Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ağustos '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Yüreğimde seni de götürüyorum..

Yüreğimde seni de götürüyorum..
 

"Seni çok özledim " dedi kadın çerçevede ki resme küçücük bir öpücük kondurarak. Sonra alıp göğsüne bastırdı... Yumdu gözlerini gecenin sessizliğinde hıçkırıklara boğuldu.

Sessiz gece şahidiydi , odadaki eşyalar yas tutuyordu aylardır gidenin ardından. Sürdüğü koku, içtiği sigaranın tütün kokusuyla birleşip tüm odaya sinmişti. Seviyordu geride kalanları.. Onsuzluğu her geçen gün, her saniye biraz daha zorlaştırıyordu bu ölüm sessizliği... O, onsuzlukta yok olmaya mahkum etmişti kendini...

Yanında çırılçıplak kaldığı tek insandı. Rol yapmadan, makyajsız , en sade kıyafetlerle, yalın ayak, tepesine kalemle, çatalla, bıçakla topladığı saçlarıyla , sadece o görebilmişti... Şirket müdiresi , okumuş , yüzlerce insanın sorumluluğunu taşıyan, dünyayı dolaşan kadın değildi onun yanında... Küçücük bir çocuktu . Şımarık, ağlayan, gülen, hayatı hiç yaşayamamışçasına yeniden tanımaya çalışan, utanıp önüne bakan küçücük bir çocuk...

Salıncakta sallandıkları günü hatırladı. Aniden bastıran yağmurda sırılsıklam olup arabaya koşmaya çalışırken çamurların içine düşmeleri geldi aklına. Yerden ıslak toprak alıp yüzüne sürmüş, o da misilleme olsun diye saçında ki tokayı açıp, upuzun saçlarını çamura bulamıştı. Sonra en yakın benzinci de insanların tuhaf bakışları arasında kahkahalarla gülerek tuvalete girip temizlenmeye çalışmaları geldi aklına...

Soğuk bir kış gecesinde, dışarıda kar yağıyordu. Yürekleri yangın yeriydi. Beyaz saten, incecik askılı kısacık geceliği vardı üzerinde. Pencereyi açtı. Çıplak ayaklarının üzerinde hafifçe yükselerek başını dışarıya uzattı. Bütün yüzü bir anda karlarla örtüldü. Odaya çevirdi yüzünü. Uyuyordu -herşeyimsin- dediği varlık. Usulca sokuldu ve buz gibi dudaklarını tenine değdirdi. Sımsıkı sarıldı. Gecenin bir yarısında yaptığı bu soğuk şakanın, buz gibi duşun altında biten cezası geldi aklına..

Bir hafta süresince ateşler içinde yatmalarını anımsadı. Ateş öncesi gelen üşüme nöbetlerinde birbirlerine sarılıyor, ateşleri yükseldiğinde de çırılçıplak soyunuyorlardı. Bir sabah eve temizliğe gelen kadının çığlıklarıyla uyandılar. İkisini öyle görünce çığlık atıp kaçmış bir daha da gelmemişti. Gülümsedi kendi kendine...

Gözlerinin içine bakıp - kadınımsın- derdi. Herşeyimsin. Utanır gözlerini kapatırdı. Sonra en olmadık zamanlarda tutan gülme krizlerini hatırladı... Onun bu durum karşısında ateş saçan gözlerle kendisine ters ters bakışlarını ve aldığı cezaları anımsadı. Aynı sigarayı içişleri ve hep en son nefesi kendisi içip söndürdüğü için kavgalarını duyumsadı bir an...

Bir ıslaklık hissetti göğsünde... Tüm bunları yeniden yaşarken gözyaşlarına hakim olamamıştı. Açık yaraya dokunmak gibi olmuştu anılar. Acı , ızdırap ve kıvranma... Yokluğunda acı içerisinde kıvranıyordu.. Gündüzler bitsin diye iple çekiyordu.. Gecede o vardı , onsuzluğun hüznü vardı, odasında o kokuyordu...

Yavaşça kalktı, isteksiz adımlarla pencereye yöneldi.. Dışarıyı seller götürüyordu. Bu umulmadık sürpriz karşısında şaşırdı. Geceye kaldığı yerden devam etmesi için nedeni vardı. Yağmur...
Başını gökyüzüne kaldırdı. Yıldızlar, ay seni terk etmiş , ben gibi kaybettiklerine , yalnızlığına ağlıyorsun dedi kendi kendine. Elini uzattı dışarıya. Yağmur tanecikleri düştü avuçlarına...Önce yavaş yavaş, sonra hızlanarak.. Uzun uzun baktı avucunda toplanan suya.. Ve ani bir hareketle açtı avuçlarını . Akıp gitti bir anda.. Bomboş kaldı avuçları.. Tıpkı aşk gibi dedi ....

Sokak lambasının altında bir adam, başında kasket , pardösüsünün yakalarını kaldırmış onu seyrediyordu..İçeriye girmesini beklemişti uzunca bir süredir. Ağır adımlarla yaklaştı, son bir kez pencereye baktı . Bütün ışıkları sönmüştü sanki koca şehrin..Anahtarını çıkartıp apartmanın kapısını
açtı. Posta kutusuna yöneldi bir zarf ve elinde ki anahtarları bıraktı. Usulca çıktı ve karanlığa karıştı..

Sabahın ilk ışıklarıyla uyandı. İsteksizce giyindi. Konumuna uygun maskesini taktı ve çıktı evden..
Posta kutusunda ki beyaz zarf dikkatini çekti. Önce anahtarları gördü. Kalbi yerinden çıkacakmış gibi oldu o an. O buradaymış !! dedi kendi kendine. Zarfı aldı eline. Dizleri tutmuyordu sanki. Merdivenin basamağına oturdu. Zarfı açtı..

ÖYLESİNE SEN OLDUM Kİ KADINIM, KENDİMİ BULMAYA GİDİYORUM...AĞLAMA İNCİ TANEM...YÜREĞİMDE SENİ DE GÖTÜRÜYORUM... SONSUZ AŞKIMLA..

 
Toplam blog
: 347
: 1365
Kayıt tarihi
: 31.10.07
 
 

İstanbul 25 Temmuz : /… İşletme tahsil ettim. Özel ilgi alanım olduğu için 2 yıl Psikoloji okudum..