de gayrimenkul olmalı.

Gelecekle ilgili kaygımız susuzluk.

Evet, susuzluk!

Dünya su konseyi varmış, bir de bunun başkanı!

Bakınız dünya su konseyi başkanı Lois Fauchon ve Su Vakfı Başkanı Prof. Dr. Zekai Şen neler öneriyor. Tehlikenin boyutlarını nasıl dile getiriyor.

Fransız uzman, küresel ısınmadan çok, nüfus artışı ve kirliliği asıl tehdit olarak görüyor. Fauchon, dünyada 10 yıl içinde 60 mega kentin olacağını, su kaynakları iyi yönetilmediği taktirde, su kıtlığından kaynaklanan salgın hastalıklar görüleceğini belirtti.

Su Vakfı Başkanı Prof. Dr. Zekai Şen “2050 yılında acaba iklim kuşakları nerelere kaymış olabilir. Diyelim ki kuzeye 50–100 km kaymış. O takdirde tarımdaki bitki desenini ona göre ayarlayacaksınız. Elektrik enerjisi üretirken belki barajlarda bir azalma olacak. Ona göre nerelerden yenilebilir enerji kaynaklarıyla bu açığı kapatalım gibi senaryolar” diyerek alınabilecek önlemlere dikkat çekiyor.

"Duşu terk edip kurnada yıkanacağız"

Öneriler çok ancak tek başına çözüm değil.
Su Vakfı Su Enstitüsü Başkanı Selami Oğuz alınması gereken tasarruf önlemlerini “Duşu terk edeceğiz, kurnada yıkanacağız. Duşla banyo devri kapandı. Muslukları boşuna akıtmayacağız. Aşırı su israfı var okullarda. Önüne geçilmeli. Kontrollü musluklar olmalı. Küçük sifonlar kullanmamız gerekiyor. Arabayı hortumla değil kovayla yıkamamız lazım” şeklinde sıralıyor.

“ ben üstüme düşeni yapacağım” sizde yapın n‘olur!

Şimdide size 2070 yılına, yazılmış bir mektup’tan bahsetmek istiyorum

YIL 2070, 50 yaşına henüz bastım ama görüntüm 85 yaşındaki bir insanın ki gibi

Yeterince su içemediğim için böbrek sorunları yaşıyorum

Korkarım ki yaşamak için çok vaktim yok

Ben bu topluluktaki en yaşlı insanım...

5 yaşında bir çocuk olduğum günleri hatırlıyorum

O zamanlar her şey çok farklıydı

Parklarda pek çok ağaçlar evlerde güzel bahçeler vardı.

Ve ben yarım saat boyunca büyük bir zevkle duş alırdım

Bugünlerde ise cildimizi temizlemek için mineral yağlı havluları kullanıyoruz

Eskiden kadınların güzel saçları vardı

Şimdi ise başımızı su kullanmadan temiz tutmamız gerektiği için traş etmek zorundayız...

Eskiden benim babam arabasını hortumdan akan su ile yıkardı

Şimdi ise

Benim oğlum suyun bu şekilde ziyan edilebileceğine bir türlü inanamıyor...

Sokaklarda posterlerde radyoda ve televizyonda SUYU DUYARLI KULLAN uyarıları olduğunu hatırlıyorum

Ama hiç kimse bu uyarıları önemsemedi

Suyun sonsuza dek var olacağını sandık...

Şimdi ise

Tüm nehirler, göller, barajlar ve yeraltındaki su yatakları ya kurudu ya da kirlendi...

Sanayi hemen, hemen durma noktasına geldi ve işsizlik büyük oranlara ulaştı

Yegâne iş alanı deniz suyunun tuzunu çıkarıp kullanabilinir hale getiren fabrikalar.

Ve işçiler maaşlarının bir bölümünü içme suyu olarak alıyorlar.

Sokaklarda eli silahlı haydutların bir bidon su için insanlara saldırmaları çok yaygınlaştı...

