Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '12

 
Kategori
Güncel
 

Yüreğimizdeki depremler…!

Ne zaman bir çığlık duysam, olduğum yerde çakılır kalırım. Ne zaman ağlayan birini görsem, gözyaşlarım içimi doldurur.

Acı çekmek kadar acılara tanık olmak da zordur bu dünyada. Hesapsız gelir bu tanıklıklar, aniden ve beklemeden. Tıpkı deprem gibi, tıpkı terör gibi, tıpkı kurşun gibi. Gelir ve alır canları..

Yeryüzü sarsılır, binalar yıkılır, insanlar taş, toprak, beton altında kalır, ölür. Sonra titremeler geçer, binalar yapılır, yaralar sarılır. Yaralılar iyileşir, ama gidenler gelmez. Depremler gelir geçer, terörün biri biter, biri başlar, kurşunun biri gider, biri gelir, olaylar unutulur, yaralar sarılır ama içimizdeki deprem hiç bitmez.

Hele ki betonun altında kalan bir sevdiğinizse, hele ki kurşunun aldığı oğul evladınızsa, içinizdeki acı hiç dinmez. Nerede yaşarsanız yaşayın, kim olursanız olun o çığlıklar sizi de bulur, o gözyaşları sizin de içinize akar. Orada olmanız gerekmez, bedeniniz olmasa bile ruhunuz tanıktır her şeye. Acı çeken ruhunuzdur, yüreğinizdir.

Gazetecilik herkesten çok tanıklık etmektir bu olaylara, bu acılara. Duyar duymaz koşarsınız, nerede olursa olsun acının vatanı. Ve gördükleriniz, duyduklarınız, yaşadıklarınız önce beyninizin kıvrımlarında dolaşır, damarlarınızdaki kanı çeker, gözyaşlarınızı ılık ılık içinize akıtır ama siz görevinizi yapar, anlatırsınız tanık olduklarınızı.

O kadar çok şehit cenazesine katıldım ki, o kadar çok feryat figan eden ana-baba, eş çocuğun fotoğrafını çektim ki, Türk Bayrağı’na sarılı bir tabut görünce omuzlarda giden, gözüm dolar, dudaklarım titremeye başlar, duyduğum tüm çığlıklar, ağıtlar yeniden yeniden yeniden gelir kulağıma..

Depremin beni bir yaprak gibi sallamasını da yaşadım, duvardan duvara top gibi fırlatmasını da, yıkıntılar altından gelen feryatları da duydum, evladını kaybeden ananın figanlarını da.. Sağ kurtulanların sevincini de fotoğrafladım, morgta üst üste yığılmış sahipsiz cesetleri de.. Hiçbiri çıkmaz aklımdan, kare kare geçer her defasında gözümün önünden.. Kendimi koyarım onların yerine, ağlarım kimse görmeden..

İçimdeki acı hiç dinmez, tıpkı şehit ana-babaları, eşleri, çocukları gibi, içimdeki sarsıntı hiç bitmez tıpkı sevdikleri tonlarca beton altında kalmış insanlar gibi…

Depremler yaşanır, binalar yıkılır, insanlar ölür ve zaman derman olur tüm acılara, dertlere, ama içimizdeki deprem hiç bitmez, bakar durur bir ana, artık hiç gelmeyecek evladının fotoğrafına.

Biz tanık oluruz sadece o acılara…

Ama tanık olmak yetmiyor…

Ortak olmak, birlikte ağlamak, birlikte sarmak gerek yaraları… Neredeyse acının vatanı, yüreğimiz orada atmalı…

Tek yürek olmalıyız, depreme karşı da, kurşuna karşı da..

Sen, ben demeden, ayrı gayrı yapmadan…

Tuncay DAĞLI

 

 
Toplam blog
: 121
: 1472
Kayıt tarihi
: 23.08.07
 
 

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü mezunuyum. 28 yıllık g..