Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

23 Aralık '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yüreğimizdeki sevgi

Yüreğimizdeki sevgi
 

Hava yağmurlu, bulutlar kendi renklerini kaybetmiş, sanki kirlenmiş gibiler.

Benim gençliğimde yaptığım resimlerdeki bulutlar bu bulutlardan değil eminim. Daha beyaz

Daha aydınlıklardı ne oldularsa şimdi daha kirliler…

Oturdum yarı uykulu geziniyorum sosyal sitelerde, aklımda birçok şey var hangisi yazayım diyorum ama mahmurluktan karar veremiyorum ta ki, çok değerli öğretmenim “İnci Türeli” nin paylaşımlarına bakarken gördüm, işte bu konuda yaz dedim kendi kendime. Anlayacağınız işte bu yazının ilhamı Sevgili öğretmenim İnci Türeli’ ye aittir.

Siz ne yaparsanız yapın yıllar inanılmaz bir hızla geçiyor, yıllar boyu durmaksızın mutlu olmak için çabalarımıza rağmen hala başladığımız noktadan bir adım ileriye gidemediğimizi fark ediyoruz. Elde avuçta hiçbir şeyin olmadığını da görünce ister istemez çok eskilere yani ilk başladığınız zamanlara gidiveriyorsunuz. Özlüyoruz kardeşim “çocukluğumuzu” özlüyoruz. O zamanlar daha mı mutluyduk yoksa mutluluğun kıymetini o günlerde daha mı iyi biliyorduk acaba?

Dostlarımdan da biliyorum. Bila istisna hepimiz “mutluluğu” istiyor ve arıyoruz. Mutlu olmak mutlu yaşamak için değil mi onca sıkıntı onca çabanın sebebi, habire çabalıyoruz.

Çalış çabala bakıyorum avucumun içine elde var sıfır deyince o zaman kendi kendime soruyorum; nerede hata yapıyoruz, mutluluk bize ağır geliyor altında mı eziliyoruz, yoksa çocukluğumuzda doğal olarak sahip olduğumuz o güzelliği kaybettiğimiz için mi?

Geçenlerde çok sevdiğim bir yazar hanımefendi ile Atatürk caddesinde ara sokaklardaki bir çay ocağında oturmuş konuşuyoruz. Mutluluğu yaşamak için neler yaptık neler yapmadık bir liste yapsak nasıl olur acaba, dedik ve aldık elimize bir kâğıt kalem yazdık çabalarımızı alt alta, gördük ki kendi mutluluğumuz için dediklerimizin çoğu bizim dışımızdaki öğeler içinmiş.

O zaman ikimiz bir ağızdan, “bizi bizden başka hiçbir şey mutlu edemez” bak yaptıklarımıza çoğu bizim için değil ki başkaları için, nasıl mutlu olalım, dedik ve güldük…

Çocukluk yıllarımızı atlatıp genç olduğumuzda hayatımızda birçok öncelikli engel vardı başkaları üzülmesin alınmasın küsmesin ayıp olmasın diye bir çok güzellikten vazgeçmişiz. Okula başlamışız okuldaki mutluluk kendimiz için olmamış ki yine ailemizin mutluluğu için olmuş. Saç uzatma demişler uzatmamışız spor yapma, ders çalış demişler harfiyen uymuşuz. Mutluluk oyunu bir nevi…

Sonra güzel aşklar yaşamışız yaşanması gereken her şeyi birlikte yaşamışız, işte tam bana göre dediğimiz bir işe girmişiz, araba almışız mutlu olduğumuzu sanmışız. Oysa zaman geçince şöyle geriye dönüp bir baktığımızda “mutlu olmadığımızı” anlamışız neden? Çünkü hani içimizdeki bir çocuk vardı o ilk zamanlar hep mutlu olan, bizi büyüyünce işte o çocuğu bir türlü mutlu etmeyi becerememişiz meğer. Ne yaparsanız yapın onu mutlu etmeden mutlu olamazsınız. Anladık da ne zaman çıktı bu ortaya derseniz kolay; o çocukla mücadele edecek gücü kendimizde bulamadığımız zaman…

