Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Haziran '07

 
Kategori
Sinema
 

Yumruğun kalbe inişi: "Cinderella Man"

Yumruğun kalbe inişi: "Cinderella Man"
 

2005 yılı... Sevgilimle koltuklarımıza oturmuş, "Cinderella Man"in başlamasını bekliyoruz ki, yanımıza genç bir adam oturuyor. Film başlamadan önce reklamlar gösterilirken epeyce kıpırdanıyor. Anlıyorum ki bir sorun var... ama ne? Genç adam kibarca yanaşıp, söylüyor derdini kulağıma: "Çok afedersiniz, tam oturduğunuz koltukta iki yıl önce sevgilimle tanışmıştım. Şimdi kendisi Amerika'da. Ben de tanışma günümüz diye iki koltuk satın aldım. Sizin yerinize geçebilir miyim?".

Hikâye çok duygusal, hemen yana kayıyoruz tabii... Bizim Cinderella'dan önce, genç adam sıkı bir yumruk atıyor kalbimize...

Neyse, gelelim filme: Amerikan halkının Büyük Bunalım döneminin karanlık yıllarına girdiği günlerde Jim Braddock, karısı Mae ve çocuklarının karnını doyurabilmek için alakasız işlerde çalışmak zorunda kalmıştır. Ancak bu işlerde çalışırken bile günün birinde yeniden boks yapma hayalinden asla vazgeçmez.

Bir son dakika iptalinin sonucu olarak Braddock kendisini tekrar ringlerde bulur. Dünya ikincisi boksöre karşı yaptığı mücadeleyi herkesi şaşırtarak üçüncü raundda kazanır. Rakiplerinden daha az kilolu olmasına ve sürekli yaralanan elleri yüzünden sorunlar yaşamasına rağmen boksa devam eder.

Ard arda yaptığı maçları hep kazanan ve "Cinderella Man" lakabıyla çaresiz insan kitlelerinin umudu ve rüyası haline gelen Braddock, boks kariyerinin en zorlu maçıyla yüz yüzedir. Karşısında iki rakibini ringde öldürmesiyle tanınan dünya ağır sıklet boks şampiyonu Max Baer vardır.

Ağırsiklet boksörü Jim Braddock, 1935'te Max Baer'le 15 raundluk bir maça çıkar.

Bazılarına göre "uydurma bir sevgiden koca aşk masalları yaratan Hollywood sineması, şimdi de fakirlik edebiyatına başladı" diye karşılanan film, aslında "Cinderella Man" lakabıyla tanınan ünlü boksör James J. Braddock'un yaşamını anlatıyor.

"Akıl Oyunları"nın uyarladığı romanı da bir hayli değiştiren yönetmen Ron Howard, bu sefer hikâyede çok büyük değişikliklere gitmemiş.

Bir düşüş ve yükseliş hikâyesi "Cinderella Man". Olabildiğince gerçekçi şekilde, Braddock ve ailesinin ABD'deki Büyük Ekonomik Kriz yıllarında yaşadığı sıkıntılı yıllara ve verdikleri büyük yaşam mücadelesine tanık oluyorsunuz.
ABD’de büyük ekonomik kriz milyonlarca insanı bir gecede yoksul, çaresiz ve işsiz bırakmıştır. Ülke nüfusunun neredeyse yüzde 20’si ekmek kuyruklarındadır.

Yoksulluğun, açlığın ve işsizliğin kol gezdiği o dönemde James Braddock’un olağanüstü yükselişi insanlara umut ışığı olur. Ailesini açlığa mahkum etmemek için boks ringlerine çıkıp dövüşür.

Sonunda dünya ağır sıklet boks şampiyonluğuna kadar ulaşacak mıdır? O gün ülkenin bankerleri ve en zenginleri bile bütün umudunu James J. Braddock’un başarısına mı bağlamıştır?

Russel Crowe'un çoğu oyuncuya nasip olmayan başarılı filmler serisi ve üstün performans dönemi devam ediyor. "Akıl Oyunları"ndan "Köstebek"e (ilk oscar adaylığı), "Dünyanın Uzak Ucu"ndan "Gladyatör"e oyunculuğu yüksek bir performansta tutan bu adam, epey de hırslı.