Yiyeceklerin 80% i sentetik

Eskiden yetişkin bir insanın günde 8 bardak su içmesi tavsiye edilirdi

Şimdi ise

Benim sadece yarım bardak su içmeme müsaade ediliyor.

Biz şimdi bir kere giyilip atılan giysileri giymek zorundayız ve bu da çöp miktarını arttırıyor.

Biz şimdi kanalizasyon sistemi susuzluktan çalışmadığı için fosseptik kullanıyoruz...

Nüfusun dış görünümü korkunç: Susuzluk nedeniyle kırışık sıska

Ültraviyole ışınları nedeniyle yaralarla dolu vücutlar...

Şimdi ozon tabakası kalmadığı için ışınlar çok daha kuvvetli...

Cilt kanseri mide bağırsak enfeksiyonları ve idrar sistemi sorunları ölümlerin ana sebepleri...

Cildin aşırı kuruması nedeniyle 20 yaşındaki bir genç 40 yaşında gibi görünüyor. Bilim adamları araştırdılar

Ancak bu soruna bir çare bulamadılar

Su üretilemiyor ağaç ve sebze olmadığı için oksijen de azaldı ve bu yüzden yeni neslin zekâ kapasitesi ciddi bir şekilde zarar görüyor. Pek çok erkekte sperm oluşum morfolojisi değişti

Bunun sonucunda da bebekler kusurlu, mutasyonla ve fiziksel sakatlıklarla doğuyorlar

Devlet soluduğumuz hava için bize para ödetiyor

Erişkin başına günde 137m küp soluyoruz...

Bu parayı ödeyemeyen insanlar güneş enerjisiyle çalışan büyük mekanik akciğerlerle havalandırılan bölgelerden kovuluyorlar.

Soluduğumuz hava kaliteli değil ama en azından nefes alabiliyoruz...

Ortalama insan ömrü 35 yıl...

Hala biraz yeşil alanı olan, nehirleri akan, bölgeler silahlı askerler tarafından korunuyor...

Su Altın ve elmastan çok daha değerli bir hazine haline geldi...

Yaşadığım yere nadiren yağmur yağdığı için hiç ağaç yok.

Bazen yağış beklerken asit yağmurları yağıyor.

Mevsimler ciddi bir şekilde 20.yüzyılın çevreye zarar veren sanayisi, atomik deneyler ve çevreye yaydıkları kirlerden etkilendiler

O zamanlar çevreyle ilgilenmemiz konusunda uyarıldık ama hiç kimse dikkate almadı

Oğlum benden gençliğimden söz etmemi istediği zaman ona yeşil tarlaların, çiçeklerin güzelliğini, yağmuru, nehirlerde yüzmenin, balık avlamanın, içebildiğimiz kadar su içebilmenin ne büyük bir zevk olduğunu ve insanların ne kadar sağlıklı olduklarını anlatıyorum...

O bana babacığım şimdi neden su yok? Diye soruyor...

İşte o zaman boğazım düğümleniyor.

Kendimi suçlu hissetmekten bir türlü kurtaramıyorum çünkü ben de o yaşadığı çevreyi kirleterek tahrip olmasına sebep olan, tüm uyarılara kulağını tıkayan nesle aittim...

Şimdi ise

Bizim çocuklarımız bunun bedelini ödüyorlar!

Yeryüzünde, şimdi doğanın tahribatının dönüşü olmayan bir seviyeye ulaşmasından dolayı kısa süre içinde yaşamın mümkün olmayacağına kesinlikle inanıyorum...

Ne kadar çok isterdim geriye dönüp insanoğluna bunları anlatmayı...

Henüz daha Dünya gezegenimizi kurtarmaya zamanımız varken...

Kaynak : www.ogretmenlerforumu.com

Resim: www.turkyasam.com

 
Toplam blog
: 313
: 2778
Kayıt tarihi
: 15.03.07
 
 

16.10.1974 Samsun / Havza doğumluyum. Şu anda bir lojistik firmasının ortaklarındanım. İşimde ilk..