Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '10

 
Kategori
Sinema
 

Yüreğine sor

Yüreğine sor
 

Dün akşam Cevahir alışveriş merkezinde düzenlenen "Yüreğine Sor" filminin galasına blog yazarı olarak davetliydim. Sezonun en iddialı filmlerinden biri olması beklenen ve engeli de kendi kadar büyük bir aşk hikayesini anlatan "Yüreğine Sor" Gala gecesi Megaplex'de gerçekleşti. Usta yönetmen Yusuf Kurçenli'nin yazıp yönettiği ve yapımcılığını Nesteren Davutoğolu'nun üstlendiği filmde, Osmanlı'ın son dönemlerinde Doğu Karadeniz'de yaşanan yasak bir aşk hikayesi anlatılıyor. Filmin başrollerini paylaşan Tuba Büyükustun, Kenan Ece ve Hakan Eratik'le birlikte; Türk sinemasına ve tiyatrosuna büyük emeği geçmiş oyunculardan Ayla Algan, Alp Öyken, Şevval Sam, Tomris Oğuzalp, Nihat İleri, Hakan Karahan, Civan Canova da bu özel gecede bizlerle birlikteydiler.

Gala gecesinin organizasyonunda yaşanan en büyük aksaklık, kokteyl'de içeceklerin servis edilmeleri yerine, büfede 4-5 garson tarafından verilmesi oldu. Büfede içecek alabilmek için yığılan insanlar doğru dürüst sohbet edemediler ve bu görüntü bence yakışmadı.

Cevahir alışveriş merkezi merkezi konumundan dolayı cazip gelse de, 2 kat yukarıya çıkıp yürüyen merdivenlerin hemen sonunda basının gelenleri fotoğraflamaya çalışması diğer bir noktaydı aslında. Merdivenlerin başında aniden durup poz veren insanlardan dolayı gerisin geri aşağıya uçma tehlikesi atlattım ki, uçsaydım eğer Mutfaktaki Cadı olarak tüm manşetlerde Tuba ile birlikte yer kaplayabilirdim. Bence İstiniye Park, ulaşımı biraz zor olsa da, film galaları için ideal bir yer.

Bu iki olumsuzluğa rağmen gala gayet kalabalıktı ve oyuncular da oldukça mutlu görünüyorlardı. Yeni Rakı lansmanı'nın ana karakteri Yakup Abi'mizin de orada olması ve bizimle sohbet etmesi de güzeldi. Kendisinin'de filmde rolü var ve haklı olarak gururlu ve mutluydu. Blog yazarları bizleri görünce, "aaaa siz buraya da mı geldiniz, her yerde siz varsınız, ne kadar güzel" diyerek şaşkınlığını dile getirdi. Haklı çünkü blog yazarları olarak bir çok etkinliğe davet ediliyoruz. Bu ay vizyona giren iki filmin galasına gittik, Cuma günü Nisan ayında vizyona girecek olan " Herkes mi Aldatır" filminin baş röl oyuncularından biriyle blog yazarı olarak röportaj yapmamı rica ettiler ki, bu benim adıma bir onurdur. Aynı zamanda bu aralar Çok Film Hareketler Bunlar'ın gala davetiyeleri biz blog yazarlarına veriliyor. katıldığımız defile, konser, lansman gibi etkinlikleri saymıyorum bile. Bunlar biz blog yazarları için gurur verici bir durum ve ben kendi adıma hakkını vererek, beni okuyan okurlarıma düşüncelerimi anlatmaya çalışıyorum.

Filme dönecek olursak, filmin sonunu daha ilk dakikalarda anlıyorsunuz ama bu koltuğa yapışıp pür dikkat izlemenize kesinlikle engel değildir.

Tuba Büyüküstün: (Esma)Kendisini televizyon dizilerinde hiç seyretmedim çünkü dizi izleme lüksüne sahip bir insan değilim. Ancak, yazılı ve görsel basından takip ettiğim, kendisine karşı ne olumlu ne olumsuz hisler beslediğim bir oyuncudur. İlk olarak İstanbul Moda Haftasında gördüğümde, tüm kadınsal kıskançlıklarımı bir kenara bırakıp, zarafetine ve güzelliğine ve de mütevaziliğine hayran kalmıştım. Kendisiyle röportaj yapılırken gözlerimi alamadım ve gerçekten de Allah yaratınca yaratıyor demiştim. Film de Kenan Ece'ye göre rolü daha pasif bence, ama oyunculuğunu beğendim. Şöyle ki, samimi bir duruşu var kendisinin. İzlerken Esma oluyor, ve Esma gibi hissediyorsunuz. Tuba'nın bakışları çok etkileyici ve duru güzelliği tartışılamaz. Bu film sayesinde oyunculuğuyla tanıştım ve dilerim her geçen gün çok daha iyi bir çizgide devam eder.

