Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mayıs '11

 
Kategori
Müzik
 

Yüksek Sadakat Eurovision'dan elenmiş

Bugün öğrendim ki, Yüksek Sadakat Eurovision yarı finalinde elenmiş. “miş” diyorum çünkü ne Yüksek Sadakat’ın şarkısını dinledim, ne de Eurovision yarıfinalini izledim. Eurovision’u Türkiye’nin katıldığı ilk yıldan beri (1976) hiç kaçırmadan heyecanla izleyen ben, neden bu yıl ilgimi kaybettim? Çünkü yarışmaya katılan Yüksek Sadakat’ten umutsuzdum. Böyle tamamı erkeklerden oluşan bir grubun ve onların müzik tarzının geniş kitlelere hitap edemeyeceğini biliyordum. Her sene Eurovision’da ilk beşi kazanacak ülkeleri isabetle bilen benim, beğenime ve sezgilerime güvenebilirsiniz. O yüzden Yüksek Sadakat’ın kaçıncı olacağı beni hiç ilgilendirmiyordu. Mor ve Ötesi ile Manga’dan sonra müzik tarzı benzeyen bir grup daha gönderilmesine karşıydım. 

Eurovision’da kazanmak istiyorsanız şarkının kalitesi kadar giyim kuşamınız, görsel şovlarınız da önem kazanıyor. Ya insanların yüreğine dokunacak slow bir şarkıyla kazanacaksınız, ya da ritmik sözleri akılda kalıcı bir şarkıyla. 

Eurovision’a ilgimi bu ikinci kaybedişim. İlk ilgisizliğim Sertab’ın birinci olmasıyla son bulmuştu. Aslında Yüksek Sadakat’ın elenmesi iyi oldu. Başarısızlıklar da insana ders verir, ne yapılmaması gerektiğini öğretir. Umarım gelecek sene hiç kimsenin aklına gelmeyen Yüksek Sadakat değil de, çoğu kişinin tercih ettiği Hande Yener ya da Atiye gider. Yüksek Sadakat’ın elenmesinin bir olumlu yönü de “Nasıl olsa SMS’lerle ilk beşe gireriz. Odunu göndersek, ilk beşe girer” geyiklerinin son bulması olacaktır. Demek ki, yüksek puan alan Türk şarkıcılar bu puanları hakkıyla aldılar. 

Bu arada tarihte Eurovision’da kim vurduya gidenler de olmadı değil. Hadise hasta olduğu için şarkısını çok kötü söyledi ve kostümünden dolayı pek beğenilmedi, ama iyi derece yaptı. Aslında şarkısı Eurovision’a son derece uygun bir şarkıydı. Eurovision’da Opera’yla sıfır puanla sonuncu olduğu için Çetin Alp’in sanat hayatı sona erdi. Aslında sesi muhteşemdi. Eurovision’da Türk şarkılar içinde benim tartışmasız en beğendiğim şarkı Seninle Bir Dakika’dır. Semiha Yankı, şarkıyı İngilizce söylemediği, görselliğe dikkat etmediği ve tecrübesiz olduğu için, Eurovision’da hakettiği yeri alamadı, sonuncu oldu. Başarısız olan Ajda Pekkan, Seyyal Taner gibi şarkıcılar bir süre kaybolmayı tercih ettiler.Ben bazılarının iddia ettiği gibi Eurovision’un Türkiye’de bizim sanatçılara yaramadığı düşüncesine katılmıyorum. Bu da bir pazarlama başarısıdır. Bence Hadise hala Eurovision’un ekmeğini yiyor. 

Ajda Pekkan’ın Petrol şarkısı şu ana kadar gönderdiğimiz en oryantal şarkıydı. Bence sözleri saçma olsa bile bestesi çok güzeldi. Fakat Eurovision’da anlaşılamadı, pek derece alamadı. Ama Fas’ın 12 puan vermesiyle tarihe geçti. (Fas o zaman niye bu yarışmaya katıldıysa… Bir daha da katılmadı zaten.) Ajda Pekkan gayrimeşru çocuk gibi şarkıyı uzun süre sahiplenmedi. Şarkının yeniden düzenlemesini yaptığı son yıllara kadar… 

