Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '13

 
Kategori
Öykü
 

Yukarıdakiler

Yukarıdakiler
 

Sela sesiyle uyandı. Cuma günüydü, vakit öğlene yaklaşıyordu. Yattığı yerden bir süre sesi dinledi. Tepenin başındaki camiden okunan sela dalga dalga melankoli taşıyordu. Sırtı terlemişti. Kanepeden kalktı. Gece yarısı orada uyuyakalmıştı. Uyurken üzerine örtülmüş olan battaniyeyi topladı.

Evdekiler gitmişti. Balkon kapılarını açıp evi havalandırdı. Üzerinde bir ağırlık vardı. Dışarıya baktı. Kalın bulutlar güneşin önünden geçerken evin içi aydınlanıp loşlaşıyordu.

Sıkıntıyla uyanmasının sebebi uyanmaya yakın gördüğü rüya olmalıydı. Genelde rüyalarını hatırlamazdı. Hatırladıkları ise çoğunlukla, bu seferki gibi sırt üstü uyurken gördükleriydi. Konsantre olarak rüyayı ayrıntılarıyla gözünün önüne getirmeye çalıştı. Düşünde çocukluğunun bir bölümünün geçtiği kasabadaydı. Orayı tekrar gördüğü için mutluluk hissetmişti. Kırlardan geçerek oturdukları müstakil eve vardı. Evlerini su basmıştı, anne ve babası alt kattaki çamuru temizlemekle uğraşıyorlardı. Ciddi görünüyorlardı; ve de yorgun. Evi vuran sele rağmen sanki dışarıda hava açıktı.

Evlerinden çıktığında, yanında kasabadan çocukluk arkadaşı Suat’ı ve eski iş yerinden arkadaşı Erman’ı buldu. Suat büyümüş gibiydi. Birbirlerini tanımayan iki arkadaşıyla beraber hızla, uçarcasına ilerliyorlardı. Bir yere yetişmeye çalışıyor olmalıydılar. Arkadaşlarına kendisini dinlettiremedi. Bir de, telefonuyla her ne yapmak istiyorsa bir türlü başarılı olamıyordu. Akıllı telefonun ekranına basıyor, onu okşuyor ama sonuç alamıyordu.

Sonra sabahları metroda gördüğü, birkaç kez de öğle tatilinde alışveriş merkezinde rastladığı kadın çıktı karşısına. Sıklıkla karşılaşmalarına rağmen, bugüne kadar selam vermeye veya durduk yerde bir konuşmaya başlatmaya cesaret edememişti. Bu sefer de herhangi bir eylemde bulunmadı. Bisikletten düşüp kolunu kırdığı çalılığın bulunduğu yokuşa gelmişlerdi. Yanda da, geceleri alemcilerin takıldığını bildiği tekinsiz kaba inşaat aynı şekilde duruyordu. Oradan bir an önce uzaklaşmak istedi.

Şimdi bekleme salonu gibi, banka gibi bir yerdeydi. Arkadaşları yanında değildi artık. Oturduğu yerde beklerken arkasındaki pencereden dışarı baktı. Gözleri hemen gökyüzündeki kuş sürüsüne takıldı. Kuşlar hakkında pek bilgisi yoktu; ama onların göçmen kuşlar olduğunu anladı. Kararlı bir hâlde, belli bir rotada uçuyorlardı. Onları izlerken zaman durmuştu adeta. Bu güzel kuşlar, bu mavi gökten kim bilir ne kadar güzel yerlere göç ediyorlardı. Sonra uyandı.

Onu gördüğü düşte neyin hüzünlendirdiğini düşünmekteydi. Kuşlar dışında bir de balon mu görmüştü acaba? Bir uçurtma, küçükken sahip olduğu bir uçurtma mı? Yok, ona bu detaylar rüyaya aitmiş gibi gelmedi. O sırada dışarıdan gelen kompresör sesi rüya üzerine düşünmesini sona erdirdi. Belediye işçileri kaldırım taşlarını değiştiriyordu. Rüyasında başka şeyler daha gördüyse bile, bu kırılgan hatıralar geri dönmemek üzere silinmiş oldu.

Televizyonu açtı. Biraz müzik çalsa iyi olurdu. Ya da saat başı geliyordu, haberleri izlerdi. 

 
Toplam blog
: 9
: 91
Kayıt tarihi
: 08.07.12
 
 

Öğrenciyim. Öyküler yazıyorum. Sinema severim. Ankara'da yaşıyorum. ..