Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mayıs '10

 
Kategori
Güncel
 

Yüreğim Ağrı 'yor!..

Yüreğim Ağrı 'yor!..
 

yağmur yağıyordu, ölüm şehre gelmeden önce..


Şimdi ölüm bile yetmiyor,
acılarımızı tartmaya..

Kimi zaman, bazı anları daha önceden yaşamış gibi oluruz. Bu anı daha önce yaşamıştım diye düşünürüz. Böyle durumlar için herkes bir şeyler söyler, kendince yorumlar yapar. Kimisi " deja vu " der geçiştirir, kimisi " sanrı " der susar.. Peki yaşadığımız, ama gerçekten yaşadığımız felaketlere nasıl bir yorum yapmalı. Deprem felaketi, sel felaketi..

Yine bir sel yaşadık. Yine bir felaket.. Bu kez Ağrı.. Yine binlerce bina çöktü, yine binlerce bina girilemez durumda. Yine insanlarımız öldü, yine binlercemiz yaralı. Yine en yetkili ağızlardan “ geçmiş olsun.. başınız sağolsun ” mesajları, yine en yetkili ağızlardan “ devlet olarak yaraları saracağız ” söylemleri. Yine, yine, yine..

Biz bu anı yaşamıştık, çok değil birkaç vakit önce, arka arkaya, hem de en gerçeğinden. En büyüğünden, en kanlısından, en rezilinden, en, en, en.. Bütün dünya biliyor!..
Dersler çıkarmıştık, en azından öyle sanıyorduk. Dersler çıkartmış olmalıydılar, ama ders yaparken yine sular altında kaldık..

" Utanırım,
utanırım fıkaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak..
Üşür fidelerim,
Harmanım kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin,
Atom güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
kalmışım bir başıma,
Bir başıma ve uzak.
Biliyor musun.. "

Gördük çıkarılan dersleri. Öfkenin kendilerine yönelecek olmasından dolayı ölü sayılarını halktan saklamayı öğrenmişlerdi. Yıkımın gerçek boyutunu gizlemek için, yardıma gelen halkı engellemeyi öğrenmişlerdi. Biran önce, en azından görüntüyü kurtarma düşüncesiyle, daha enkaz altında cesetler olduğu bilindiği halde büyük iş makineleriyle enkazın kaldırılması gerektiğini öğrenmişlerdi. Yardım olarak gelen üçbeş çadırı kurup bir de kırmızı halılarla, kurdelalı açılışlar yaparak halka, “bakın devletimiz çalışıyor ” dan öte kendine pay çıkarmayı öğrenmişlerdi. Ve yardım için gelen paraları, malzemeleri iç etmeyi.. En iyi öğrendikleriydi onların. Kısacası sistem fırsatçılık, örtbas, hamaset üzerine bol-bol pratik yapmıştı uzak-yakın tarihte.. Devlet halkın yararına samimi olarak ders çıkarmış mıdır bilinmez, ancak umarım halk kendi yararına dersler ezberletmiştir artık belleğine ve yürür üstüne..

" Yürü üstüne üstüne
Tükür yüzüne celladın
Fırsatçının, fesatçının, hayının.. "

Bu arada; binalar, yapılmadan önce denetlenmeli mi? Daha önce yapılan binalar kontrol mu edilmeli? Binaların sağlamlaştırılması için neler yapılması gerekir? Modern kentlerde altyapı nasıl olmalı? Doğal olayların ' afet ' e dönüşmemesi için neler yapılması gerekir? Ve bu doğal olaylardan yitik ölümler çıkmaması için çareler nelerdir. Bunlar çok önemli şeyler değildi anlaşılan, çünkü yaşanan pratik bu ve ilk değildi..

" Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.."

Halk soruyordu artık, “ kim yaptı? kim inceledi? kim ‘olur’ dedi?”. Soruyordu “ gelen yardımlar ne oldu? benim adıma toplanan paralar ne oldu?” diye soruyordu.. Soruyordu, çöken evde can veren 13 yaşındaki Gamze 'nin kutsal Ağrı Dağı 'na yaslanmış hayallerinin hesabını.. Bir daha “ ben bunları yaşamıştım.. ” dememek için hesap soruyordu..

"Anadoluyum ben,
Tanıyor musun?.. "


14.Mayıs.2010
Kerem Porazan

 
Toplam blog
: 59
: 14527
Kayıt tarihi
: 17.12.09
 
 

İmgelemelik 'ten düştüğü 6.Mayıs.Bindokuzyüz... ~ fi tarihinden bu yana; Sonsuzluk 'da insan.. Yüre..