Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ekim '08

 
Kategori
Hayvan Eğitimi
 

Yüreğe Çöken Acı: Gülçiçek

Yüreğe Çöken Acı: Gülçiçek
 

 

Hiçbir şey acıdan daha hızlı gelemez.”

Boileau

Dinginliğin katmerleştiği temmuz pazarı evde dinlenmekte iken birden balkondaki kafesin boş olduğu gözüme, ordan da yüreğime ve beynime çarptı!

Sonrasında acı umarsızlığıyla karabasan oldu çevremizde. Eşimle birlikte şaşırdık! Kafesine kezlerce baktık. Yok, yok...Yuva bomboş! Birliktelik, mutluluktu bir bakıma. Onsuz kalmanın sessizliği; gözyaşı, acı oldu dakika dakika!

Anılar yine şeritleşti beynimde. Acılar depreminde Gülçiçek / Anılar tomurcuğu yine çiçek çiçek... Birlikteliğimiz süresince gönülgücü (moral) verirdi. Zaman zaman kimi sözcüklerin yanı sıra “Günaydın, öpüş babacığım.” Sözcüklerini esirgemezdi. Uyuduğumda o da kestirirdi. Soğukta titreyen, sıcakta gerinen, yaşam çizgimde nazar boncuğum oldu göz göz. Bir olmak için koşardık birbirimize. Acıda sevinçte, soğukta sıcakta yine birlikte... Eve gelince gözüm hep onu arardı!

Çicero’nun düşüncesiyle: “Acı tanımamış olmak, büyük bir acıdır.” Ne ki, ne kadar acıyı tadarsanız tadınız, yeni bir acı yine de çok acıdır! Bunu tadanlar bilir. Ok yaydan çıkarcasına uzaklaşmış. Birkaç kez uçuşu gözümüze çarptı. Ancak aşağılardan beşinci kata gelmesi olanaksızdı. Komşular durumumuzu gördüler. Acıyı karınca kararınca paylaşanlar oldu. Mahallenin çocuklarını görevlendirdik. Bir türlü bulunamadı. Yüreğe çöken acı, saatlerce bitmek ve çekilmek bilmedi. Çöreklendi de çöreklendi!

Beş saat kadar sonra balkonda çay içerken gözüm karşıya takıldı. Görür gibi oldum. Gözlerime inanamadım! Tekrar tekrar baktım. Evet o dönmüştü! Mucizeye gerçekleşmişti! Eşime kuşun döndüğünü gösterdim. Baktı ve ilkin o da inanmadı! Yineledim, anlaşıldı. Kalktı, muhabbet kuşumuz, (Gülçiçek) omzuma kondu. İçeri aldık, dudağımı ısırdı!  Hem suçlu hem güçlü olarak. Kuş yuvaya dönmüştü.

O denli becerileri oldu ki hepsini anlatamadım. Çoğu şaşılacak türden! Anlatmam ve betimlemem kolay olmaz. Anlatılmaz yaşanır.

Birkaç yıl sonra nakil isteyerek Tekirdağ'dan Edirne'ye atandım. Orada da birkaç yıl bize gönülgücü verdi. Ne ki büyük Marmara depreminden birkaç gün sonra esen yelin perdeleri aramalasıyla karanlığa karıştı! Günlerce acısı yüreğimde yer etti. İşte asıl o zaman, gözyaşı karanlığım oldu!


Gözyaşı karanlığımdır

Sekiz yıllık yaşamdaşlığı
Engin mutluluktu bir bakıma
Acılar denizinde gözyaşım gülçiçek
Dünden bugüne ulaştı yakınıma
Anılar tomurcuğu açıldı çiçek çiçek

Gönülgücü verdi bana
Gölge etmedi hiç mi hiç
İki candan indik bir cana
Yediğimde benimle yedi
Sakınmadık sevgiyi birbirimizden
Uyuduğumda o da kestirdi.

Telefon başında birlikte
Televizyon karsında bir arada
Canımdı, bir tanemdi, kekliğimdi
Soğukta titreyen, gerinen sıcakta
Göz göz nazarlığımdı evde
Her şeyi duyardı, sezerdi
Birlik için koşardık birbirimize
İçime ılık ılık akan pınardı
Acıda, sevinçte yine birlikte
Canımdı, ciğerimdi, gülçiçeğimdi
Acıda bakışır, sevinçte coşardık
Karanlığın fırtınalaştığı günümde
Ninem bakışlı, yürek yakışlıydı.

Ağustos gecesi sarsıldı Marmara
Yorgunlukla dinginlik iç içe
Gecenin kör karanlığında
Çığlık çığlık bağırdı
O da duyarlıydı insanca
Sonrasında karanlıkla özdeşleşti
Acı kanat kanat beynimde
Yıldırım oldu çaktı
Onsuz sessizlik yüreğimde
Yaşamı sevdiğince özgürlüğü de sevdi
Yapısı gereği canın can parçasıydı
Kendini de bitirdi, beni de.

Dün sevginin adıydı
Bugün kaybetmenin karanlığı
Dize dize sevdim onu
Karanlıkta yitirdim
Oldum olası sevmem karanlığı
Veda bile etmeden
Bir ağustos gecesinde gitti
O şimdi yok
Gözyaşı karanlığımdır şimdi.

Muhsin DURUCAN

 

*

 
Toplam blog
: 782
: 1295
Kayıt tarihi
: 18.08.08
 
 

Kırşehir Erkek İlköğretmen Okulu'nu, İzmir Buca Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünü, İstanbul Çapa M..