Yunanistan'da ve Türkiye'de orman yangınları; doğayla omuz omuza yok olan insan

Yunanistan'ın Mora Adası'nda başlayan orman yangınlarında şimdiye dek 51 kişi hayatını kaybetti. Yerleşim birimlerine kadar ilerleyen yangın sebebiyle Yunanistan'da olağanüstü hal ilan edildi. Yer yer 60 kilometreye yayılan yangınlar ülkenin yarısını tehdit ediyor.

Manzara bu... Ülkemizde de, Yunanistan'da da, dünyanın bütün sıcak iklim-yeşil birlikteliklerinde bu yangınlar görülüyor. Görülüyor ve bizim içimizi acıtıyor.

Bana göre milliyeti, kimliği olmayan, şunun, bunun, onun tarafından sahiplenilmesi mümkünsüz şeylerin başında doğa gelir. Ormanlar, yüksek "oksijen" faydasını önce kendi muhitlerine sağlasalar da bütün insanlığın ormanıdırlar. Ayrımsız, insanların pisliğine, yarattığı kirliliğe, doğal afetlere dünyanın her yerinde bir cengaver gibi karşı dururlar.

Kalbi olan hiç kimse ne Ege ormanlarında, ne de Endonezya ormanlarında bir kaplumbağanın, bir sincabın, yılanın, karganın, ateşin altında cayır cayır yandığı o görüntüye dayanamaz. Geçtiğimiz yıl ülkemizde çıkan yangınlarda köylüler yok olan hayvanların feryatlarını duymuşlardı uzanamadıkları yerlerden. Bu görüntülere artık bakmaya bile dayanamıyorum televizyonlardan, resimlerini itiyorum, benim için kolay kaldırılmaz.

Bir gün biz bu ormanların, bu nehirlerin, bu canlıların ne kadar değerli olduğunu öğreneceğiz. Modern tüketim-üretim biçimi ile doğanın çelişkisi, bize bunu mutlaka öğretecek. İnsanların ölmesiyle doğanın ölümünün birbirinden ayrılamayacağını fark ettiğimiz anda bu güzel ormanların yok oluşuna kim bilir nasıl kahredeceğiz?

Ormanlar benim ormanım. Türkiye'de ve Yunanistan'da. Dünya bizim dünyamız. Çıkar oyunları, güç dengeleriyle yürüyen, silahlanmaya dayalı siyaset ne kadar unutturmaya çalışsa da hepimiz aynı gökyüzünün altındayız.

Irklar, kültürler, diller, dinler, bütün siyasetler, ideolojiler değişir, gelip geçer de, şu ormanlar yok olduğunda, nehirler kuruduğunda, birkaç canlı türünden başlayarak besin zincirini yaratan ekosistem bozulduğunda, insan yeryüzünden sonsuza dek silinip yok olduğunda, onu yeniden yerine koyamayız.

Hayvanlar doğayı kirletmez, onlar yaşamsal döngüleri içerisindeki görevlerini yerine getirip organize kirlilik yapmaz. Bunu bir tek beyinsel özellikleri gelişmiş insan yapar. Ve bunu bile bile, göre göre, yapmaya devam edenler, sorumsuz iş adamları, sorumsuz politikacılar, sorumsuz insanlar benim gözümde "iyi" değildir. İnançlı ise "İyi bir Müslüman", "İyi bir Hıristiyan" değildir. Ülkesinin suyuna sahip çıkmayan, halkına kükürt koklatan ve bundan yüreği sızlamayan adam, azınlıkları ve farklılıkları sevmiyor diye "Türk milliyetçisi" değildir. En önemlisi; altı milyarlık insan nüfusunun beş milyarlık bölümünü yoksulluğa terk edip, o beş milyar insanın doğanın dengesinden önce karnını doyurmayı düşünüyor olmasından dayanak bularak, gerçeklerin farkında olmasına rağmen aldırmadan kirleten, sorumluluğu da o beş milyarlık nüfus ile hayvanların yellenmesine atan muktedirlerin yaptığı "insan"lık değildir. Tabii önce, kendi kendini yok ettiği için mutlu olan "insan" ı sorgulamak gerekir.