Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Nisan '08

 
Kategori
Güncel
 

Yurdum insanından marifetleri

Yurdum insanından marifetleri
 

KURNAZ TİLKİ


-Yurdum insanının imitasyon kültürü müthiş.
-Sadece imitasyon mu?
-Hayır.
-Aynı zamanda, üretim kabiliyeti son derece yüksek.
-Her şeyi daha bir kaliteli göstertmek adına, olmadık taklalar atarak, üretim yapıyorlar!
-Haber bu ya!
-Zeytinyağına pamuk yağı karıştırılıyormuş.
-Başka.
-Kurutulmuş ve baytalamış peynirler, eritilerek, eritme peynir haline getiriliyormuş.
-Sonrası mı?
-Tabi ki piyasaya sürülüp, satılıyor.
-Bunu bilmeyecek ne var.
-Bizlerde bir güzel bunları alıp afiyetle yiyoruz.

* * * * *

-Aman tanrım şu dahiyane buluşa bakın!
-Elli yıl düşünsem aklıma gelmez.
-Yemin billah gelmez.
-Bayat tavukları çamaşır suyu ile beyazlatarak, piyasaya sunuyorlarmış.
-Midem hareketlendi birden.
-Yerinde durmuyor.
-Of demekten başka bir şey gelmiyor elimden.
-Oda ne?
-Tereyağına patates ve margarin karıştırılıyormuş.
-Pes doğrusu.
-Ama diğerlerinin yanında, mütevazi kalıyor.
-Hiç olmazsa patates ve margarin.
-O kadar önemli değil.
-Ha bir arada belki hatırlarsınız.
-Bal’a mazot katıyorlardı.
-Halende yapıyorlardır.
-Bende hep düşünüyorum.
-Neden son yıllarda kanser vakalarında bu denli artış var diye..

* * * * *

-Neyse efendim.
-Biz devam edelim.
-Ve bakalım yurdum insanının bilumum icraatlerine.
-Şuna bakın.
-Dahiyane bir buluş!
-Leblebi tozuna tuz.
-Fıstık tozuna ise bezelye ve boya karıştırılıyormuş.
-Salam ve sosislere tavuk derisi, tavuk bağırsağı ve taşlık karıştırılıyormuş.
-Zaten biliyoruz bunları.
-Bile bile lades diyoruz.
-Valla ben salam ve sosis yemediğim için, yiyenler düşünsün.
-Mesela efendim şu icaraate ve şu dahiyane buluşa bakın!
-Yoğurdu katı hale getirebilmek için yapılan şu icraate canım.
-Büyük baş hayvanların yağından bir toz elde ediliyormuş.
-Ve bu toz jelatin haldeymiş.
-Yoğurda katıyorlarmış.
-Oluyormuş köy yoğurdu!
-Hani köy yoğurdu olunca biz hemen atlayıveririz ya üzerine.
-Aman ha dikkat.
-Sakın pazarlarda köy yoğurdu diye satılan yoğurtlara yanaşmayın.
-Bu durumu Antalya’nın köylülerinden öğrenmiştim zaten.

* * * * *

-Memleket insanımın baş ucu yemeğidir döner kebap.
-Açıkta satılacak.
-Herkes sıraya girip, ekmek arası dönerini alıp, hapur hupur yiyecek.
-Oldum olası döner yiyemedim.
-Eskiden İstanbul’da yaşadığım dönemlerde, dönere sempati duyardım.
-Ama öyle pek döner yiyip yemediğimi hatırlamam.
-Antalya’ya yerleştim.
-Antalya yaz aylarında çok sıcak oluyor.
-Ve her yer dönerci dükkânları.
-Yazın, 40 derecelik sıcağında.
-Ve feci bir nem ortamında.
-Alabildiğine ter akıtıyoruz.
-Yani dondurma gibi eriyoruz.
-İşte bu yüzdendir ki döner kebaba bakamaz oldum.
-Kokusu bana itici gelmeye başladı.
-O döner kebaplar yüzünden Kaleiçine girmez oldum.
-Hep yolumu çevirdim.
-Ne yapıyorlarmış döner kebaba?
-Hemen bakalım.
-Tavuk sakadatı ve öğütülmüş tavuk bacağı takviye ediyorlarmış.
-Her halde daha lezzetli oluyordur.

* * * * *

-Hani şuda bilinmeyen bir şeymiş gibi yazmış gazete.
-Efendim son kullanma tarihi geçmiş sucuklar, yeni yapılanlarla karıştırılıyormuş.
-Mesela çöpe atılması gereken akciğer parçaları var ya.
-Onlarıda bir güzel karıştırıp, lezzetli sucuklar imal ediyorlarmış!
-Bu yılların taktiğidir.
-Ne yapsınlar yani?
-Çöpemi atsınlar!
-Pes doğrusu!
-Onca zararı ziyanı kim karşılayacak?
-Onca zarar ziyan insan sağlığından daha mı önemsiz?