Türkiye Eurovision tarihinde 70’li ve 80’li yıllarda eleme usulüyle kimi zaman sadece uzman jüriyle kimi zaman da halk oylarıyla Eurovision’a gidecek şarkı seçiliyordu. Bu yüzden genelde Eurovision’da hep sonlarda yer alsak da, Türkiye elemeleri renkli geçiyordu. Hatta Türkiye elemelerini geçemese de, o elemelere katılan pek çok şarkı kulağımızda kaldı. Sezen Aksu, Özdemir Erdoğan, Nükhet Duru gibi isimler bile bu elemelere katılmışlardı. Dolayısıyla Türkiye Eurovision elemelerinin Türk pop müziğine de katkısı oluyordu. Eurovision’daki makus talihimizi Şebnem Paker’in Dinle şarkısıyla kırdık. Bu şarkı hem içinde Türk ezgilerini barındırıyordu, hem de Türkçe söylenmişti. Yanılmıyorsam 4. olduğumuz o yıl, ilk defa Tele-voting yani halkın telefon oylarının oylamada etkisinin olduğu yıldı. 

Yılmaz bir hırsla Eurovision’a katılıp başarısız olurken, sanırım Şebnem Paker’le aldığımız dereceye kadar Eurovision’a ilgi azaldı. Hatta en tanınmayan şarkıcıları Eurovision’a göndermeye başladık, aldığımız derecelerle ilgilenmedik. Bu ilgisizlik Sertab’ın birinciliğiyle iyice kırıldı. Türkiye Eurovision elemelerinde yarışma usulü terk edildi. Şarkıcıya şarkı siparişi verilmeye başlandı. Sertab, Eurovision’da ilk İngilizce şarkı söyleyen şarkıcıydı. Daha önce aday Türkçe şarkıların içinde “anlaşılsın” diye bir sürü yabancı kelime geçiyordu. 

Uluslar arası bir yarışma olan Eurovision’a İngilizce şarkıyla gitmek doğru stratejiydi. Her ülke Türkçe bilmek ve anlamak zorunda değildi. Eurovision’a Türkçe şarkıyla gitmenin milliyetçilikle alakası yoktu. Bu ve buna benzer tartışmalar hala sürüyor. 

Eurovision eşittir Bülent Özveren demektir. Başarılı sunumuyla, sunum sırasında yaptığı yorumlarla, oylama sonuçlarını tahmin etmesiyle (“Oylar yine komşusuna gidecek”, “Bize bu ülke pek oy vermez ama bekleyelim bakalım” gibi) bir efsane oldu. Eurovision'da “Turkey twelve points”, “And twelve points go to…” “You had a wonderful show”, "Here are the results of Turkish jury" gibi geyik kalıp İngilizce sözleri öğrenip İngilizcemi ilerletmiş, çoğu ülkenin İngilizce adını bu yarışmadan öğrenmişimdir. Eurovsion bu yüzden benim için nostalji, tarih ve eski anılar demektir. 

Eurovision’a Nihat Doğan’ın gitmesi geyiklerine gelince… Bence Yüksek Sadakat’ten daha isabetli bir seçim olurdu. Nihat Doğan, sonuncu bile olsa Avrupa’yı şaşırtmış, ilgisini çekmiş olurduk. Nihat Doğan unutulmaz Eurovision şarkıcılarından biri seçilirdi. Eurovision meraklısı olmayanlar hatırlamazlar. Eurovision Türkiye elemelerine Mustafa Topaloğlu “Felsefe Yapma” şarkısıyla katılmış ve elenmişti. Topaloğlu Avrupa’da bizi temsil edebilseydi, o da tahrip gücü yüksek Nihat Doğan etkisi gösterebilirdi. 

Son olarak, Türkiye eski ezik, değeri anlaşılamayan bir ülke değil. Balkanlar’dan Ortadoğu’ya kadar Türkiye’ye her anlamda ilgi duyan ve özenen ülkeler var. Bu ilgiyi Avrupa da dikkate almalı ve anlamalı. Eurovision’da iyi derece alırsak ne ala. Bu başarıdır. Alamazsak dünyanın sonu değildir. Çünkü Eurovision artık Haçlı Ordusu’na karşı yapılan bir kutsal bir savaş, vatan millet meselesi değildir. 

 
Toplam blog
: 111
: 670
Kayıt tarihi
: 01.02.11
 
 

ODTÜ Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği mezunuyum. İlgi alanlarım edebiyat, sinema, tiyatro, TV..