Şanslıyız ki, hırsı perdeye sadece ringde yansıyor ve Crowe olabildiğince yalın bir oyunculukla, baba olmanın, koca olmanın, evin ihtiyaçlarını karşılamanın hakkını film boyunca veriyor.

B. Jones dışında bir türlü ısınamadığımız, "Chicago" ve "Soğuk Dağ" filmlerinde bile "kör gözüne" oynayan Renee Zellweger, bu sefer daha iyi...

Crowe'un filmde eşiyle; eşinin, çocukları ondan habersiz akrabalarına göndermesi üzerine ettikleri kavga, oğlunun çaldığı şey için verdiği ders, eski dostlarına gidip para istemesi doğal bir hüzün taşıyor...

Jim'in ringe dönüp, çocukları ve eşi için dövüş yaptığı sahneler her ne kadar fazlaca ortaya dökülse de, yaratılan atmosfer gerçek bir boks arenası ve sürükleyici.

Başka bir milletten, başka bir dinden olması fark etmiyor, salondaki herkesin Jim Braddock'un yanında olduğunu ve filmi izlerken bile içlerinden onun için dua ettiklerini hissedebiliyorsunuz. Öyle ki, son dövüşte herkesin "Uzak dur!" diye bağırmasına rağmen son saniyeye kadar dövüşmeye kararlı olan Braddock'ın yanına Max Baer öldürücü vuruşu vurmak üzere gelirken seyirci nefesini tutuyor...

İnternette okuduğum bir yorum beni epey güldürdü:

"Gladyatör ve Frijit Jones aynı filmde. Daha yarısına gelmeden yaptığım yorum şuydu “Biraz Angela’nın Külleri’nden almışlar biraz Rocky 2 karıştırmışlar bi de zamanı geriye çevirmişler oh ne güzel film yapmışlar, aman ne güzel film yapmışlar” Gerçek bir yaşam öyküsünü anlatan filmi gerçekten beğenmedim. Filmi aldığım satıcı öve öve bitirememişti oysa ki. İzleyen arkadaşlarım da iyi olduğunu söylemişlerdi. Film vasat bence. Bir-iki yerde içim buruldu ağlayacak gibi oldum, ama bu tamamen benim dengesizliğim.. Kedi resmi görünce bile olabiliyor bazen sinirden. Filme dair ben şunu çıkardım hatta menejerin sözüydü bu “Boksu spor için mi sanıyorsun?” Eveeeeetttt.. Günümüzde olduğu gibi bir çok spor dalı spor olmaktan öte kazanç kapısı.. At yarışlarından, futbola neredeyse tüm popüler spor dallarında para kazanma hırsı alıp götürüyor bünyeyi… Filmden ben bunu çıkardım. Yani çıktı bişeyler ben bunu gördüm. Yaşlı yönetmenin geçmişini kurcaladığım da çok ta fazla iç açıcı filmlere yönetmenlik yapmadığını buldum. En akılda kalıcı filmi Da Vinci Code sanırım bir de izlediğim filmse şayet Apollo 13 var.. Siz ne düşünürsünüz bilmiyorum ama film sıkıcı, vaktimi geri istiyorum!!!" [1]

İster "umudu kırılmış halkı galeyana getiren bir süper kahraman" filmi olarak özetlenebilcek bu yorumdakine katılır, isterse filme dair kendi düşüncelerinize dönersiniz...

Bana kalırsa "Cinderella Man" "oscar için çekildi" gibi boş lafların ötesinde, sadece dram severlerin değil her türlü filmden hoşlanan kişilerin seveceği bir film.

Evet, "boks bir spor değil" ama hayatınızı sürdürmek için "dövüşmeniz" gerekebilir...

Bu yazıyı bir kişi için yazdım, o kendini biliyor...

Bitirmeden, gözyaşlarına dikkat, çünkü bu yumruk tam kalbe iniyor...

 
Toplam blog
: 353
: 3712
Kayıt tarihi
: 28.02.07
 
 

"29 Temmuz 1980’de İstanbul’da doğdu. Celal Bayar Üniversitesi, İşletme mezunu. Şiir, deneme, öykü, ..