Mutluluk bizim içimizde bunun farkına varmak “mutlu” olmak için atılan ilk adımdır. Bir insanı mutlu edeceğine inandığımız çok şey aslında gelip geçici şeylerdir. Önemli olan kendimizi nasıl hissettiğimiz kendi içimizde nasıl oluğumuzdur, bunun adı “huzurdur.” Huzur bulmadan mutlu olmak neredeyse imkânsızdır. Görme özürlü insanlara araba kullandırın, ne göreceksiniz? Nereye gideceklerini bilemeyecekler oradan oraya savrulacak ve içinde milyonlarca hayal kırıklığı olan duyguları yaşayacaklardır. Mutluluğun içlerinde olduklarını hissetselerdi emin olun gözleri açılmış gibi olacak, dünyayı kendi gözleriyle göreceklerdi. Onlar gibiyiz mutluluk kendi içimizde…

Bizim evimizde çok kez anne ve babamın tartışmasına şahit olurdum, babam gece gündüz çalışırdı, hiçbirimiz birilerine muhtaç etmeyecek on bir kişilik ailemizi aç bırakmayacak kadar kazanıyordu, ama her şeye rağmen tartışıyorlardı. O yaşlarımda anlam verememiştim ama sonra anladım ki babam çok çalışarak evine anneme ve bizlere yeterli ilgiyi gösterecek zamanı bulamıyordu. O yüzden annem sürekli mutsuzdu. Çocukları olarak bizlerde onu mutlu edemiyorduk. Ne yaparsak yapalım mutlu olamıyorlardı, oysa her ikisinin de istediği çocuklarının ilgi ve sevgisi idi biz bunları çok geç anladık. Bu da onların içindeki mutlu olamayan çocuktu…

O yüzden diyorum ki önce içimizdeki çocuğu nasıl mutlu edebiliriz ona bakmamız lazım. Ona çok sevdiğimizi hissettirmemiz korkuyu sevgisizliği kıskançlığı ve çoğunu geçmiş yazılarımda işlediğim aykırı duygulardan uzak tutmamız gerekiyor. Evet, anahtarı aldınız, anahtar “sevgidir.”

“Yüreğimizdeki Sevgi” paylaştıkça güzeldir ve paylaştıkça da çoğalır. Sevgiye her zamankinden daha fazla zaman ayırın ve mümkün olduğunca çok paylaşın yeter. Yüreğinizin en derin yerinden paylaştığınız sevgiden hiç korkmayın, asla size zararı dokunmaz. Şuna emin olun, sevgi dışında paylaşılan hemen her şey gelip geçicidir.

Bu zamanlarda “mutluluk” sanki bazı maddi değerler saplanıp kalmış gibi, onları kaybetmekten çok korkuyoruz bu bir tehdittir bunu bile göremiyoruz. Hangi tür ne kadar değerde olursa olsun her türlü maddiyat gibi geçici mutluluklarda yok olmaya mahkûmdur. Boş verin dünya malı dünya da kalır anlamıyor musunuz? Kim ölürken yanında bir şey götürmüş ki siz götüresiniz…

Yaşlandık “unumuzu eledik eleğimizi de astık” falan diye de düşünmeyin, mutluluk içimizde “yüreğimizde sevgi” sizden ufacık bir ilgi bekliyor sadece, gidin sevdiklerinize sevdiğinize onlarla ilgilenin, zaman ayırın ve her fırsatta sevdiğinizi gözlerine bakarak söyleyin.

Sevdiklerimize ayıracağımız zaman aslında kendi mutluluğumuz için ayrılan zamanlardır. Buna inanın göreceksiniz ki böylece bir türlü mutlu etmeyi başaramadığınız “içinizdeki çocuk” da mutlu olacaktır.

Sakın onu dışarıda bırakmaya kalmayın hata edersiniz, daima sevgiyle kalın olur mu?

İyi pazarlar…

Erdoğan Özgenç

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..