- Kategori
- İlişkiler
Yüreğim bazen kepçe bazen kaşık hep bir yarım aşka bulaşık
bu fotoğrafı ben çektim ,işte ben kendimi böyle görüyorum
Büyük aşk depremlerinden sonra bazıları kabuğuna çekilirken bazıları da daha da bir arsızlaşır, yağmurdan hemen sonra biten otlar gibi kaplayıverir aşk bahçesini...
Aşk varken insan hapistir biraz. Sevgilimiz kıskanmasın diye bazı etkinliklerden uzak durmuşuz, kümesimizin dışına pek çıkmamışızdır. Aşk bitince hemen diğer kümesleri keşfetme çabası başlar.
Özgürüz ya....
Sevgilimizle mutlu mutlu yaşarken unuttuğumuz özelliklerimizi yeniden hatırlarız.
Resim yaptığımızı
Şiir yazdığımızı
Gitar çaldığımzı...
Bu silahları yeniden kuşanır kendimiz insanların arasına bir şövalye edasıyla salarız.
Çoğu zaman bizim Donkişot olduğumuz çevremiz tarafından bize hatırlatılır. Hemen kendimize çekidüzen verip şatomuzun taşlı koridorlarına çekiliriz. Heyhat, bazen de bizi öyle bir doldururlar ki Donkişotluk kaçınılmazdır.
Donkişotluk insanın gözünü öyle bir kapatır ki...
Çevremizideki her kadının bize aşık olduğu hissine kapılırız, herkesin bize hayran olduğnu düşünürüz. Hele 40'lı 50'li yaşlardaysak, buna bir de "çıtır" hastalığı eklenir.
Bunca kalabalıktan nasıl olup da bir sevgili çıkaramadığımızı düşünürüz.
Kafamız karışır.
Hani çok yıldızlı otellerin açık büfe yemeklerinde tabağımızı tıka basa doldurduğumuz halde sofradan doymadan kalkarız ya.. .Bir ondan bir şundan; aman şundan da alayım... Aaa, bundan daha önce hiç yememiştim deyip tabağımzı doldurup da oturduğumuz sofradan aç kalkarız , üstelik midemiz bulanır.
Aşk depremlerinden sonra yalnızlık tsunamisine yakalananlar ne yapacaklarını bilmez haldedirler.
Herkesle flört ederler, herkese mavi boncuk dağıtırlar; ama gerçekten birlikte olabilecekleri kişiler bunları fark ettikleri için uzaklaşırlar çevrelerinden. Böyleleri herkesle flört etme hakkına sahitir ama bunların ilgi duyduğu kız asker yolu bekler gibi evde oturacak onu bekleyecektir.
Ama hayat böyle değildir tabii. Donkişot, yeldeğirmenine çarptıktan sonra iş işten geçer...