Yumrukların söyledikleri…

Bir gün bir arkadaşım, gecenin sessizliğinde ağaçların sesini dinle demişti. Dinlemiş ama bir şey duymamıştım. Sorduğumda sen dinlemesini bilememişsin demişti.

Ağaçların sesini duymak, ne söylediklerini anlamak belki çok özel yetenek isteyen bir şey. Ama son günlerde gündemi işgal eden yumrukların sesini duymak, ne söylediğini anlamak için çok da büyük bir yeteneğe sahip olmak gerekmiyor.

İlk yumruk Van’dan gelmişti. Deniz Baykal ve etrafındakilere yumurtalı bir saldırı şeklinde gelişmişti. Başbakan yıllardır, “siz doğuya gidemezsiniz” diye o kadar traji komik laflar etti, ve müritleri bunu o kadar ciddiye aldılar ki, Sayın Baykal’ın Van’a gitmesi tam bir şok oldu. Ne yapacaklarını şaşırdılar. Muhtemelen akıl hocaları da böyle bir durumu tahmin etmediği için onları yönlendiremedi. Zavallılar yumurta hücumunu kameralardan gizlemeyi bile akıl edemediler.

İkinci yumruk Samsun’daydı. Bu sefer kol mesafesi içindeydi ve Ahmet Türk’ün burnunda patladı. Yumruğu atan ifadesinde, “o admı görünce şehit cenazeleri gözümün önünden geçti, gerisini hatırlamıyorum” dedi. Yani yumruk aslında PKK ya onu koruyanlara, hoş görenlere atılmıştı. Hükümet derhal sözde harekete geçti, hiç sevmediği emniyet müdürünü açığa alarak bir taşla iki kuş vurma kurnazlığına gitti ama Samsunda iki polisimizin alçakça şehit edilmesini önleyemedi. Yani açılım saçılım bir işe yaramadı.

Yumruk salgını başlamıştı bir kere. Sıra Kayseri’deydi ve bakan Yıldızın burnunda patladı bu sefer. “Alın size açılım” diyerek inen yumruk, adam yerine koyulmayan halkın artık tepkisiz kalmayacağını gösteriyordu. Tabii bu sefer emniyet müdürünü görevden almak o kadar kolay değildi ve hala bir ses yok.

Kafası kızan bir iş adamının belediye başkanına attığı yumruk biraz post kavgası gibi görünüyorsa da sonuçta yumruk kervanına eklendi.

Futbolcularımız geri kalırsa olur mu? Olmaz tabii. Antremanda Galatasaraylı Arda ve Caner birbirine girince yine yumruklar konuştu. Yaşıtlarının hayal bile edemeyeceği kadar para kazanan bu delikanlıların içlerinde biriktirdikleri ne sıkıntıları vardı ki patladılar.

Son günlerin en anlamlı ve muhteşem yumruğu Kuzey Kıbrıs’tan geldi. “Yes be annem” çığlıkları ile güzelim yurt parçasını ruma satmaya çalışan Talat, AB, ABD, RTE. Desteğine rağmen halkın yumruğunu yedi. Böylece Kuzey Kıbrıs satılmaktan kurtuldu.

Bütün bu kalkıp kalkıp inen yumruklara baktıkça neden AKPnin jet hızı ile anayasayı değiştirip yargıyı emri altına almaya çalıştığı anlaşılıyor. Halkın yumruğu havaya kalktı ve seçimlerde sandığa inecek. Bari ondan sonra gelecek hesap verme süreci fazla sancılı olmasın.

21/04/2010