Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Temmuz '16

 
Kategori
TV Programları
 

Yüksek Sosyete'de yeni sırlar mı var?

Yüksek Sosyete'de yeni sırlar mı var?
 

Yaşadığımız karışık dönem nedeniyle geçen hafta yayımlamadım Yüksek Sosyete yazımı. Bu hafta 2 bölümü birden yorumlayacağım. Dizi 2 haftadır reytinglerde de 1. Sırada yer alıyor. Aslında oldukça basit bir konusu olmasına ve yer yer Oliva’da müdür gibi dolanan Kerem’in dur kasaları taşımana yardım edeyim demesi gibi çok basit sahneler çekilmesine rağmen hikayesi eğlenceli ve akıcı ilerliyor. Oyucuların rollerine oturmuşluğu da eklenince güzel bir dizi çıkıyor ortaya. Önce, kısaca geçen haftadan söz edelim.
 
Mert aracılığıyla Kerem’in eğleneceğini öğrenen Ece ve Cansu’nun üzüntüsüne tanık olduk. Ece, Mert’le birlikte pilav, tatlı, dondurma, çiğköfte yiyerek ve Mert’i dondurmacıda oynatarak filan üzüntüsünü dışa vurabilirken, Cansu tüm hislerini içine attı. Gerçi, Ece’yle birlikte Kerem’in resmini dart yaparken hırsını almış olmalı.
 
Kerem de, adı Şirin kendisi sevimsiz olan Şirin’e hiç şans tanımadığını fark ederek onu Garipçe’ye götürdü ve aslında Şirin’in kendisine hiç uygun birisi olmadığını anladı. Bölüm sonunda da Şirin’i nazikçe terk etti. (Garipçe’deki ağacın üzerinde kalan o uçurtmayı gidip Cansu’yla uçurmanı bekliyoruz Kerem’cim bu arada) Şirin bu haftaki bölümde hiç çıkmadı ama gelecek haftalarda Kerem’i kaybetmenin acısıyla bazı sinsi planlar içinde karşımıza çıkacaktır diye düşünüyorum.
 
Tabi esas mesele, Kerem’in Şirin’i terk ettiğini duyan Ayşen oldu. Kadın öyle bir ağlayıp-zırlıyor ve mahalleli ne der diye dertleniyor ki, sanırsın terk edilen kendisi.  Huysuzluğu ile benim gibi birçok izleyici de bunaltmıştır eminim. Oğlunun ne istediğini hiç dinlemeden sürekli Şirin’i düşünmesi fazla abartılı olmuş. Yani, bu sanki Kerem Şirin’i nikah masasında bırakmış gibi tavır koymalar, gidip Oliva’yı basmalar, Kerem’in peşindeki kız sandığı Ece’ye demediğini bırakmamalar biz izleyicilere bir parça sinir krizi geçirtti. Bir de, o Oliva’nın kapısından girerkenki otomatik kapı sahnesi de abartıydı. Bu kadın şehirde yaşamıyor mu? Hiç mi markete, AVM’ye gitmedi de otomatik kapı görmedi? İlk kez otomatik kapıdan geçiyormuş gibi bağırıp çağırmalar da olmamıştı. Ayşen, o sahnede Kerem’in hoşlandığı kız sandığı Ece’ye demediğini bırakmadı ama Cansu ile iyi anlaştı, aynı dakikalarda Oliva’ya baskın yapan bir diğer isim olan babaanne Bedia Çalhan da Ece’yi sevdi. Yani herkes gelin adayı ile tanışıp, iyi anlaştı. Yalnız, Kerem ve Mert’in yer değiştirmesi sonucu yaşanan koşturmaca da çok iyiydi. Ece ve Cansu’nun olayı anlamayıp ‘Asistan Bedia Çalhan’a sarılıyor, Mert Bey neden Kerem’in annesinin elini öpüyor’ filan diye meraklanmaları baya iyiydi. Böyle türlü oyunların oynandığı içeri giren 9 kişiye de 9 farklı yalanın söylendiği sahneler hareketli ve eğlenceli oluyor.
 
Bu hafta bir sahne sanıyorum tüm izleyicilerin kafasında soru işareti bıraktı. Mert’e, Kerem’den söz eden Bedia Çalhan’ın Kerem’i Mert’in ölen babasına benzetmesinin ardından Kerem’in aslında Hikmet Bey’in oğlu olduğu gerçeği çıkar mı acaba? Ayşen Hanım, eşini aldatacak bir karakter değil, Mert ile Kerem de hastanede karışamayacağına göre acaba Mert’in babası zamanında yasak bir aşk yaşadı da doğan çocuğu da yanında çalışan Ayşen Hanım ve Yılmaz Bey’e evlatlık mı verdi diye geçirdim içimden.  Yani, Kerem ve Mert kardeş olabilir. Bakalım ilerleyen bölümlerde göreceğiz neler olacağını ama bu ‘Kerem bana babanı hatırlatıyor’ sözünden çıkacak gibi bir şeyler.
 
Bir de, bu sahnede Kerem ile Mert’in çocukluğuna döndüğümüzde ufak bir mantık hatasıyla karşılaştık.  Bedia Çalhan’ın geçmişi hatırladığı sahnede günümüzde sarı saçlı- mavi gözlü olan Kerem siyah saçlı ve kahverengi gözlü olmuştu. Sarı saçlı-mavi gözlü olan da Mert’ti. Bunlar çocukken de yer değiştirme oyunu filan oynuyorlardı galiba.
 
Toplam blog
: 23
: 4537
Kayıt tarihi
: 01.03.13
 
 

Gazetecilik/ Radyo Tv alanlarında eğitim aldım. Şu an aktif olarak çalışmamaktayım. Ancak dizigaz..