Kenan Ece (Mustafa) Ayla Algan ve Tomris Oğuzalp'den sonra en iyi oyuncusuydu filmin. Kendisini çok başarılı buldum. Özellikle de "laz düellosu" (bunu ben öyle isimlendirdim, bir sahnesinde gösteri amaçlı Mehmet (Hakan Eratik ) ile bıçaklarla yaptığı bir dans gösterisi vardı) bölümünde seyirciye yaşattıkları duygu yoğunluğunu anlatmam mümkün değildir sanırsam.

Hakan Eratik:(Mehmet) Filmde Esma'ya aşık olan kötü adam rolünde. Gerçi öyle ciddi boyutta bir kötülüğünü görmesek de , kötü adamdı. Yakışıklı adam buna lafım yok ama o filmde o kötülüğünü kibirlikle çok güzel yansıttı. Hatta ciddi anlamda rahatsız edici boyutlarda bir enerji yayıyordu bence. Filmi izlerken adam Kenan'dan yakışıklı o Mustafa olsaydı ne olurdu diye düşündüm ama rolünün hakkını o kadar iyi verdi ki, " yok gabi bu Mustafa olamaz " dedim.

Mert Trenova (Lütfü) : Bu arkadaşımız küçük bir bıdık. Tek bir şey söyleyeceğim onunla ilgili: filmde çok pis bir bakış fırlattığı bir sahne vardı. Bu çocuk eğitimini alırsa başarılı olur.

Ayla Algan ve Tomris Oğuzalp yine oyunculuklarını konuşturan, kendilerine hayran bıraktıran dev isimlerdi. Diğer tüm oyuncular keza öyle. Anlatmak isterdim ancak baş rol oyuncuları ve Mert üzerine yoğunlaşmak istedim. Filmi izleyenler zaten anlayabileceklerdir.

Filmin ana konusu olan "din"in işleyişi beni apayrı etkiledi. Dini inançları arasında bocalayıp kalan, her ikisini de yaşamak durumunda bırakılan insanların filmdeki hikayeleri yaşanmış hikayelerdir. İnsanlık inançlarından dolayı ciddi anlamda acılar çekti ve bu acılar bize ders olup huzur ve anlayış içerisinde yaşayacağımıza, yine aynı acıları yaşatmaya devam ediyoruz.

Filmin görüntü kalitesi hakkında iki kelime etmeden geçemeyeceğim. Sinema'dan anlayan bir profesyonel olmasam da, Karadenizin harika doğasında yapılan çekimler ban " kalk Gabi, topla pılını pırtını git orada yaşa" dedirtti. Aşık oldum güzelim Karadeniz'e. Bu görüntülerin kalitesinden ötürü ise Fransız Collin Mounier'e "ellerine sağlık ahbap" dememiz gerekir.

Filmin müzikleri ise oyuncuların oyunculuklarıyla yaşattığı duygu yoğunluğunu tavan yapacak cinstendi. Ben özellikle sözsüz olan melodileri çok beğendim, gözlerimin dolmasına sebep oldu. Müzikler müzikolog Ayşenur Kolivar ve kompozitör Ayşe Önder'e aittir.

Kostümler ise, gala'da da sergilendiler ve ben özellikle Tuba'nın giydiği parlament mavisi elbiseyi çok beğendim. Tüm kostümler gerçekten de güzeldiler ve Karadeniz'in o canlı renkleriyle bütünleşen güzellikteydiler her biri. Kostümler konusunda Bahar Korçan danışmanlık yaparak ekibe destek vermiş, bunu da benden öğrenin:)

Filmin hikayesi bir aşk hikayesi evet, sonu tahmin edilebilir evet, ama seyredilmeye değer. Güzel ve keyifli bir şölen adeta.

Filme dair tek eleştirim: film Esma'nın kuş olup uçmasıyla bitmeliydi, en vurucu sahnede. O sahneden sonra gelen sahnelere ve anlatıma bence hiç mi hiç gereği yoktu. O kısmı anlayabilmek adına o sahnenin yarattığı etkiyi tadamıyorsunuz, o acıyı yaşayamıyorsunuz. O sahnede duygularınız tavan yapmışken bitseydi, leziz bir tat olarak hafızamda kalırdı, ama orada bitmeyip, anlatıcı girince , büyüsü ve etkisi uçup gitti.

Yine de bence seyredilmesi gereken bir film, belki bazılarına sıkıcı gelebilir ama değişik bir lezzet , oyunculuk ve duygu yoğunluğu yaşayanlara tavsiye ediyorum.

Ellerinize sağlık!

http://www.gabrielaolaru.com/

http://www.mutfaktakicadi.com/

http://www.cosmoturk.com/

 
Toplam blog
: 125
: 1808
Kayıt tarihi
: 24.05.07
 
 

Bir gün elle tutulabilen, mürekkep kokusu içine çekilebilen GERÇEK bir gazetede köşe yazıları yaz..