* * * * *

-Kırmızı biber, eşittir kiremit tozu.
-Her zaman yapılan şey.
-Gazetede yazmış.
-Sanki yeni bir şeymiş gibi.
-Ben bildim bileli kırmızı bibere kiremit tozu karıştırırlar.
-Herhalde yemekler daha bir leziz oluyor kiremit tozlu kırmızı biber dökünce yemeklere!
-Belli olmaz.
-Yurdum insanı bu gibi konularda müthişte bir pazarlama tekniğine sahiptir.
-Mesela.
-Müşteri geldi dükkâna.
-Kırmızı biber alacak.
-Hemen satıcı “Kiremit tozlu kırmızı biber” der.
-Ve ilave eder.
-“Bak abla, kiremit tozlu kırmızı biber, yemeklere daha bir lezzet katıyor”.
-“Bir dene, eğer bir daha almazsan, ben bir şey bilmiyorum”.
-“Benim hanım geçen yapmıştı bir tas kebap”.
-“Kiremit tozlu kırmızı biberi bir serptim içine, sorma gitsin”.
-“Az kalsın parmaklarımı yiyecektim”.
-“Sen hiç takma kafana, al sen kiremit tozlu kırmızı biberi”.
-“Memnun kalmazsan paranı iade ederim”.
-Ya işte böyle.
-Yurdum esnafının klasik pazarlama dilidir.
-Ve satar malını.
-Ne yapar eder satar.

* * * * *

-Karabibere renk alması için kanserojen boya katılıyormuş.
-Hık mık.
-Oda ne.
-Kanserojen boya.
-Karabibere katıyorlarmış.
-Kanım dondu.
-Yok yok.
-Şaka yaptım.
-Kanım falan donmadı.
-Aksine, bence mütevazi bir şey!
-Hani öyle çokda abartmamak lazım!
-İnsanlar kanser olacakmış!
-Olsunlar!
-Herkes zaten birbirini boğazlamıyor mu?
-Kız anasının boğazını kesmiyor mu?
-Çocuk sevgilisini kıskandığı için böğrüne hançer saplamıyor mu?
-Ne olacak yani karabibere kanser yapan boya katılmışsa.
-Bunlar basit şeyler.
-Geçelim bunu.

* * * * *

-Hafızamızı kurcalayalım.
-Ne zamandı tam yılı acaba.
-Hani şu sahte rakı mevzuu vardı ya.
-Kaç insan yaşamını yitirmişti sahte rakıdan.
-Kaç insan kör olmuştu.
-Böyle bir dramıda yaşamıştık hatırlayacaksınız.
-Feci bir dramdı.
-Hani yukarıda yazanlara şaşırmamak lazım.

* * * * *

-Milliyetçi ve mukaddesatçı yurdum insanı.
-Marka çalma konusunda adeta uzmanlık örneği sergiliyor.
-Ve aslından daha kaliteli taklitler üretiyor.
-Antalya’nın turistik bölgeleri bilumum taklit ürünlerle doludur.
-Çanta.
-Ayakkabı.
-Parfüm.
-Deri.
-Ve daha nice ürünler.
-Ve bütün ünlü markaların taklitleri mevcut.
-Yok diye bir kavram yok.
-Her şey var.

* * * * *

-Yani efendim.
-Sahtecilikte.
-Taklitte.
-Ve bilumumum hırsızlıkta dünya şampiyonluğuna aday olabiliriz.
-Yurdum, taklitler ve sahtecilikler yurdu oldu.
-İnsanın içi sızlıyor.
-Ne acı.
-Çocuklarımızın bayramlarının bile içine ettik.
-Şeker bayramlarında çocuklar şeker yemenin tadına varırdı.
-Sağolsunlar şeker bayramlarında şeker yemeninde hakkından geldiler.
-Aslında geldiler demek, ettiler demek yanlış.
-Elbirliği ile yapıp, ettik.
-Kumaş boyalarını şekerlere kattık.
-Ve çocuklarımıza yedirdik.
-Bizler yaptık bunları.
-Hiç yüzümüz kızarmadan.
-Hiç utanmadan.
-Bu gün yediğimiz bütün sebze ve meyveler külliyen hormonludur.
-Hormonsuz tek bir ürün dahi yok.
-Ve tarım ilaçlarının istisnasız insanları kanser yaptığı sabitken.
-Ama hiç kimsenin kılık kıpırdamıyor.

* * * * *

-Lisede okurken, edebiyat öğretmenimiz anlatmıştı.
-Kulakları çınlasın.
-Bir devlet büyüğümüze sormuşlar.
-“Efendim İstanbul’a bu kadar göç fazla değilmi?”
-“Bu kadar insan bir arada nasıl yaşar.”
-Devlet büyüğümüz yanıt vermiş.
-“Sen merak etme.”
-“Birbirlerini düzerek yaşar giderler.”
-Devlet büyüğümüz kim mi?
-İsmi bende saklı kalsın.
-Bu gün yurdumda olan budur.
-Biz birbirimizi hallederek yaşayıp gidiyoruz.
-Bir şekilde devran dönüyor.
-Ve hiç kimseninde, utanmaktan, yüzü, zerre olsun kızarmıyor.

http://www.hurriyet.com.tr/saglik/8677498.asp?gid=229&sz=67806

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..