Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Eylül '14

 
Kategori
Deneme
 

Yürek sancım

Yürek sancım
 

" Bir gün de güzel birşey yazsan" dedi o çok sevdiğim YÜREK SANCIM. Sıkıldın mı benden, senide mi acıtıyorum kendimi acıttığım kadar? Elimde değil, sen de biliyorsun işte. Sıkışıp kalmışım, dinmesini istiyorum içimde kopan fırtınanın. Çok yorgunum. Yine mi başladık deme. Tamam tamam bitiriyorum. Bugün güzel birşeyler yazcağım sana.

Ben hergün binbir hikayeler yazıyorum sana, senin okumadığın, okumayacağın sevdalar yazıyorum. Bazıları şanslı. Kağıtlarda ölümsüzleşiyorlar ve yer alıyorlar hayatta. Birçoğu da sadece kalbimin derinliklerine gömülüp hiç gün yüzüne çıkmıyorlar, karışmıyorlar hayata. Zamanı gelecek mi gün yüzüne çıkmaları için, bilmem. Zaman ya alacak beni senden ya da dindirecek içimde beni savuran,kanatan, acıtan fırtınayı.

Bunun neresi güzel mi diyorsun, dur bekle. Başlıyorum işte. Kalemim dökecek sana bendeki yerini. Hep hüzün yazıyor, becerebilecek mi anlatabilecek mi tam anlamıyla bendeki yerini? Anlatamaz, anlatamaz. Yetersiz, manasız yüreğimdeki sancının tarifine kelimeler.

Bir ağaç düşünün. Kurumaya yüz tutmuş, tüm yapraklarını, çiçeklerini dökmüş, dallarına kuşlar uğramayan bir ağaç. Aniden bir mucize olduyor. O yürek sancım çıktı karşıma. Aslında ben çıkmışım onun karşısına ve hiç farkında değilmişim. Bir uğraş, bir çaba gelip buldu beni. Tuttu ellerimi. Gözleri baktığında gözlerime bir his doldu yüreğime. Bir yürek sancısı, bir kalp çırpıntısı. Yeni bir duygu ile tanışıyorum. Her geçen gün biraz daha, biraz daha yaklaştı bana, girdi hayatıma, sardı yaralarımı. Çıkarsız, saf, temiz duygularla açtı kalp kapılarımı. İnsan sevince, sevilince birbaşka güzelleşirmiş. Daha bir güzelmiyim ne. Mutluluk gözlerimden ışık olup akıyor dünyama. Gözümdeki sis dağılmış ve ben yaşamın güzelliklerinin yeniden farkına varmışım o kalp sancım ile. Sende birşey var deyip duruyor etrafımdaki sözde bana değer veren DOSTlarım.Şimdi o kurumaya yüz tutmuş ağacın dallarında yüzlerce sevda çiçeği açmış. Binbir çeşit kuş  binbir çeşit dil ile sevdamı anlatıyorlar sana.

Ne diyebilirim ki. Aldığım her nefeste attığım her adımda, gece düşümde, gündüz işimde, aşımda, suyumda hep o var. O var her anımda ama yine de yatağım soğuk ve dünyam sessiz.

Elleri dokunur da anlamazsınız bile. Kırmaya korktuğunuz çok değerli bir eşyanız olur, dokunamazsınız. İşte öyle bir duygu o dokunduğunda bende uyanan. Öpmeye kıymaz da koklar ya sizi can damarınızın olduğu boynunuzdan, kanınız çekilir bütün vücudunuzdan, anlarsınız. Hani büyük bir arzu ile öpmek istersiniz de arada kalırsınız yine, öpmek ile öpmemek arasında, ve daha çok istersiniz. İşte öyle.

Huzurum gözleri oldu, gözlerinden bana akan ışık aydınlattı dünyamı. Güven kolları oldu. Başımı yasladım mı göğsüne en büyü dertler bile küçük bir kum tanesi gibi duruyor. Yüreğindeki sevda yaşama sevincim, yaşama bağlanan sebebim oldu. Ne kadar üzgün, kızgın, kırgın olsam da gülücüğü mutluluğum oldu.

Bendeki sen, sen değilsin ki artık. Daha doğrusu ben değilim ki ben. Ben sen olmuşum, senle yaşıyorum. Çoğalıp taşıyor yüreğimden sevdan.Sen dolmuş gözlerim ile bakıyorum dünyaya.

Kıyma bize diyorsun ya bazen, kıyabilseydim giderdim çoktan. Sesimi, nefesimi duymazdın bir daha asla. Ya sen, şimdi ben de sana soruyorum yürek sancım. Sen bize kıyacakmısın  o "an" geldiğinde?

 

  

 
Toplam blog
: 61
: 486
Kayıt tarihi
: 16.02.10
 
 

Yazmak, ekmek gibi su gibi.... Ruhumun nefes alması gibi.... Hayatı tanıyabildiğim, kavrayabildiğ..