Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '10

 
Kategori
Kitap
 

Yunusu denize bağışlamak

Bir Hasan Aktaş… Yazar, şair ve akedemisyen… Bir önceki incelemede Hasan Aktaş’ın yazarlığına değinmiştik. Bu yazımızda da şairliğine değinelim; “Çocuklar Yunusu Denize Bağışladılar” adlı şiir kitabından yola çıkarak. 35 güzel şiirin yer aldığı 64 sayfalık kitap. Haksızlığa tahammül edemeyenlere edilen hitap…

Hasan Aktaş sembolist bir imge şairi. Benim düşündüğüm gibi düşünüp düşünmediğini bilemiyorum, ama kitaptaki en zayıf / tek zayıf şiiri kitabın en başına koymuş. Bunun sebebi de Orhan Veli’ye Orhan Velice yaklaşmak olmalı, “Sen Beni Şair Ettin” adlı şiirle. Oysa hemen sonraki “Yel Değirmeni” adlı şiirdeki şu güçlü söyleyişe bakın:

“Boyunduruğa girmiş bir çift öküz
Karanlıkları yüklenmiş çekiyorlar
…”

Bir masalı bir şiirde çağdaş bir söylemle bundan daha güzel nasıl söylersiniz. Bir çocuğu bir büyüğe okumaktır bu söyleyiş ve devamında:

“…
Güneşi ikindi vaktine mayalayan çobanlar

Emeğin kutsal yağmuru
Altın iğnenin deliğinden geçiriyorlar ırgatlar

İşçiler, köylüler ve diğer emekçiler yaptıkları işin kutsallığında ve ağırlığı altında ezilmekteler… Bunun sancısını çeken Hasan Aktaş bu yüzden şair. Bu yüzden anarşist bir kişiliğe bürünmüş…

Ben Beethoven’i dinlerken doğayı dinliyor gibi oluyorum. Birçok müzisyende de aynı duyguyu yaşadım. Şimdi, şu anda “Cırcır Böceğinin Büyülü Hüzzam Konçertosu” cırcır böceği doğanın sesi, büyü bir geçmişin hazin ve gizemli sesi, hüzzam klasik müziğin yanık sesi, konçerto da batı dünyasının insanlık sesi, bunların birleşerek şiirleşmesi de Hasan Aktaş’ın yüreğinin sesi…

“…
Bir yelken olaydım
Süt köpüğü engin denizlere açılan
Demir ataydım
Keşfedilmemiş sevgi limanlarına
…”

Ruhumuz Eyyüb’ün sabrını toplar darı toplayan güvercin gibi. Tırnaklarımızda mehtap, ülkemizde karanlıklar ve şirpençe… Devrimci şiirler yazmayıp da ne yapalım. Minareler artık kutsal çağrının anlam derinliğini insanların yüreğine ulaştıramamakta. Rüzgâra sarılı duaların içi boşalmakta... İbadetler balçığa ve katrana dönüşmekte… Çocuklar annelerine, anneler çocuklarına kükürtlü sevgi sunmakta… Öyleyse gelin zümrüt birlikte sembolleştirelim Hasan Aktaş’ın dizelerinden yola çıkarak.

“…
Az gelişmiş erguvanlar ülkesinin
Sırça sarayı
Sultan-ı bürokrat diplomalı
Çok gelişmiş aristokrat bir kertenkele

Beyanatlar verdi
Süfyan yolu yarılırken
Zemheride incir çekirdeği çürüdü
Atmacalar uzayı silahlandırdılar
Yoksullar kan buldu
Yılanlar zehirlerini halka bağışladılar
…”

Ve sen ve ben ve bizden önceki ve sonrakilerin algısal düşlerine aranan neden…

“…
Baykuşlar selviyi
Rehin almışlar uğursuz bir gecede


İyi akşamlar yalancı… Yalancı şafak!”

Ve kitaba adını veren şiir “Çocuklar Yunusu Denize Bağışladılar” ruhunu ve yüreğini aklına tanıtan bir şairin hikâyesi… “Büyülü kelimelerin eşiğinde süzülerek” akan duygular… Hayatı insanla, insanı devrimle buluşturdular bir gece yarısı bir şamdanın altında. Kelimeler pervâne, dizeler merdâne... Bu şiirler insanı halkın özgürlük ve adaletine nikâhladılar, desek yalan olmaz, sanırım.

Buyurun bakalım.

12 Aralık 10
Ankara
 
Toplam blog
: 74
: 571
Kayıt tarihi
: 24.12.07
 
 

1965 Tortum doğumluyum. Ankara Gazi Üniv. Fen Edebiyat Fak. mezunuyum. T.D.E öğretmeniyim. İki ço..